Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mart '19

 
Kategori
Öykü
 

İnşaat Amelesi

Toprak yolun vardığı yer; kışları yalnız ve çaresiz,yazları kurak ve bahtsız bir köye çıkıyordu. Sokak lambalarının eksik kaldığı,günlerin bazen hiç geçmediği,toprağında bire bin katılan ürünlerin filiz vermediği,niye kurulduğu sorusunu akıllardan bolca eksik etmeyen uzak bir köye çıkıyordu toprak yol. Bu köyün erkekleri işte bu yalnız ve çaresiz kışta,yalnız ve çaresiz kalacakları uzak memleketlere hayat gayelerini sürdürmek amacıyla mevsimlik göç ediyorlardı. Geride karıları,anaları,babaları,bacıları ve kimisi kundakta kimisi bir okul bahçesinde yer eden küçücük çocukları kalıyordu.

Muhsin de bu göç kervanına katılan köyün erkeklerindendi.  Muhsin,yeni evli idi. Yeni evli olmalarına rağmen düğünlerinin hemen ertesinde genç karısını bırakıp yollara düşmüştü o zamanlar. Muhsin çalışmak için İzmir’e giderdi. İzmir’deki kentsel dönüşümden ve betonlaşan mimariden nasibini alan inşaatlarda bütün kış bazen de yazın amelelik yapardı.

Muhsin ilk çocuğunun doğum haberini yine böyle amelelik ettiği günlerin birinde aldı. Kireçten ve tozdan nasibini alan elleri,36 ay ihtiyaç kredisi ile aldığı iphone telefonuna gelen WhatsApp mesajı ile titredi. Bir oğlu olmuştu. Erkek adamın başka neyi olacaktı ya? Muhsin bu habere öyle sevindi,öyle sevindi ki …

Kendisiyle beraber inşaatta amelelik yapan arkadaşlarına bu haberi aldığı günün akşamında bir ziyafet verdi. Mangallar yakıldı,gurbet hasretine dair türküler söylendi, Muhsin kutlandı.

Muhsin o akşam hep güldü. Karısı Berfin’i düşündü. Taze  açılmamış gül goncasını. Yedi köyün ceylan bakışlı,kızıl saçlı,bal dudaklı Berfin’ini. Aşiret ağasının telkinlerine aldırış etmeden bağrına bastığı genç karısı Berfin’ini. Sevdalarının ilk meyvesi Muhammed adında küçücük bir erkek bebekti. Muhsin,çocuğunun adını da aynı günün ertesinde yine 36 ay ihtiyaç kredisi ile aldığı iphone  telefonu ile karısını görüntülü arayarak koymuştu. Muhsin mutluydu o kışın sabırsızlıkla geçmesini bekledi. Köyüne gidip biricik evladını göreceği günü iple çekiyordu. Muhsin anasını ve babasını da çok özlemişti. Ya biricik Berfin’ini? Özlem onun için sönmeyen alevlerin içinde tutuşmaya hazır bekleyen çıra gibiydi. Bitmiyordu ki şu hasret !

Beklenen vakit gelmişti. Şu inşaat ameleliği bu yıl da sona ermişti. Artık yollara dökülme vaktiydi ameleler için.Muhsin de onlardan biriydi. Yollara dökülmek için sebebi bol olanlardandı hem de. Muhsin tam 26 saat otobüs yolculuğu ile köyüne dönecekti. Köyüne dönmek için önce iline oradan ilçesine oradan da vasıta bulabilirse uzak ve yalnız köyüne dönecekti. Muhsin yol boyu  karısını ve çocuğunu düşündü. Gitmeliydi artık bu köyden. Öyle ya baba olmuştu. Rızkını veren Allah onlara büyük şehirde yardım etmez miydi? Karısı,anası,babası,çocuğunu,bacısını alıp onları da götürecekti bir dahaki sefere.

Dalıp gitti Muhsin uzaklara. Uzaklarda küçük bir kuş onun göğsüne kondu. Tatlı tatlı öttü. Muhsin’in içi cız etti. Şevkat ile başını okşamak istedi minik kuşun. Tam okşayacaktı ki minik kuş bir akbabaya dönüştü. Muhsin için tedirginlikle başlayan bakışlar yerini içinden çıkılmayan korkuya bıraktı. Sahi nereden çıkmıştı bu akbaba?  Muhsin  kurtulmak istedi bu leş yiyenden. Lakin her kurtulmaya çalıştıkça akbabanın pençeleri vücüdunu bir ip gibi daha da bağladı. Anladı ki kaçış yoktu. Kaderine teslim olmalıydı. İnancı yerinde olan bir adamdı Muhsin. Öyle de yaptı. Teslim oldu kaderine. Gözlerini kapattı,çaresizce uzattı başını akbabanın gagasının altına.

Berfin gün boyu tandır ekmeği pişirmişti. Kocasının gelmesini büyük bir sabırsızlıkla bekliyordu. Kayınpederinin sesiyle irkildi. Berfin kayınpederinin yanına gitti.  İçeriye girdi. Kayınpederi acıktığını söyledi. Berfin gülümseyerek “Tamam baba,hemen hazırlıyorum  bir şeyler.“ dedi.

Berfin mutfağa vardığında kayınpederi televizyonu açtı. Haber vaktiydi. Son dakika haberi ile bülten başlamıştı. Haberde İzmir’den kalkan bir yolcu otobüsünün  Malatya Darende yakınlarında uçurumdan uçtuğu söyleniyordu. Kazadan sağ kalan kimsenin de olmadığı ekleniyordu habere.

Kayınpeder ya da başka bir tabirle baba dondu kaldı. Pencerenin önündeki güvercinler şaşakaldı. Muhammed hiç susmamak üzere ağlamaya başladı. Berfin ise bir daha hiç mutfaktan çıkmamacasına yemek hazırladı. Tandır ekmeği tandırdan kopartılamadı. Muhsin’in anasının yüreği Kürtçe ağıtlarla yandı durdu. Bacısı ise ağasına gözyaşı döktü. Yalnız ve çaresiz olan köyün yazları da bahtsızlığa dönüşmüştü.

 
Toplam blog
: 11
: 137
Kayıt tarihi
: 07.03.19
 
 

1992 yılında İzmir'de doğdum. İstanbul'da öğretmen olarak yaşamımı sürdürmekteyim.  ..