İnsanı Ne Öldürür?

Ölüm meleği sadece insanları bu dünyadan alıp götürmüyor. İnsanlarla beraber insana ait ne varsa onu da alıp gidebiliyor. Kimi zaman ise ölüm meleğinin görevi insanlara havale edildiğinden bu görev çoğunlukla insanlar tarafından yerine getiriliyor. İkna edilerek, ikna olunarak.

Atom bombaları ile yok edilen insanların yanı sıra toplumda veya toplumlarda yaratılan “aşağılık” duygusu ile de fikirler ve kültürler birer birer yok edilirken, aslında aynı fikre sahip, aynı yolun yolcusu insan kümeleri oluşturuluyor. Geçen günlerde sokak röportajı yapan bir spiker dini bir kitap olduğu anlaşılan ancak dış kapağı kapatılmış kitaptan ayetler okuyor. Spiker bu ayetlerin hangi kitaba ait olabileceğini sorduğunda Avrupalı ( Büyük ihtimalle Alman olduğu anlaşılan insanlar) insanların tamamının bu ayetlerin Kur’an’da olabileceğini iddia ediyorlar. Sonra kitabın kapağı açıldığında aslında içinden ayetler okunan kitabın Hıristiyanların kutsal kitabı “İncil” olduğunu görüyorlar. Doğal olarak da hepsi çok şaşırıyor. Dolayısıyla dini konularda tek cahilin Türkler olmadığı Avrupa’nın da aslında kendi dini hakkında herhangi bir fikri olmadığını göstermesi bakımından ilginç bir durum. Aynı şekilde Türkler okullarda öğrendikleri ile Avrupa’dan Amerika’ya, Asya’ya ve Afrika’ya kadar ciddi anlamda ülkeler hakkında fikir sahibi olurken, aynı zamanda çoğu Avrupalının ve Amerikalının Türkiye hakkında neredeyse hiçbir fikrinin olmaması da bizim açımızdan ilginç. Hem iyi, hem de kötü. İyi, çünkü çok medeni denilen Avrupa ve Batı halkının da aslında son derece cahil olduğu ortaya çıkıyor. Kötü çünkü bizler, onların hayat şeklini alacağız, onlar bizden üstün diye kendimizi onlara benzetmek için çırpınıp duruyoruz. O görüntülerden anlaşıldığına göre aslında son derece mesnetsiz bir şekilde önyargılı ve son derece ilkel inanışlara ve kulaktan doyma bilgilere sahip olan bir kültürle karşı karşıyayız. Daha da ilginç ve acı olan ise,cehalettin çoğu zaman ilim ve irfan sahibi insanlardan daha fazla etkiye sahip olduğu.

Zamanın sadece insanları öldürdüğü koca bir yalan. Zaman sadece insanları öldürmekle kalmıyor, aynı zamanda fikirleri de öldürüyor. Öyle ki, bazı fikirler geçerliğini zorunlu yitiriyor. Bu tükenmişlik, yetersizlik duygusu zamanla tüm bünyeyi sarıyor. Yetersiz olan her şey değerini yitiriyor ve değersizleşen her şeyin yerini başka bir ürün hizmet ya da olay dolduruyor. Aslında fikirlerin ömrünü doldurmaması ve atalardan, tarihten alınan derslerin üst üste eklenerek, kalıcı bir kültür ve prensipler dizisi oluşturması gerekirken, yaratılan aşağılık duygusu buna da engel oluyor. Bu durumun belki de sebebi yıllardır, “batı” merakıyla toplumun genelinin ve en üst düzey olarak tarif edebileceğimiz toplum münevverlerinin ruhunda yaşatılan yetersizlik duygusu.“Ön teker nereye çeker, arka teker oraya gider” ya da “kılavuzu karga olanın burnuna ot batar.”