Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ağustos '09

 
Kategori
Futbol
 

İkinci haftanın ardından

İkinci haftanın ardından
 

İkinci hafta için tekrar merhaba. Şimdi sırayla maçları bir gözatalım.

Açıkçası Trabzonspor maçını sürekli seyredemedim, hatta bir süre Dünya Atletizm Şampiyonası 10000 metre finaline takıldığımdan Diyarbakır’ın golünü de kaçırdım. İlkyarıdaki görüntü, Trabzonspor Sivas’taki gibi ona bırakılmış bir orta saha değil de sürekli basan bir Diyarbakır karşısında zorlanmasıydı. Bu da kapalı savunmaları açmakta Trabzon’un zorlanacağını gösteriyor. Geçen sezon kendi sahasında kaybettiklerinden dolayı uzaklaşmıştı şampiyonluktan, değişen bir şey yok. Daha çok hücum yapan takım, kontrollü oynayayım derken gol pozisyonu üretmekte zorlanıyor. Umut da aynı olunca… İlkyarıdaki bir başka görüntü de Diyarbakır’ın iyi kontratak yapmaya yatkınlığıydı. Bu görüntü benim kaçırdığım beraberlik golünü getirdi. Trabzon geriye düşerse ne olur acaba diye düşünürken, beraberlikten sonra takımın geçen seneki gibi çılgınca saldırmaya devam ettiğini gördük. Defans hatası da eklenince, uzatmalarda Diyarbakır golü geldi. Trabzon için büyük bir kayıp oldu. Geçen hafta “orta sahalı bir takım görelim bakalım” derken Diyarbakır bile yetti.

Diyarbakır’a gelince, iyi bir kaleci ve anlaşan, rakip takım stoperlerine basan, hızlı iki forvet bulmuşlar. Dirençli orta saha ve savunma da olunca dişli bir takım çıkmış. Büyük takımlara karşı direnebilirler mi, önümüzdeki iki hafta bunu iyice pekiştireceğiz. Ama haddini bilen, kontratağa yatkın orta üstü bir takım olmuşlar. Böyle oynarlarsa düşme tehlikesini yaşamazlar.

Galatasaraylılar kadroyu görünce bayağı bir şaşırmışlardır. Şaşırmak yerine sevinmeliler. Geçen hafta 2 hücum hattı var demiştim ama eksik söylemişim, iki takımları varmış. Rijkard da bizler gibi Denizlispor’u beğenmiş olacak ki nerdeyse tüm takımı değiştirmişti. Bu maçtan geriye kalanlardan biri Keita’yı seyretmenin ayrı bir zevk olacağı. Dikine oynayan, adam geçen bir oyuncu. Bir tarafta Arda bir tarafta Keita, bu sezon Kewell gol kralı olabilir. Galatasaray’ın penaltıcısı ya. İlk yarı nerdeyse tüm takımın değişmiş olmasına sahada oynayan Galatasaraylılar da şaşırmış olacak ki ortada bir oyun oldu. Üstelik Denizli’den dörde üç pozisyonda kalıp gol de yediler. Bence Galatasaray bu yediği golü düşünmeli. Kaptırılan topta geriye hiç kimsenin gelmemesi en büyük sıkıntıları olacak. Türkiye liginde rakipten fazla atarsın da Avrupalı her yakaladığını atıyor maalesef.

Denizli Galatasaray’ın rotasyonundan da istifade ederek bir 30dakika başa baş oynamaya çalıştı ama herşey o kadardı. Denizli için geçen hafta dediklerimde değişen bir şey yok.

Fenerbahçe-Sivas maçında ise geçen senelerin aksine Fenerbahçe’nin baskı kurabildiğini gördük. Maç gole kadar 10 dakika Fenerbahçe baskısı 10 dakika ortada bir oyun şekilde geçti. Bu sürede golleri direkler ve Volkan önledi. Ofsayttan gelen gol ise biranda oyunu çözdü. Belki geciken golle telaşlanacak takım biranda rahatlayarak daha iyi oynamaya başladı. Bir de geçen senelerin aksine gölün üstüne yatmak yerine yeni goller aradı. Gerçi Petkoviç’in müthiş gayretini de göz ardı etmemek gerekir. En son kornerden golü Mustafa Denizli’den gördüğümü söylersem ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız. Ama Dos Santos’un golüne laf yok. Fenerliler Keita’yı kıskanmışlardır ama şimdi bizim de Dos Santos’umuz var diyebilir. Geçen hafta olmayacak golleri kaçıran ve 60. dakikadan sonra biten Dos Santos, uzatmalarda 5-6 kişi arasından 30-35 metre top sürerek müthiş bir şut çıkardı. Maçla ilgili değil ama bence bu sezon Fenerbahçe için en büyük sıkıntı geride. Geçen sezon bir saatli bomba vardı şimdi Lugano’nun dönüşü ve Bilica ile atık iki bomba var. Hayırlısı…

Sivas geçen haftaya göre daha iyiydi, bozan Sivas atak oynamak isteyen Sivas’tan daha tehlikeli. Ama şu da bir gerçek, iki haftada sıfır puan sıkıntı yaratacak. Hele bir de Avrupa’dan da elenilirse Sivas toparlanmakta zorlanır.

Beşiktaş –Antalyaspor maçının ilkyarısı oldukça sıkıcıydı. Oynatmamak için çırpınan Antalya başarılı olmuş, Beşiktaş’ı durdurmuştu. Ama ikinci yarının bir bölümü de bu şekilde gitti. Ama 60.dakikadan sonra, o ana dek geçen senenin aksine bir türlü baskı kuramayan Beşiktaş etkisini göstermeye başladı. Denizli’nin ileri 3’lüsünü artık sabitlemesi lazım. Santrafor Bobo, iki açıksa Nihat ve Holosko. Aslında Nihat ve Holosko da kanat oyuncusu ya da bir başka deyişle ne Kewell ne de Keita. Ama süratleri, açık alanda oynamayı sevmeleri bu işi kolaylaştırabilir. Artık arayışlar yerine bu üçlüde ısrar edilmeli. Hücumcu orta saha ise Tello olmalı. Bobo’nun yedeği Nobre, sol açık Tello olacaksa bu seferde hücumcu orta saha Yusuf. Ama Denizli nedense herkesin gördüğünü görmemeyi çok sever.

Antalya’ya gelirsek, görünen o ki Ömer’in iyi oynaması için dua edecekler. Yoksa maalesef başka hiçbir şey göremedim. Zaten Ömer olmasaydı maç da beşlik olurdu.

Bu haftanın kaybedeni Trabzonspor, kazanını ise yok gibi. Hani zorlarsak belki Fenerbahçe, o da Sivas’ın toparlayacağını düşünürsek. Bu sezon geçen seneden çok farklı olacak gibi. Hani Anadolu’dan eser kalmayacak gibi. Üç büyükler kendin pişir kendir ye yapacak galiba.

Önümüzdeki haftaya bakarsak, üç büyükleri daha iyi tartacağımız maçlar bizi bekliyor. Gençlerbirliği ve Kayseri’yi görmediğimizden o maçlar için bir şey yazamam. Ama üç dakikalıklar bile her iki takımın, Gaziantep’i dışarıda tutarsak, Denizli, Antalya ve İstanbul B.B.’den daha iyi takımlar olduğunu gösteriyor. Diyarbakır-Fenerbahçe maçı da çok ilginç olacak. Hızlı forvetlerin Fenerbahçe defansına neler yapacağını görebiliriz. Beklenmedik bir sonuç çıkabilir bu maçta.

Haftaya görüşmek üzere…

 
Toplam blog
: 24
: 743
Kayıt tarihi
: 24.03.09
 
 

İzmirliyim, ve İzmirli olmaktan gurur duyuyorum. İşlerimden fırsat buldukça kitap okumayı çok seviyo..