Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Şubat '08

 
Kategori
Sosyoloji
 

İnsanlar ve hayvanlar

Bazen insan, hayatında milat kabul edilecek kadar önemli tecrübeler yaşar. Yaşanan bu tecrübeler hem bakış açınızı geliştirir hem de önemli dersler verir. İnsan ilişkilerinin ve zekasının giriftliği kültür, inanç motifleri ve de sosyal yaşamda ki hiyerarşilerle birleşince son derece karmaşıklaşmaktadır. Bazı ilişki biçimleri ancak yaşanmışlıklarla örenilmekte, sosyalleştikçe ve toplumda farklı ilişki modelleriyle karşılaştıkça örgüleşmiş ilişki ağlarına hakimiyet artmaktadır.

İnsan ilişkileri karmaşık görünse de belli yönleriyle, daha yalın görünen hayvan yaşamındaki gerçeklerden çokta farklı cereyan edememektedir. Vahşi doğada ilişkiler, dünyanın kurulduğu günden buyana hemen hemen aynı güdülerle varlığını sürdürürken insanlar, farklı meziyetler geliştirip ilişkilerine değişik boyutlar kazandırmış gibi görünüyor. Yani zekaları ile karşılaştıkları sorunlara farklı çözümler üretmektedirler. Zeka, insani ve paylaşmacı duygularla birleştiğinde güzel sonuçlara ulaşmak mümkün iken aksi durumlarda bu mümkün olmamaktadır.

Kapitalizm ve doğa;

Bu girizgahın ardından ulaşmak istediğim yer aslında şurası <ı>“Vahşi kapitalizm, vahşi doğadan daha vahşi” <ı>gerçeği. Ve tabi onun inançlı çocukları… Karşısında maddi menfaatler dışında hiçbir değerin anlam ifade etmediği bu insanlar her koşul ve şartta rekabet içerisinde gördükleri diğer şahısları yıkmaya veya ezmeye ant içmişlerdir. “Vahşi kapitalist” ifademi ağır bulanlar olabilir. Fakat ben bu ifademle haksızlık etmediğimi aksine haklarını kendilerine teslim ettiğimi düşünüyorum; nasıl mı? Bir aslan avını paylaşmaz ama kanaatkârdır; doyunca diğer avlara da saldırmaz. Vahşi kapitalistler de ihalelerini kimse ile paylaşmazlar; para gördükleri bir ortamda, dürüstlük, onur şeref ve insanlıkla aralarındaki köprüleri çoktan atmış olan bu insanlar, her yolu mubah sayarak hedeflerine ulaşırlar. İnsan onuruyla oynamak onlar için, vicdan sızlatıcı değildir. Vicdanı şekillendiren başta inançlar olmak üzere ahlak anlayışı, gelenek ve göreneklerdir.

Kapitalizm ve toplum;

Bugün toplum hayatımızın bu denli çatışmacı olmasının nedenlerinden biri de artık paylaşma ruhumuzun olmayışıdır. İnsan ilişkilerimizin temeline paylaşmayı koyamayışımız bütün insanlara karşı bizleri rakip olma ruhuna itmektedir. Rakipler karşılarındaki insana yenme hırsı yüklediği için ilişki tamamen yenme arzusuyla şekillenir. Rekabet ise bütün sevgi ve merhamet duygularını gölgede bırakır. Hata bu kapitalizm bize <ı>“Acıma acınacak hale düşersin” i de öğretmedi mi? Rekabet insanların insanlara devletlerin devletlere merhametini ortadan kaldırdığı için kavgalar ve savaşlar ahlak kurallarını zorlar duruma geldi.

Oysa hayatın temeli, paylaşmak üzerine şekilleniyor olsaydı, başkalarının yaşam hakkına saygıyı da beraberinde getirecekti. Kavgaları bitirecek yegane formül <ı>‘Egoizm değil, paylaşmak’ tır. “İnsan inandığını görür.” Öncelik, insanlara verilen eğitimlerle inanacakları yüksek ahlak normları aşılamak ve inandıklarını etkilemek olmalıdır. Eğer bir insan hırsızlığı, dolandırıcılığı, trafik terörünü normal olarak görüyorsa, öncelikle ona bunların yanlış ve suç olduğunun anlatılması ve inandırılması gerekir.

Bir mücadelede esas olan mevcut ile uğraşmanın yanında suça iten sebeplerin de tespit edilmesi ortadan kaldırılmasıdır. Yani sineklerle mücadele yanında bataklığında kurutulması esası olmalıdır. Geleceğimizi vahşi kapitalizme ipotek etme noktasına geldiğimiz dünyada herkesin en üst düzeyde duyarlılık kazanması ve sürdürmesi gerekir. Umutsuz olmadan ve yenilmeden; her şeye rağmen. <ı>Çünkü en büyük yenilgi umutların yitirilmesidir. Emperyalizmin en büyük silahı, psikolojileri yenmektir. Yıllarca bizi sinsi kelimelerle yendiler. Mücadele azmimizi kelimelerle kırdılar. Nasıl mı? Gördüğümüz, duyduğumuz bir olay karşısında “Burası Türkiye, biz adam olmayız, paran yoksa halin harap” ve daha nice, toptan tüfekten etkili laflar. Ancak bunun farkında olanların yenilmediği de bir gerçek. Bizlerin görevi de toplumun yenilmiş ruhunu uyandırmak ve iyilik için enerji aşılamaktır; gerçekleri şeffaflaştırmaktır.

İsmail ÖZ

www.soyologismailoz.com

 
Toplam blog
: 30
: 692
Kayıt tarihi
: 16.09.06
 
 

1974 yılında Bayburt'ta doğdum, sosyolog-yazar olarak çeşitli çalışmalar yapmaktayım...