Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Aralık '13

 
Kategori
Güncel
 

İktidar ve cemaat müslümanlığı

İktidar ve cemaat müslümanlığı
 

Vatandaş perişan halde üç kuruşa işine gidip geliyor. Devlete anlamını bilmediği vergiler ödüyor. Hükümet örtülü ödenek adıyla Başbakan'a 1 milyar 187 milyon lira aktarıp yandaşlarına ziyafetler verip arabalar tahsis ediyor. Bakan kiraları ödeniyor. Bürokratların ve sonradan görme ailelerinin bolluk içinde yaşamaları sağlanıyor. İktidarın mitingleri için vatandaşın parasını ödediği metrobüsler, otobüsler ücretsiz servis veriyor. Ve cemaatin sesi, hükümet onlara dokunana kadar hiç çıkmıyor. Altın kaçakçılığı yapılıyor. İhalelere fesat karıştırılıyor. Her boş araziye bir avm dikiliyor. Sırf asfalt satıp yandaş işadamları para kazansın diye yollar delinip yerine yenisi yapılıyor. Altın çeviren kocaman bir değirmen olarak İstanbul bu konuda fena halde sömürülüyor.

Cemaatle hükümet bu tabloda etçil birer yırtıcı iştahıyla karşımıza çıkıyor. Ortada bir geyik var. Taze avlanmış. Yere yatırılmış ama hala canlı. Hala bedeni sıcak. Başında da iki aslan var. Biri boynundan diğeri kuyruğundan çekip duruyor. Geyik, yani Türkiye debeleniyor. İki taraf da hırslı ama. Açlar. Çok açlar. Kopartmayı kafalarına koymuşlar. Arada biri kuyruğa göz dikiyor. Tabii diğeri hemen kükrüyor. Sonra diğeri gerdan tarafına yöneliyor eti daha lezzetli diye, bu sefer de öbürü kükrüyor. Bir geyiği parçalayıp tüm etlerini yiyip doyuma ulaşma sevdasında en sonunda ortada karşılaşıyorlar. Kaburga kısmındalar geyiğin. Göz göze geldiler artık. İkisi de hamle yapıyor. Hangisi daha fazla et alacak, hangisi pastanın büyük yarısını yutacak dikkatle izliyoruz.

Bu arada ormanın diğer sakinleri günlük rutin işlerindeler. Yani halk. Herkes işinde gücünde. Karınlarını doyurmak için sadece. Bu işlere vakit ayırıp bir gününü harcasalar dahi elindekinden, yani üç kuruşluk işlerinden olacaklar. Bir birikimleri söz konusu değil. Hep çalışmak, hep para babalarına itaat etmek var kaderlerinde. Çünkü işlerini yürütüp daha fazla zengin olabilmek adına ormanın kralı aslanların kesin emirleri var. Sadece çalışacaklar.
     
Son operasyonda gördük ki, milyonlarca kara para aklanıyor. Elin Azerisi karısına milyon dolarlık tablolar satın alıyor. Nedense cemaat bu konulara hiç değinmiyor. Ne zaman dershaneler olayı gündeme oturdu o zaman cemaatin vicdanı sızlamaya başladı! Şimdi soruyorum. Madem bu hırsızlıkları biliyorsunuz da neden sadece sizin canınız yanınca müdahale etme gereksinimi duyuyorsunuz? Cemaat dindar bir örgüt değil miydi? Hani müslümanlık? Nerede sizin kul hakkı anlayışınız? Niçin bu hırsızlıklara göz yumdunuz? Nerede islam? Nerede güzel mü'minler? Nerede eşitlik? 70 milyon insanı tavuk gibi yolmak hangi dinin emridir? Hani Allah için yola çıkmıştınız siz !

Hal böyle olunca dindarım diye geçinip milleti soyup soğana çevirenlerin olduğu yerde ben müslümanım demeye utanıyorum. Yandaş vatandaşlara da sesleniyorum. Bunlara destek veren herkes bu hortumların şakşakcısıdır. Bu adamların savunucuları da, oy vereni de bu vebalin ortağıdır. Namaz kılmakla, oruç tutmakla, cami açmakla düzgün insan olunmaz. Bu bağlamda bu soyguncuların ve dini kullananların yaşadığı coğrafyada kendimi müslüman olarak görmüyorum. Kendimi iyilik, doğruluk ve dürüstlük kavramlarıyla geliştiren, benliğimi herhangi bir dine mensup görmeyerek yaratıcıya inanan biri olarak tanımlıyorum.

Burada vurgulamak istediğim önemli olanın din olmadığıdır. Toplum ve insanlıkla olan ilişkilerimizin bütünü sadece Türkiye'ye değil, tüm insanlık tarihine etki edecektir. Bu sayede kurduğumuz iletişimin, edindiğimiz yaklaşım biçimimizin milletimize ve küresel karma kültürün geneline nasıl yansıyacağıdır önemli olan. Bu ülkeye nasıl evlat yetiştirdiğimiz, diğer insanların haklarına nasıl saygı gösterdiğimiz, evrensel ahlak değerleriyle diğer dine, dile, ırka sahip insanlara nasıl değer verdiğimizdir önemli olan. Dolayısıyla siz değerli iktidar yanlısı veya cemaat sevdalısı arkadaşlarıma şunu tavsiye ediyorum. Kimse sizin sahibiniz değil. Kimseye körü körüne bağlanmak zorunda değilsiniz. Kendinize gelin. Gerçekleri görün. Bu bahsettiğim kurumlardan hoşlanıyor olabilirsiniz elbette ama ulusa zarar verebilecek, inandığımız dinle duygularımızı sömürebilecek yöneticilerin aksaklıklarını hep beraber fark etmeliyiz. Beğendiğiniz icraatları olabilir bu kurumların; ama bunların dışında gelecek nesillere ve ülkemize kötü örnek olabilecek durumları pas geçmeden ders çıkarmanızı ve bunları acilen fark edip bilinçli olmanızı, haksıza haksız diyebilmenizi tüm yüreğimle arzuluyorum. Nihayetinde mezara girerken vahlanmanızı istemem.

Sonuç olarak bu ülke hepimizin. Biz ne kadar haksızlığa karşı yöneticileri cezalandırırsak, o kadar güzel ve temiz bir yaşam hakkına sahip oluruz. Ama yok, ben anlık çıkar peşindeyim. Sende kendi işine bak ! Bırak bu muhalefeti, devir bunların devri, işlerini yürütmeye bak derseniz bana, işte o zaman bir kez daha günümüz müslümanlığını sorgulamak için klavyenin başına geçeceğim. Velhasıl Türkiye Cumhuriyeti laik bir devlettir. Yani öyleydi. Ne zaman dinciler sahneye çıktı ondan sonra bu illegalizm akımı yaygınlaştı. Bu yüzden size din ile yönetilen Arap ülkelerinin halini hatırlatarak, yazımı Mustafa Kemal ATATÜRK'ün bir sözüyle bitirmek istiyorum.

M.Kemal, mallarını millete bağışlarken şunları söylemiştir:

Mal ve mülk, bana ağırlık veriyor. Bunları soylu milletime geri vermekle büyük ferahlık duyuyorum. Zenginlikten ne çıkar; insanın serveti, kendi manevi şahsiyetinde olmalıdır !

 
Toplam blog
: 17
: 226
Kayıt tarihi
: 13.12.11
 
 

1987'de doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Mezunu ..