Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Temmuz '14

 
Kategori
Aile
 

İki kardeşin öyküsü

İki kardeşin öyküsü
 

Onlari tanidigimizda, apartmanimiza yeni tasinmislardi. Iki kizkardeslerdi. Buyuk olan ablasi, meslegini eline almisti. O zamanlar bir devlet okulunda cografya ogretmenligine baslamisti. Gencecik dunya guzeli, zayif celimsiz, bir gorunumdeydi.

Kardesini yillarca korumus bir anne gibi gozetmisti. Simdi de onu hayata hazirliyordu. Kardesi ise daha lise son siniftaydi, ablasi kadar guzel degildi ama, Allah'in ona hediye ettigi billur gibi bir sese sahipti. Iki kardes hic mi hic benzemiyorlardi, sadece yurekleri birbirleri icin kenetlenmisti.

Ayakta kalabilme mucadelesini surduruyorlardi.

Hele Istanbul gibi buyuk bir sehirde bunu basarmak icin cok cabaliyorlardi.....
 

Hikayeleri oldukca hazindi...

Iki kardes de ayni anneden fakat ayri babalardan dunyaya gelmislerdi. Hayatlarinda sadece ve sadece annanelerinden fedakarlik ve ana sevgisi gormuslerdi.

Anneleri de babalari da fiziken yasiyorlardi ama ruhen onlari hic mi hic beslememislerdi.


Cocukluklari Balikesir'in Sindirgi Kasabasinda gecmisti. Annaneleri bir Selanik gocmeniydi

Caliskan, sevgi dolu yuregiyle her iki yavruya da kol kanat germisti, onlari ana gibi baba gibi korumustu. Gurbete saldigi zaman da buyuk yaslarini tutmustu. Istanbul'a geldiklerinde her hafta sonu oldugunda O, yuce insani gorebilmek icin kilometreleri hice sayiyorlardi.


Ozellikle kiz evladim, onlarin apartmanimiza tasinmalarina cok mutlu olmustu. Cunku hemen hemen ayni yaslardaydi...
 

Bir gun oturduklari daireye hosgeldiniz ziyaretine gittigimiz de icimiz bir ayri ezilmisti. Cunku kendi baslarina kurduklari bu yuvada esya olarak cok az sey vardi.

Yemek yenecek bir masalari yoktu, oturacak koltuklari yoktu. O zamanlar cok tercih edilen ikinci el bir cekyatlari vardi. 

Kucuk bir televizyon, yanyana sigabilecekleri kucuk bir yataklari vardi. Odalarinin perdeleri bile daha alinmamisti.
 

Bu durum bizi fazlasiyla etkiledigi icin ,o gunden sonra onlarin iyilik melekleri olmustuk.

Eksiklerini bulup bulusturup, tamamladikca mutluluklari da gorulmeye degerdi.

O yil kizim ve kucuk kardes universite sinavlarina girdiler.

Gelen sonuclara gore kizim Marmara Isletmeyi kazanmisti. Ama kucuk kardes hicbiryeri kazanamamisti.

Ondaki uzuntuyu cokuntuyu gidermek icin ne yapabiliririz diye epeyce cabaladik.

Sonunda iyi bir Ingilizce kursuna yazdirarak, oyalanmasini sagladik.
 

Bir gun, evimize rutin olarak aldigimiz bir gazetenin ic sayfalarida, konservatuar sinavi ilanina rastlamistim.

Hemen o ilani gazeteden keserek inceledigimi hatirliyorum. O kadar heyecanlanmistim ki sanki sinava ben girecektim. Hemen onu kendisine vererek bu sinavlara girmelisin dedim.

Once korktu, cekindi sinav deyince, ama biraz anlatinca gelecegini, gozlerinin isiltisini yillar gecse de unutamam.
Sinav sabahi, kizimla beraber, Kadikoy Ziverbeydeki yerine buyuk bir heyecanla gittiler. O sinav kazanildi, daha sonrakiler de kazanildi, yetenekli manevi kizim, kaderini zorlayarak, kendine de bir yer acti o okulda.
 

Dort yil basaridan basariya kostu, Alaaddin Yavasca gibi cok degerli hocalari oldu, Caglayanlar gibi sesiyle gonullere taht kurdu.

Mezuniyet torenine gittigimizde sanki mezun olan benim de kizimdi......
 

O gun onun icin aldigimiz guz el cicegi o da degerli hocasna hediye etmisti.

Daha sonra ozel konserlerde, hatta televizyonlarda onu izlemek bir baska gururdu......
 

Fakat onun gonlunde ogretmenlik meslegi yatiyordu. Kararini vererek, dustu Anadolu'nun Ardahan gibi yorelerine.

Karda kista zorluk demeden kendi gibi genclere muzik ogretmenligi yapti.

Daha sonra tayini Denizli'ye cikti,orada da bayragi dimdik dalgalandirdi, kendisi gibi piril piril genclere, muzigi sevdirdi.
 

Derken yillardan sonra bizim de yolumuz dustu Denizli^'ye.....
 

Kucuk bir cati katini cevirmisti yuvaya.

Hayatinda eksik olan herseyi yerlestirmisti oraya, sicacik sevgisini yaymisti tum odalara.

Onu, yasadigi bu hayati,kendisine kurdugu sicacik yuvasini gorunce yuregim tasti tasti.

Gozyaslarim yagmur olup bir kez daha costu.
 

Simdilerde hala Denizlide ogretmenlige devam ediyor,ama yuvasina alacagi insani hala bekliyor.

Ablasi ise bir hakim ile evlenip iki dunya guzeli yavrunun annesi olarak ogretmenligin sevdasiyla yasayip duruyor.
Ben bu iki kardesin hayatina karismaktan cok guzel seyler ogrendim; yoklugun verdigi azmi, caliskanligi, sevgiyi, degerbilmeyi kardesligin kiymetini ogrendim.

Onlari tanimaktan, yureklerine kucuk bir nefes olmaktan tarifsiz memnun oldum.

Insallah onlar da omurleri boyunca hepiniz gibi, hepimiz gibi mutlu olurlar.

Cunku hicbir cocuk dogduktan sonra annesiz babasiz yetismeyi haketmiyor. Cocuklar herzaman sevilmeli, korunmli, beslenmeli, giydirilmeli...

En sicak sevgilerle, en guclu duygularla.

A.Sukran.Eke 15.07.2014

 
Toplam blog
: 6
: 234
Kayıt tarihi
: 09.07.14
 
 

Yillarini meslegine ve ogrencilerine vermis bir ogretmenim. Emekliligimi takip eden yillarda aile..