Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Nisan '17

 
Kategori
Felsefe
 

İkna değil ispat

İkna değil ispat
 

Cedel ve hitabet, İslâm düşüncesinde dışlanmaz ama itibarı bellidir.


İkna olmadan ikna edebilene politikacı denir. İkna olup ikna edemeyene dindar denir. Hem ikna olup hem de ikna edebilene matematikçi denir. Bu anlamda, matematikçinin bir nevi dindar politikacı olduğunu söyleyebiliriz.

Ali NESİN

Din; insanın, Tanrının inayeti ve hidayeti ile kazandığı bir iman sayesinde yine bu lütufta bulunan Tanrıya ibadet etmesi olarak anlaşılırsa bu doğru. Hele bir de buna bugünkü tarikatların bilinemez, anlaşılamaz hal ve makamların sırriliğini eklerseniz, dindar tanımı hocanın dediği gibi olur: "ikna olup, ikna edemeyen..."
Ama Fârâbî'den İbn Sînâ'dan İbn'ül-Arabî'ye ve hattâ daha ötesine uzanan bir çizgide İslâm felsefesinin bir metafizik geleneği vardır. Bu gelenekte dine dair her şeyin akılla tespit edilebileceği ve bu tesbitin başkasına aktarılmasının mümkün olduğu söylenir. Metafiziğin bu iddiası, kelâm kitaplarının ilk cümlesi haline gelmiştir. (bkz: Nesefî akaidi gibi.) Hakikatin sabit olması ve tesbiti imkanı felsefeden sadece kelâma tesir etmemiş, tasavvufun bile en temel ilkelerinden biri olmuştur. Nesefî'nin kelâm kitabı gibi, Hucvirî'nin Keşfü'l-Mahcûb isimli tasavvufun teorik ve pratik meselelerini anlattığı kitabı da aynı ilkeyle başlar. İmam Gazâlî dahi aynı fikirleri savunur, onda sadece kaynak farklıdır: aklın yerini vahiy alır.
Türk-İslâm düşüncesinde felsefe, kelam ve tasavvuf gibi en temel üç disiplinde aynı ilke geçerlidir. Kanaat ve ikna yerine; hakikat ve ispat merkeze alınmalıdır. Burhan, cedel ve hitabet olarak adlandırılan yöntemlerden, en kesin sonucu “Formu ile maddesi örtüşen kıyas" anlamına gelen burhan verir. Cedel ve hitabet, İslâm düşüncesinde dışlanmaz ama itibarı bellidir. Kur'an'da “Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle davet et; onlarla en güzel şekilde tartış” (en-Nahl 16/125) buyururken, muhatabın kabiliyeti ve birikimi gözetilerek, her üç yöntemin (burhan, cedel ve hitabet-Apodeiktika, diyalektika ve retorika), kullanılmasını istenmektedir.
Diyeceğim o ki, Türkiye'de din tartışması genelde "saçma olduğu için inanıyorum" diyen Hristiyan teolojisi ile makam ve halleri kendinden-menkul tarikatlar üzerinden yürütülüyor. Din deyince bunların anlaşılması yerine Türk-İslâm düşünce geleneğinin temel eserleri ve kıymetli isimlerinin din görüşünün anlaşılması -en azından coğrafyamız açısından- isabetli olacaktır. 

 
Toplam blog
: 60
: 348
Kayıt tarihi
: 07.09.16
 
 

SBF-Mülkiye mezunu, TCDD'de Memur. ..