İmam'ın Ordusu ve okuyan toplum...

Görülmemiş bir karara imza attı mahkeme; basılmamış kitap taslağının toplatılmasına karar verdi.  

Savcı daha da ileri gitti; kitap taslağını elinde bulundurup, teslim etmeyenlerin dahi terör örgütü davasının sanığı sayılacağını söyledi.  

Ve nihayet kitap taslağı internete düştü. Bu satırların yazıldığı sırada taslağın indirilme sayısı 200 bini aşmıştı. Toplatma kararı çıkmasa belki de 5-10 bin satmayacak bir kitap, devlet mekanizmasının aldığı kararlar sebebiyle yüzbinlerce insanın elinde dolaşıyordu. Taslağı elinde bulunduranlar davanın sanığı sayılacağına göre, şu anda 200 binin üzerinde sanık ellerini kollarını sallayarak, serbestçe dolaşmaktadır.  

Olay bu noktada kalmadı. Savcılık, kitap taslağını internete koyanların, indirenlerin, dağıtanların haklarında da soruşturma başlatılacağını, hatta bunun için savcı görevlendirildiğini açıkladı.  

Ancak bu açıklama taslağı internete koyanları, indirenleri, dağıtanları caydırmaya yetmeyince başka bir açıklama yapıldı. Yeni açıklamada, şu an için herhangi bir soruşturmanın söz konusu olmadığı belirtiliyordu.  

Şu an için herhangi bir soruşturmanın söz konusu olmaması, peşi sıra bir çok soru getiriyor akıllara. Söz konusu taslağı elinde bulunduranlar davanın sanığı sayılacağı Savcı’nın ifadesiyle sabit olduğuna göre, şu an itibarıyla 200 binin üzerinde sanık hakkında hiçbir işlem yapılmıyor demektir. Davanın sanığı durumundaki yüzbinler serbestçe dolaşıp hiçbir işlem yapılmıyorsa, bu içerideki sanıklarında salınacağı anlamına mı geliyor..?  

Burada biraz soluklanmak ve artık asıl anlatmak istediğimiz konuya gelmek istiyorum.  

Mahkemeler devletin yaptırım gücünü temsil eder. Mahkeme son süreçte aldığı kararlarla devletin yaptırım gücüne ciddi şekilde gölge düşürmüştür. Savcılığın gereksiz yere yapmış olduğu açıklama ve attığı geri adım bu durumu iyice pekiştirmiştir. Yaşananlar göstermiştir ki, uygulanamayacak kararlar alanlar sadece kendi güvenilirliklerine gölge düşürmektedir. Gerek yasaları yorumlayanlar gerekse yasa yapıcı, yaşananlardan gerekli dersleri çıkararak çağın gerçeklerine uygun, yeni düzenlemeler yapmak durumundadır.  

Mahkemenin aldığı kararın, okumayı sevmeyen bir toplumda yüzbinlerce insanı okumaya nasıl da teşvik ettiğini düşünerek bir de öneride bulunmak istiyorum. Taslağın internete düştüğü tarihi, yurt genelinde ‘Okuma ve Aydınlanma Günü’ ilan edelim. Böylece bu davanın ilk ve belki de tek olumlu sonucunu da artık almış oluruz…