Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Nisan '08

 
Kategori
İlişkiler
 

İçimdeki ufaklık

İçimdeki ufaklık
 

Geçenlerde pazarda yaşlıca bir kadının ağzında çubuk gibi bişey gördüm. Sonra dikkatlice bakınca bunun portakallı bir topitop olduğunu anladım. Canımda çekmedi değil. Bakındım yanında torunu falan mı var acaba diye yalnızdı, pazar alışverişini yapıyordu. İnanın çok sevimli ve insanı rahatlatan bir tabloydu. İçimden bu hanım teyze içindeki çocuğu daha öldürmemiş diye geçirdim.

Çoğumuz ya da hepimiz, toplumun bize yüklediği görevleri yürütmenin gayreti içindeyiz. Yaşımız neyi yapmamızı gerektiriyorsa onu yapmaya çalışırız. Doğru olan elbette ki budur.

Fakat bunu herkeste hissetmiştir ki içinizde kıpırdayan, saklandığı kutuyu açmaya uğraşan(ki bunu kimi zaman başarır), bir güç, bir çocuk vardır sanki. İnsana olmadık, sevimli, mutlu kıldıracak şeyler yaptırıverir. Kutusundan ne zaman çıkıvermiştir anlamazsınız bile…

İnsanları bu yönleriyle de merak etmişimdir. Yani yapmak zorunda olduğunu yapan Ayşe’yi, Fatma’yı, Ali’yi, Mehmet’i değil de içlerindeki ufaklığın, ne yapmak istediğini görmek istemişimdir. Ya da bulunduğu anda gösterdiği davranışın yerine, içindeki çocuk ne yapmak ister?

Kocaman göbekli, iri yarı, sert müdür hiç abuk sabuk bir şeyler yapmak istemez mi acaba? Mesela makamına gelen misafirine, çay yerine bir tabak dolusu çekirdek ikram edip, beraberce hem konuşup hem de çıtırdatarak yeseler olmaz mı?...

Ya da bir dergi editörünün, içindeki çocuğa uyup, dergiye kendi resmini koyarak, altına “Bu kişinin tatile ihtiyacı var” diye yazı düşüp, yayınlattığını…

Canlı yayın spikerinin, reklam arası vermeden önce “siz reklam izlerken ben de bir sigara telleyeyim” dediğini…

Trafik polisinin düz ve boş yolda hız sınırını geçen sürücüye “böyle yolda da 90’la gidilmez ki kardeşim. Bende olsam aynısını yapardım” dediğini…

Başbakanın makamında gizlice topitop yediğini düşünsenize…

Bunları düşünmek beni eğlendiriyor.

Kendi kendime düşündüm de benim içimdeki ufaklık da baya bir şeyler yapmak istiyor;

Kimsenin ne diyeceğini düşünmeden bazen saçlarımı (en renkli ve sevimli hayvancıklı tokalarla) tepelerden ikili toplayıp okula gelmek istiyor.

Kıvırcık ve kabarık bir saç gördüğüm zaman dokunmak.

Milli Eğitim müdürünün odasına girip ‘naber hayat nasıl gidiyor’ demek.

Misafirlikte ikram için gelen leblebinin içinde ellerimi gömerek oynamak.

Milli Eğitim Müdürlüğü’den olmadık zamanlarda toplantıya çağırdıklarında bugün müsait değilim demek.

Sabahları bazen yastığımı da okula götürmek.

Sınıfta sakız çiğneyen bir öğrenci gördüğümde çıkar demek yerine bana da bir tane versene demek.

Milli takım oyucularının olmadık yerlerde garanti golleri kaçırdıkları zaman, yanlarına gidip ayaklarına “tüüüü…”diye tükürmek(yanlış anlamasınlar bunu içimdeki çocuk istiyorJ).

Herhangi bir yerde sıra beklerken bağıra bağıra şarkı söylemek.

Daha bir sürü olmadık şeyler işte. Eminim ki sizlerinde buna ekleyeceğiniz birkaç şeyiniz vardır.

Ne dersiniz içimdeki ufaklığı uyandırsam mı acaba? J J

 
Toplam blog
: 5
: 622
Kayıt tarihi
: 31.03.08
 
 

Pamukkale Üniversitesi sınıf öğretmenliği mezunuyum. Uzatasıya düşünenlerdenim. Vaktim olduğunca den..