Kadın Eli Değince...

Dün gece İstanbul’da oynanan Liverpool-Chelsea Süper kupa finali 120 dakika oynanan oyun, çekişme, karşılıklı goller ve sonucu belirleyen penaltılarla güzelliklerle dolu bir futbol şöleniydi...

Dünyada 2.5 milyar kişinin izlediği söylenen bu görsel gösterinin şimdiye kadar oynanan Süper kupa finallerinden farklı olmasının tek sebebi maçın hakeminin ve yardımcılarının kadın olmasıydı....

Maçtan önce benim gibi tüm futbol kamuoyu bu kadınların bu maçın ağırlığından nasıl etkileneceği ve maçı nasıl yöneteceği idi....

Fransız hakem ve yardımcıları tahminlerin aksine mükemmel ve kusursuz bir maç yönettiler... Sahada otoriter, devre arası futbolcularla şakalaşacak kadar da sempatikti. ..
Kasıtlı olmayan sertliğe müsamaha gönderdi, oyunu kesmedi, zırt pırt düdük çalmadı....
İngilizlerin tipik futbol alışkanlığı da zaten tam da buydu ve sahadaki 2 İngiliz takımını da bildiği gibi oynamasına izin verdi. Seyir zevkini arttırdı. Oyunun temposunu yükseltti...

Ben hep futbolun bir erkek oyunu olduğunu söyler, futboldan konuşan kadınları ciddiye bile almazdım ancak artık bu oyunda çok şeyler değiştiğini fark ediyorum....

Dünya ve Avrupa kupalarında İngiltere, Almanya, Hollanda, Norveç, Danimarka, Japonya, Brezilya gibi ülkelerin kadın futbol takımları çatır çatır futbol oynuyorlar ve onların maçlarını da kendi hemcinsleri yönetiyor....

Stadlar gibi tribünler de onlarla güzelleşti, şenlendi. Renk renk güzelliğe büründü....

Bu kadın hakemler, sadece başarılı bir maç yönetmediler, aynı zamanda kendilerine değer verildiği zaman neler yapacaklarını da tüm dünyaya gösterdiler....Bunun her yıl 400 kadın cinayetinin işlendiği, kadınların %65 inin çalışma hayatında yer bulamadığı, kadını genelde ikinci sınıf insan gören bir ülkede olması, ders ve ibret alınması için Allah’ın bir takdir-i ilahisiydi belki de...

Dün gece maç güzeldi. Tribünler güzeldi... Holigan İngiliz seyircisi belki de kendi aralarında oynadıklarından kuzu gibiydi... Sahadaki futbolcular da hakem kadar güzeldi... Hakemin bu kadar başarılı olmalarına, iyi niyetli oluşları bir etkendi.... Rakibe saygı mükemmeldi. Ne kaybedenin aşırı üzüntüsü, ne kazananın bizdeki gibi tirbünlere tırmanacak aşırı sevinç gereksizliği yoktu...

Hakkını vermek gerekir ki organizasyon da kusursuzdu....Türkiye turizm açısından önemli bir puan kazandı... Gündüz, maçtan önce İngiliz taraftarlarla yapılan röportajlarda bu hepsi bu şehirde olmaktan mutlu olduklarını, gezdiklerini ve yemekleri çok beğendiklerini söylediler... En çok beğendikleri yemeğin ise tavuk kebabı olduğu söylediler ki bu ilginçti...
Herhalde ucuza kaçıp bizim garibanların tavuk dönerine saldırdılar!....

Stad seçimi mantıklıydı... Taksim ve Beşiktaş’ın tam ortasında, Boğaz kıyısında otellerin ve yeme içme yerlerinin arasında, yürüme mesafesindeydi...
O zaman Milli maçları Konya’da oynatanlara sormak lazım?. Neden bu maçı da Konya’da oynatmadınız?

Dün bir maç oynandı bitti.. Liverpool daha önce 3 defa aldığı Süper kupanın 4.sünü aldı... Belki onlara göre sıradan bir olay..
Ancak asıl tarihe geçecek olay, bu kupa finalini yöneten başarılı Fransız kadın hakem ve yardımcılarıydı....
Bu futbol adına bir devrimdir...Futbol, artık bir erkek oyunu olmaktan çıkmıştır....
Kadının elinin değdiği her şey gibi, futbolun da onlarla sahanın içinde de, tribünde de artık bir başka güzel olduğu dün gece kanıtlanmıştır...
Bu da ancak kadına değer veren toplumlar tarafından gerçeklştirilmiştir..