Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Aralık '11

 
Kategori
Sinema
 

Imax destekli 'Hayalet Protokolü'...

Imax destekli 'Hayalet Protokolü'...
 

Görevimiz Tehlike olunca herşey çocuk oyuncağı!


Dünyanın yıkımını, evrimin kötü ama gerekli bir parçası olarak görenler için, doğal düzende kontrollü nükleer savaşın gerekliliği de normaldir. Bu tarz sapkın fikirlere karşı dünyayı ve masum insanları koruma göreviyse her zaman bir Amerikan kahramanına düşer. İlk kez 15 yıl önce beyazperdeye taşınan GÖREVİMİZ TEHLİKE filmiyle karşımıza çıkan Ethan Hunt karakteri de bunlardan biri!

1967'den 1973'e kadar ekranlarda fırtına gibi esen GÖREVİMİZ TEHLİKE, ilk kez 1968'de Paul Stanley yönetmenliğinde 'Mission: Impossible Versus the Mob' adıyla beyazperdeye aktarıldı. Ancak televizyondaki başarıyı yakalayamadı. 1988'de yeni nesil görünümle bir nostalji olarak ekrana dönen efsane, 1990'a kadar varlığını sürdürdü. Kendini yok eden kasetten diske geçiş yapan GÖREVİMİZ TEHLİKE, 1996'da Tom Cruise'dan güç alarak yepyeni bir yüzle aksiyon severlerin karşısına çıkarken hem 15 yıla yayılacak bir seriyi başlattı, hem de Cruise için servetine servet katmanın yolunu açtı.

Uzakdoğu temalı Görevimiz Tehlike 2 (Mission: Impossible II), bekleneni veremese de  Görevimiz Tehlike 3 (Mission: Impossible III)ile umduğundan fazlasını bulan Tom Cruise için  Görevimiz Tehlike 4 (Mission: Impossible - Ghost Protocol)kaçınılmaz bir zorunluluktu.Nitekim 49 yaşına aldırmadan, dublör kullanmayı da reddederek canla başla işe koyulan aktör, 1967’den buyana varlığını korumayı bilen efsaneyi en göz alıcı şekliyle ve 100. Yıl logosuyla ilk kez seyirciyle buluşan Paramount’un sunumuyla beyazperdeye taşıdı.

Budapeşte’de yaşanan bir suikast… Moskova hapishanesi Sektör 2’de uzaktan kumandayla açılan kapılar ve Dean Martin'in 'Ain't That A Kick in the Head' parçası eşliğinde gerçekleşen bir kaçış… Kanalizasyondan gelen bu kurtuluşun ardından yakılan fitille kulakları dolduran ‘Görevimiz Tehlike’nin klasik nağmeleriyle başlayan teknolojik bir heyecan fırtınası!

IMAX konforunda gözlüksüz 3D derinliğiyle izlediğimiz filmde, yönetmen Brad Bird’ün teknolojik anlamda harika bir iş çıkarttığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Tabi, ilerlemiş yaşına aldırmadan kendini oradan oraya atan Tom Cruise’un da. Ama bu harikalık ne yazık ki, çok yüzeysel ve basite indirgenmiş senaryoda kendini gösterememekte!

Nükleer savaş tehlikesi gibi bir konuyu, Michael Nyqvist'ın donuk oyunculuğuyla ve birkaç Rus görünümlü yan karakterle halletmeye çalışan yapımda ‘Fazla düşünmeden sadece görselliğin keyfini yaşa’ duruşu fazlasıyla hissedilmekte. Kremlin Sarayı’ndaki sahnelerle ve kum fırtınası destekli Dubai-Burj Khalifa tırmanışıyla bu görselliği dolu dolu yaşatan GÖREVİMİZ TEHLİKE 4: HAYALET PROTOKOLÜ, aynı zamanda zorlama bir komedi gayretine de düşmekte. Damlayan su sesi peşine düşen şaşkın Rus görevli… 129’uncu kata tırmanışta arızalanan yapışkanlı eldivenin çalışma parodisi… Tek elle, yerden bin küsur metre yüksekliğe, rüzgârın gücüne aldırmadan, tırmanış mantıksızlığı… Ve daha niceleri!

Moskova’daki ankesörlü telefonun mesajı ilettikten sonra kendini yok etmemesi ve kahramanımız Hunt’tan bir yumruk yemeyi beklemesi gibi ayrıntılarla Rus teknolojisini aşağılamayı da ihmal etmeyen filmde belli markaların son ürünleri de adeta göze sokulmakta. iPad dağıtımına soyunan Hunt, bu reklam görevini layıkıyla yaparken Rus ajanlarını aşağılama görevini de, su altındaki fişeğe ateş ettirme sahnesiyle sürdürüyor. Hindistan’ı da ‘nükleer tehlike’ için açık kapı olarak işaret eden filmde Amerika’nın ajanlarını gözden çıkarma konusuna değinilmesiyse, ‘mini öz eleştiri’!

Geçmişin anılarıyla hesaplaşma, eski eşin varlığı, ajanların sahada kendini gösterme isteği ve çocuk oyuncağı gibi halledilen bir nükleer savaş tehlikesi… Dijitalin tüm avantajlarını kullanan, IMAX’ten aldığı güçle kendine güvenen GÖREVİMİZ TEHLİKE 4: HAYALET PROTOKOLÜ, ajan komedisine dönüşen kurmacasıyla ‘konu’ arayanları tatmin etmese de sinemanın teknoloji elinde nerelere gelebildiğini gösteren hoş ama boş bir yapım olarak, gişe getirisine odaklanıyor.

Anibal Güleroğlu http://www.sinematur.com

 

Bu blog Sinema sitesinde de yayınlanmaktadır

 
Toplam blog
: 1210
: 1542
Kayıt tarihi
: 10.04.10
 
 

İstanbul'da başlayan yaşamım, eski İstanbullu ailemden edindiğim kültürle gelişti. Birinciliklerl..