Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Aralık '10

 
Kategori
Siyaset
 

İlahlar kan istiyor...

İlahlar kan istiyor...
 

Türkiye’nin son otuz yılına pranga olan Kürt sorununa silahların sustuğu bir ortamda çözüm arayışları hemen herkesin dikkatle takip ettiği can alıcı bir gündem maddesi olarak kamuoyunda öncelikli yerini koruyor.

AKP iktidarı’nın “Kürt Açılımı” ile başlattığı süreç gelen tepkiler üzerine “Milli Birlik Açılımı, Kardeşlik Projesi” gibi ad değişikliklerine evrilsede neredeyse elde var sıfır noktasındayız.

Yaşanan gelişmeler iktidarın kırk bin insanımızın hayatına mal olan şiddetin egemen olduğu süreci bitirebilecek kararlılıktan yoksun olduğunu gösterdi. Diyarbakır’da Demokratik Toplum Kongresi” adıyla yapılan çalışmaların içeriği ve önermeleri bir tarafa, iktidar katından şiddetli tepkiler alması nasıl açıklanabilir. İktidarın diline egemen olan hamaset sadece MHP’nin oylarını alma ve MHP’yi barajın altında bırakma hedefiyle açıklanabilir mi?

AKP’nin önümüzdeki genel seçimlere yine tek başına iktidarı hedefleyerek hazırlandığına

Kuşku yok. Ve iktidar adeta genel seçimleri kazanmaya yürüttüğü politikalar ve hedefler açısından adeta mecbur. Yargı, Ordu ve kamuoyunda tepki çekmeye başlayan uzun tutukluluk süreçleri, basına yönelik baskıcı yöntemleri sadece söz konusu zorunluluğun satırbaşları olarak not edelim şimdilik.

Bu koşullar içerisinde AKP’den “Kürt Sorunu”na çözüm beklemek ham hayalden başka bir şey değil. Üstelik bölgede yürütülen cemaat/din eksenli politikalar BDP’nin de söylemlerinde dinsel normları kullanmasından net bir biçimde anlaşılıyor. Ayrıca Kürt yurttaşlarımızın temsilcisi olarak sadece BDP’yi gören değerlendirmelerde çözüme yönelik gerekli iklimin oluşmasına hizmet etmiyor hiç kuşkusuz.

Yıllardır devlet otoritesi ve PKK şiddeti arasına sıkışmış olan Kürt yurttaşlarımızın kendilerini özgürce ifade edebilmeleri için amasız, lakinsiz; silahların ebediyen devreden çıkacağı bir sürecin gerçekleşmesi gerektiği de göz ardı edilmemelidir.

Gelinen süreçte ileri demokrasi palavraları ile referandum eşiğini aşan iktidarın gerçekten en kabul edilemez sayabileceğimiz düşüncelerinde ifade edilmesini sağlaması gerekir. Demokrasi eğer iktidar için sadece bir araçtan ibaret değilse en aykırı fikirlerin konuşulması, tartışılmasına efelenmekten vazgeçmelidir. Üç oy alabilmek uğruna hamasete, militarist söylemlere sığınmak birazcık MHP’den oy amanın yanında belki iktidar destekçisi liberal solcuları susturabilir ama çözüm bekleyen “Kürt sorunu”na çare olamaz.

Diğer taraftan darbeci Kenen Evren’e bile 2007 yılında “..yasaklamakla hata yaptık,Türkiye Ankara’dan yönetilemiyor..” dedirten iradeyi not ettikten sonra II.Turgut Özal Hükümeti (1988) tarafından imzalanan Avrupa Konseyi’nin “Yerel yönetimlere özerklik” tasarısını da burada analım.Gerçi Türkiye bazı maddelerine çekince koymuştu ama aradan geçen 22 yılda geldiğimiz nokta ortada. Ayrıca AB normları da yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılmasını öneriyor. Daha önce ayrı başlıklar altında yazılarımda işlediğim bu konular her zaman olduğu gibi yeterince okunamadı veya tartışılamadı.

Demokrasinin gerçekten tüm kurum ve kuralları ile uygulanması herkesi rahatlatacaktır. Gerçi DTK’da söz edilen bir takım uçuk öneriler bazı toplum kesimlerini ürküttü ama DTK’ya katılanlar tarafından uçuk önerilerin kabul edilmediğinin altını çizmeliyim. Yani konuşularak ortak aklın egemen olmasını sağlayacak çözümler için her zaman olanak olduğunu, konuşabilmek için de şiddetin, militarist söylemlerin terk edilmesi gerektiğinde toplum olarak ön kabul sayıp başlangıç noktası oluşturmamız gerektiğinin bilincinde olmamız gerekir.

Yazının başlığında söz ettiğim “İlahlar kan istiyor!” demem siyasetin diline egemen olan sert söylemlerdir. Şiddeti reddederek her sorunumuzu konuşabilirsek “kan isteyenleri” ilahlık koltuğundan etmenin yol ve yöntemlerini konuşarak ortak akıl ile bulabiliriz. “Artık yeter, akan kan dursun!” diye her dilde ve lehçede haykırmak gerekir. Öyle bir haykırmalıyız ki mağaralarında, koltuklarında duymayan kulaklar duysun harekete geçmeyen vicdanlar harekete geçsin.

İyi yıllar…

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..