- Kategori
- Kitap
İnce Memed - oku bakalım ne diyor?
Orta Okul son, Lise birinci sınıf sıraları güzel ciltli, süslü kitaplara ilgim artmıştı. O sıralar ALTIN KİTAPLAR YAYINEVİ'nin kitapları çok fiyakalı olurdu. Güzel kokarlardı. Güzelliklerine bakarak ve koklayarak kitap almaya başladık...
Kitap paralarını babamın duvarda ki çiviye astığı pantolonun cebinden aşırıyor veya anamın "Bir kilo" istediği eti, şekeri, unu, yediyüzelli gram alarak denk getiriyoruz.
Benden sonra da kardaşlarımı aynı uygulamalara zorladım. Zavallı anam bir türlü gerçek bir kilonun nasıl bir kilo olduğunu öğrenemedi...
Aldığımız kitapları da ziyan olmasın diye okuyoruz: Don Nehri Sakin Akar, Anna Karanina, Dr. Jivajo, Boyalı Kuş...
Bir gün Sivas Postahanesi'nin tam karşısında ki kitabevinin vitrininde beyaz kapaklı bir kitap dikkatimi çekti. Beyazın üzerinde de bir at, atın üstünde hayal meyal biri var gibi. Elle yapılmış, yağlı boya bir resim.İçeri girdim. Kitabı aldım kokladım. Çok da güzel kokuyordu. Galiba onbeş liraydı. Aldım.
Kitapları eve götürdüğümde, girişteki pencerenin önüne koyuyor, kapıdan elim boş giriyor, kitabı odanın penceresini açıp, gizlice içeri alıyordum.
O gün işler yolunda gitmedi! Anama yakalandık. O da babama söyledi. Babam kitaba şöyle bir göz gezdirdi, bir iki sayfasına baktı. Sonra bana dönüp; "Oku bakalım ne diyor?" dedi. Kitap kalın. Evin ortasına bağdaş kurup oturduk. Ben okumaya başladım...
Gece yarısı oldu biz hala okuyoruz. Boğazım gıcık kaptığında okumayı ablam devralıyor, anam boğazım yumuşasın diye bana ıhlamur getiriyordu.
Kitabın bir yerinde genç kızın kalçalariının toprakta iz bıraktığı gibi şeyler yazıyordu, babama sorar gözlerle baktım. Kafasını sallayarak okumaya devam etmemi onayladı.
Yasar Kemal'in İnce Memed' inin son bölümünü sabah ağarırken bitirirken, kendim artık İnce Memed olmuştum:
"ABDİ AĞA! ABDİ AĞA!"