Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Kasım '12

 
Kategori
Siyaset
 

İleri demokrasi bu fotoğrafı taşıyamaz...

İleri demokrasi bu fotoğrafı taşıyamaz...
 

Cumhuriyet Bayramı kutlamaları


İleri demokrasi ilerledikçe ‘ötekiler’ çoğalıyor. İster ‘iktidar körlüğü’ ister ‘otoriterleşme’ isterseniz ‘yeni vesayet düzeni’, olmadı ‘AKP’nin devlet olması’ olarak değerlendirin yaşananları.. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı AKP’nin bayram kutlama yönetmeliklerini değiştirirken çok kullandığı argümanında olduğu gibi, ‘Cumhur/halk’ kutlamaya kalkışınca ‘devletin biber gazı’ Ulus Meydanı’nda  halkın üzerine yağdı.

 

İktidarın ‘ marjinaller, anarşist ’ söylemine gönderme yaparak söyleyecek olursak; 100 binlerce marjinal/anarşist Ulus Meydanı ve ilk TBMM’ önünde buluştu.

 

Ve yaşanan gelişmelerin gösterdiği üzere ‘devletin sahibinin’ değişmesi, muktedir olanın vatandaşa ‘resmi kutlamaların/görüşün/anlayışın dışına çıkarsan anarşist/terörist’   yaftasını yapıştıran bakışı değişmedi.

 

Başbakanın, “Kılıçdaroğlu legal ve illegal örgütlerle birlikte yürüyüş yaptı. Bu alternatif bir kutlama değil, provokasyondur.” dediğini not edip; 37 sivil toplum örgütünün düzenleyici olduğunun altını çizerek devam edelim.

 

Ankara’da demokrasinin evrensel kuralı, gaz ve tazyikli su ve elinde bayrak taşıyanın tekmelenmesi ile tedavülden kaldırıldı. Düşüncelerini, muhalefet yöntemlerini beğenmeseniz bile demokratik tepkilerine saygı duyma erdemi  ‘zamanın ötekilerine’ gösterilmedi.

 

İleri demokrasi tahammülsüz.

 

Başbakan, polisin tutumunu ‘görevlerini tam yapmamak’ olarak gördüğünü ifade ediyor.  Demek oluyor ki,  polis görevini tam yapsa, daha şiddetli müdahale etse olabileceklerin olası 1Mayıs ’77 benzeri ezilmelerin pek bir önemi yok.

 

Yaşlı, kadın, çocuk ve yaşamlarında ilk kez ‘organik biber gazı’ ile tanışanlar zaten AKP’ye oy vermedikleri için ‘milli irade’ değiller ve her şeye müstahaklar(!)

 

Ara rapor: Ankara Valisi ve Emniyet Müdürü Başbakan’ı tatmin edecek başarı gösteremediler! İktidar mutsuz.

 

Cumhurbaşkanı Gül’ün Ankara Valisi'ni çağırarak ‘gerilime meydan vermemeleri yönünde talimat verdiğinin’ ortaya  iddia olarak atılması üzerine ve dolayısıyla olası felaket senaryolarının gerçekleşmemesinin yarattığı ‘hayal kırıklığını’  ‘ileri demokrasi’ lideri Başbakan, “Bu ülkeyi çift başlı bir yönetimle bugüne kadar getirmedik, bundan sonra da çift başlı bir yönetimle bu ülke bir yere varmaz.” diyerek ifade etti.

 

Gül ise verdiği yanıtta, “..Cumhurbaşkanı olarak Cumhuriyet Bayramı'nın bütün ülkede nezih bir şekilde kutlanmasıyla ilgili yetkililerin dikkatini çekmemden daha doğal bir şey olmaz. Ayrıca çift başlılık gibi bir şey de olmaz. Memleket idaresinde, ülke idaresinde çift başlılık doğru da değildir. Böyle bir şey zaten söz konusu da değildir.” dedi.

Daha sonra polis barikatını halkın yoğun katılımı ve direncinin sonucunda aşıldığı ortaya çıktı.

İktidarın,  ötekilerin ‘Alternatif 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Kutlamasına’ verdiği tepki, ve yasaklama kararı kendi seçmeninin bile tepkisini çekmişken sözüm ona adeta AKP’nin ‘demokrasi havarisi’ portresi çizen vekilleri ve başkan yardımcılarının açıklamaları en hafif tabirle kabul edilebilir değildi. 

 

Hüseyin Çelik kısaca ‘anarşi’, Bekir Bozdağ, “Orada kimlerin olduğu belli, ulusalcılar, Ergenekoncular. CHP, marjinal grupların peşine takılmıştır..29 Ekim kutlanmadı, kullanıldı.”

 

Pes!

 

Bozdağ’ın  ‘ulusalcılar, Ergenekoncular’ dediği marjinaller kimmiş, ne istiyorlarmış bir bakalım.

 

‘Ergenekoncuları’ bilmeyenler için iktidardakilerin ‘gömlek değiştirmeden’ önceki yol arkadaşına bırakalım sözü. Açıklama 1 Mart 2012 tarihini taşıyor: ‘Ergenekon Operasyonunun ABD’nin İran’a saldırısına karşı çıkan 7 generalin tasfiyesi için yapıldığını vurgulayan Oğuzhan Asiltürk, toprak altından çıkan lav silahı ve mühimmatın da ABD tarafından bulunduğunu öne sürdü. Asiltürk, “ Dağ başına ihbar geliyor, kazılarda lav silahları bulunuyor. MİT, Emniyet biliyor da haber mi vermedi? Kim, kimi kandırıyor. Bütün bunlar uzaydan gözetlenir. ABD, CİA, MOSSAD biliyor uzaydan. Ben yüksek mühendisim, master yapmış insanım. Beni aldatacak değiller ya? 2 ayrı hükümette İçişleri Bakanlığı yaptım. Bunların başındaydım. Bunlar (MİT, Emniyet) kesinlikle bilmezler. Bunları bilseler el koyarlardı.”

 

Ulusalcılar kim? Vikipediadan alıntı “Ulusalcılık, Türkiye'de 2000'li yıllarda, Atatürk'ün öngördüğü tam bağımsızlık, millî sanayinin inkişafı, dışa bağımlılıktan kurtulma hedeflerinin terkedildiğine, devletin temel kuruluş ilkelerinden kopulduğuna ve milli çıkarların korunmadığına inanan, AB üyeliğine girebilmek için uluslararası platformdaki milli davalardan ve diplomasideki kırmızıçizgilerden tavizler verildiğini, ülkenin içişlerine Osmanlı Devleti'nin yıkılışındaki gibi yabancı devletlerce karışıldığını iddia eden siyasi akım.

 

Ulusalcılar, ulus devletin üniter yapısının koruması gerektiğini, ülkeyi etnik unsurlara ayrıştırmanın, ülkenin mozaik olduğunu söylemenin, Atatürk'ün belirlediği ülkenin kuruluş ilkelerine ters olduğunu, bunun emperyalizmin ülkeyi bölmek için uyguladığı bir oyun olduğunu; laik, sosyal, hukuk devletini savunurlar ve tam bağımsızlıktan yanadır. Atatürk’ün uygun gördüğü şekilde “tek devlet, tek bayrak ve tek dil” fikrini desteklerler. Yugoslavya'nın bir ulus devlet iken etnik kimliklere bölünüp ayrıştırıldığını, sonra da parçalanarak yok edildiğini örnek gösterirler. Anayasada belirtilmiş Atatürk milliyetçiliğini ve Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağıyla bağlı herkes Türk’tür fikrini savunurlar.”

 

Bozdağ, dolayısıyla AKP’nin ötekileştirerek yaftalaması anlaşıldı şimdi değil mi? ‘İstiklal Mahkemeleri’ olsa muratları/meramları tam olur ya, Özel Yetkili Mahkemeler ile idare edilecek artık. Ulus Meydanında üçer/beşer tane Ergenekoncu-ulusalcıyı sallandıracak değiller ya bu çağda, cezaevi/mezarlar dururken!

 

 Bayram öncesinde “Alternatif Cumhuriyet Bayramı törenleri yapmak isteyenleri engelleyeceğini ilan eden, çelenk koyma girişimlerini yasaklamaktan imtina etmeyen valiler ve arkasındaki iktidar desteğiyle toplumun daha da gerileceğine dair işaretler artarak sürüyor.

 

..Ve ne yazık ki Türkiye, her ne kadar iki bayramı bir arada kutlama olanağı yakalamış olsa da bayramı ortaklaştırıp sevinçte/kederde aynı noktada buluşamıyor.”diyerek noktalamıştım yazıyı. ‘Ve ne yazık ki’ derken iktidarın eski devlet refleksleri ile hareket etmeyeceğine dair umudumu ifade etmiştim, yanıldım. Ortaya çıkan fotoğrafların en çarpıcı olanı ise Ulus Meydanı’nda Atatürk Heykeli’nin de görüldüğü polisin gaz ve suyla onbinlerce ‘marjinale’  taarruzuydu. 

 

Muhalefet eden herkesin ötekileştirilerek toplumun kamplaştırılmasının yarattığı bu fotoğrafın milat olduğu gerçeğinin altından ‘ileri demokrasi’ kalkamaz...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..