İnönü’de “Kartal” avı!

İstanbul Büyüşehir Belediyespor, Abdullah Avcı, İstanbul’un “büyük”lerine çelme takmayı gelenekselleştirdi. Belediye, bu “büyük”lerden hatırı sayılır puanlar alıyor.

Havadan mı?

Hayır, yüreğini ortaya koyan futbolcularıyla, hak ederek.

Gel gör ki, Belediye puan/lar alır; “maç analizi”, “büyük”ler üzerine olur. Oysa Belediye’nin dirençli, akıllı oyunu, Avcı’nın “oyun taktiği” şöyle bir geçiştirilir.

Yorumculuk adına yapılan bu!

Yorumcular, Belediye’yi önemsemez, “geçiştirir” de, “büyük”lerin teknik adamları ne yapar?

Belediye, “çanta keklik” görüldüğü için, “büyük”lerce, Bernd Schuster’in şimdi yaptığı gibi, “Yenilgiyi hak etmedik”le geçiştirilir.
“Büyük”lerin başına getirilen “teknik direktörler”, iyi bir “eğitim”den geçirilmelidir. Onlara, Belediyespor gibi takımlar hakkında, Abdullah Avcı tarzındaki teknik direktörlerin oyun anlayışları, takımı maçlara nasıl hazırladıkları konusunda “işe yarar” bilgiler verilmelidir.

*****

Beşiktaş yönetimi, Quaresma ve Guti transferleriyle Beşiktaş taraftarını ayağa kaldırdı. Şu ana kadar alışık olmadığımız, İnönü’de, görkemli “imza törenleri” düzenlendi.

Beşiktaş taraftarı büyük beklentiler içine sokuldu. Şimdi de gündemde Robinho transferi var. Robinho, bugün yarın gelecek havası, bırakın Beşiktaş taraftarını, futbol kamuoyunu heyecanlandırıyor.

İyi transfer yapmakla, maç kazanılmayacağı gerçeği göz ardı ediliyor. Gelenlerin “uyum sorunu”, tam hazır olup olmadıkları önemsenmiyor.

Zamanla taşların yerine oturacağı bir yana atılıyor, her maçının alınmasında yeni gelenlerin katkısı olsun isteniyor.

Ama olmuyor!

*****

Beşiktaş, yabancı futbolcu konusunda sanki “futbolcu barınağı”... Daha da yeni yabancı futbolcu arayışları var. Bunların doğruluk payını bilemeyiz, ama yönetici kimliği taşıyanların “medya”da yer alan sözleri, takımın/ maçların önüne geçiyor.

Bu, bizdeki yönetici hastalığı olsa gerek!

Yöneticilerin, “politikacı gevezeliği”ni bırakmaları gerekir.

Verilen umutlar, beklentilerin büyüklüğü, herhangi bir maç yitirmede, kimi futbolculara tepkiye dönüşüyor. Nitekim dün akşam, özellikle Nihat Kahveci’ye gösterilen tepki, “Nihat, Beşiktaş’ın çocuğudur” söyleminin “boş”, “iş olsun” diye söylendiğinin açık kanıtıdır.

*****

Belediyespor, Beşiktaş’tan daha akıllıca oynadı; kazanmayı bildi. Hatalardan yararlanmayı, bunları gole dönüştürmeyi becerdi.

Belediye, bugün Beşiktaş’a yaptığını yarın bir başka “büyük”e yapabilir. Eğer, o “büyük”, Belediyespor’u yenerse, önemli bir yol almış olur.

“Büyük”lerin başındaki teknik direktörler, yenilgi sonrası “Yenilgiyi hak etmedik” söylemlerinden vazgeçmelidirler.

Çıkacaksın oynayacaksın, ama yenemeyeceksin...

Taraftar, “Helal olsun, oynadılar, ama..” diyecek, alkışlayacak...

Ve yönetici kimliğini taşıyanlar, başarı geldiğinde takımın, futbol emekçisinin önüne geçmeyi bildiklerine göre, başarısızlıkta “araziye uymak” yerine, futbolcusuna sahip çıkmayı görev saymalılar.

İşte, bunları bildiğimiz/ öğrendiğimiz/ uyguladığımız zaman...

Ama, görünen o ki, “bu kafa” ile bunları göremeyeceğiz!

*****

İstanbul Büyüşehir Belediyesporlu futbolcular, Abdullah Avcı alkışı hak ediyor...