- Kategori
- Dostluk
Hüzün
YAğmur yağarken güneş acarsa, gökkuşağı gülümser önce.
Gözlerime düşen hüznü gördün mü Mustafa?
Ya sen Melek, bu hüzünden üstüne düşen payı aldın mı kendine?
Zeynep, benimle aynı şeyleri hissettiğinde yine o tutamadığın gözyaşların süzüldü mü, benim gülen yüzüm olan yanaklarından?
Ali, özlemenin, bir başka anlamını yazdın mı kendi ekşi sözlüğüne?
Figen, sen tüm bunları bilmesende, yanına geldiğimde "canım benim" diyebileceğin omzun hazır mı benim için?
Ey dostlar! Bakın ne diyor kelimelerim. Derin bir hüzün içindeyim. Bu kapanan kapılar ardında kalan alışılagelmemiş duyguların bıraktığı, biraz yarım, biraz buruk ama illaki güzel olan derin izler. Göz kenarlarımda yavaş yavaş oluşan izler gibi.
O nedenledir gözümdeki hüzün, o nedenledir payınıza düşen kısım, o nedenledir dökülen gözyaşları, o nedenledir hiç bilinmeyenlere güdülen özlem ve bu nedenledir omzumu vermeye hep hazır olmuşken kendime de bir omuz arıyor oluşum.
Gün yeni başladı. Her saniyede bir biraz daha geride kalacak nasılsa herşey.
Gün; gelecek gülümseyen güneşle yüzüme. Bakamayın yağmur yağdığına, bakmayın camdan karı seyrediyor oluşuma.
Gün gelecek; gülümseyen güneş gösterecek elbet yüzünü bana...