Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Nisan '12

 
Kategori
İnançlar
 

Hurafe dinleri ve Deizm...

Hurafe dinleri ve Deizm...
 

İnsanların dünya sahnesinde boy göstermeleri ile birlikte akılları ile başları derde girmiştir. Tehlike gördükleri hayvanlar ile baş etmeyi akılları ile becermişlersede doğa olayları, gözlerinin görebildiği muazam büyüklük onlarda müthiş bir korkunun belirmesine neden olmuştur. Bu korku aklılları ile birleşince bütün kainatın bir sahibi olduğunu anlamışlar ve ona sığınmışlardır.
Yaşamla ilgili problemleri çözdükçe çözemedikleri problemler her dakika çoğalmış, göklerde olduğunu düşündükleri Allah giderek daha uzakta görünmeye başlamıştır. İşte bu nedenle insanoğlu Allaha ulaşmak için aracılar koymaya başlamıştır. İlk dönemde bu araçlar güneş, yıldızlar ve ay idi.
İnsanoğlu içindeki birey olma dürtüsü ile giderek aracılarını da kişiselleştirmeye başladı. Böylece ortaya putlar çıktı. Çok uzun süre insanoğlu Allah'a putlar aracılığı ile sığınmayı kabul etti.
Kitaplı dinler, insanoğlunun inanç felsefesinde çok radikal değişiklikler öneriyordu. Allah'a bir aracı vasıtası ile ulaşma kültürü binlerce yılda ancak oluşmuştu. Bu yüzden putları yıkıp Allah'a doğrudan sığınmayı insanoğlu bir anda kabullenemedi. Tam da bu sırada insanların zaafından faydalanmak isteyenler, yıkılan putların yerine insanları putlaştırdılar.
İnsanların inanmasını istedikleri dine o insanların eski geleneklerini de ekleyerek belki de yumuşak bir geçiş amaçlandı ama bu işin tatlı karını gören kişi ve çevreler bu geçişe müsade etmedikleri gibi dinleri de gerçekliğinden çıkarıp bir hurafe bütününe dönüştürdüler.
En son olduğu için en az tahrif olmuş olan din olan Müslümanlık bile bambaşka bir din haline geldi. Hacı hocaya biat etmek, Kuranı kat kat sarıp erişilmeyecek bir yere asıp din diye cemaat liderinin söylediklerine sarılmak, ölülerden medet umup yardım istemek, türbe yatır gibi şeyler aracılığı ile Allahtan bir şeyler istemek putperestlik değilse nedir?
Reform ve Rönesans dönemleri ile birlikte Avrupa bu gidişin insanlığa hiçbir şey getirmeyeceğini görmüş, artık birer hurafe bütünü haline gelmiş dinleri en azından günlük yaşamlarından uzaklaştırmaya başlamışlardır. Bu çaba Sekülerizmi gündeme getirmiş ve insanların büyük çoğunluğu görünüşte olmasa da bu yeni düzene geçmişlerdir. Sekülerizm, dünyevi olanı belirtir ve dünyanın nesnel halinin göz önünde tutulması demektir. Türk Dil Kurumu sözlüğü sekülarizmi "Dünyacılık" olarak tanımlamaktadır. İtiraf etmek gerekir ki düşünen insan için bu durum çok çekici gelmiştir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, binlerce yıl içinde oluşan kültürden birden başka bir kültüre geçmek mümkün değildir. En azından aklını kullanmayı pek düşünmeyen büyük çoğunluklar için bu iş hemen hemen imkansız gibidir. Bu yüzden özellikle Fransızların çabası ile "Laiklik" denen, din ile gündelik yaşam işlerini biribirinden ayıran bir sistem gelişmiş ve bu sistem sayesinde Avrupa bilimde, teknolojide, hayat standardında çok büyük gelişmeler üretmiş, dünya yaşamını yönlendirir hale gelmiştir.
Dini gündelik yaşama karıştıran, insanları bu yönde sömürülmeye müsait toplumlara musallat olan emperyalizm, bu ülkelerin başına bir nevi diktatörleri getirmiş, sözde demokrasi, sözde sebest seçim oyunları ile onları sömürmeye devam etmiş ve hala da etmektedirler.
Dinden geçinen, Halkını dindarlık maskesi ile sömüren ve sömürttüren yönetimler sekülarizmi ve onun bir kolu olan laikliği hiç sevmezler. İnterneti açıp bakın, laikliği veya sekülarizmi tamamen dinsizlik, hatta Allah karşıtlığı gibi anlatırlar. Kendilerine göre haklıdırlar da. Allah ile aldatıp sömürmek ancak mevcut düzenlerinde vardır.
Oysa onları yeni bir korku, başka bir kabus beklemektedir. Bu kabusun adı "Deizm" dir.
Deizm,"Tüm dinleri rededen ancak tanrının varlığına inanan inanç şeklidir. Dinler rededildiği için peygamberler kutsal kitaplar cennet ve cehennem melek şeytan gibi kavramların hiçbirinin deizm inancında yeri yoktur. Sadece evreni ve doğa kanunlarını koyan bunun ardından evrene ve insanlığa hiç bir müdahalesi olmayan tanrıya inanılır. Bu tek inancın kaynağı dolaysız yoldan algılarımızla doğaya ve insanın yapısına duyulan hayranlık ve bunları bir yaratan (tanrı) olması gerektiğine olan inançtır."
Beşyüz yı evvel insanlık nasıl putların ve hurafelerin istila ettiği dinleri yavaş yavaş gündelik yaşamlarından çıkarıp, gündelik yaşamlarını akılları ile yönetmeye başlamışlarsa, şimdide artık arınmamakta, Allahın gerçek tavsiyeleri olmaya direnmekte olan dinleri temelli hayatından terketme yoluna girmişlerdir. Sebebi ise dinleri tahrif edip, Allahın dinini hurafe ve çıkar aracı yapanlardır.


İzmir 2012

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..