Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ağustos '13

 
Kategori
Tarih
 

İnsanlık tarihinin kısa değerlendirmesi

İnsanlık tarihinin kısa değerlendirmesi
 

İnsanlık Tarihinin Kısa Değerlendirmesi


İnsanlık tarihinin kısa değerlendirmesi:
 
Genetik delillere göre ise, insanoğlunun ilk ortaya çıkışı yaklaşık 1,5 milyon yıl öncedir. Antik çağ ile başlayan insanlık tarihi; bizlere insanın, evrimleşme ve gelişim sürecini anlatır. Elimizde kesin yazılı kayıtlar olmadığından İ.Ö 3200'li yıllarda tapınak sosyalizminin doğal bir sonucu olarak ortaya çıkmış olan sümer çivi yazısının keşfinden önceki dönem hakkında net bilgiye sahip değiliz. Ateş ve Tekerin keşfiyle başlayan evrimin ilk adımları; alevin denetim altına alınmasından bilinçli üretimine geçişin yüzbinlerce yıl aldığı büyük bir adımdır.İsrail'de, Şeria Nehri kıyısında bulunan kalıntılar, insanın 790 bin yıl önce ateş ürettiğini ve kullandığını göstermektedir. En eski tekerlek, yaklaşık 5.000 yıl önce Mezapotamya'da(ırmaklar arasındaki ülke yani  Dicle ve Fırat nehirleri arasında kalan bölgede) yapılmıştır. Tekerlek ile ilgili en eski kayıt, M.Ö. 3.500 yıllarına ait tekerlekli bir kızağı resmeden Sümer piktogramıdır(semboldür).
 
Gözlerimizi kapatıp tarihin tüm akışını hayal ettiğimizde; Sümerlerden, hititlere, Türk uygarlığından, Moğollara, Antik Çin'den, Mayalara, Antik Mısır uygarlığından, Antik Yunan, Roma ve Osmanlı uygarlıklarına kadar geçen sürenin uzunluğu şaşırtıcı derecededir. İnsan, bu inanılmaz uzun zaman diliminde yaşadığı evrimleşme sürecini 15. yüzyılda Rönesans ve sonrasında adeta bir patlama ile yaşamaya başlamıştır. Binlerce yıl süren gelişimini 18.yy sonlarından itibaren 200 yıl gibi sürede doruk noktasına çıkarmıştır. 
 
Doruk kelimesi her anlamda doğru bir ifade olsa gerek çünkü günümüz ile tarihi karşılaştırdığımda Bilim, Sanat, Sağlık, Nüfus artışı, Gezegenin kaynaklarını tüketişi, köle olduğunu bilmeyen gelişmiş köle kullanım yöntemleri, Genetik mühendisliği ile yaşam süresini uzatışı ve hatta tarımsal genetik ile tarımsal ve hayvansal ürünleri kontrol edişi, en yüksek imha gücü ile yaptığı savaşları ve belki çok yakın bir gelecekte varyant virüs teknolojisi ile toplu katliamların en doruğunu yaşayacağını ve hatta biraz daha ileri giderek sono-quake ile kendi yaşadığı gezegenini biçimlendirmeye kalkışacak kadar bilinçsiz bir toplu çılgınlığın doruk noktasındadır.
 
Rönesans hümanizmine ulaşma becerisini gösterdikten sonra bu çılgın noktaya nasıl gelmeyi başarabildiğimiz ayrı bir tartışma konusu olmalı. Ama özüne bir göz atacak olursak, doymak bilmez bir merak ve doymak bilmeyen bir açlığın olduğunu gördüğümü itiraf etmeliyim.
 
İnsanlık tarihinin çeşitli kırılımlardan geçerek evrilmeye devam ettiğini; kutsal kitaplardan, birçok mağara resimleri ile taş heykel ve yazıtlardan bize kadar ulaştığını biliyoruz. Buz devri, tufanlar, savaşlar, salgın hastalıklar, yanar dağ patlamaları vb. daha çok doğal felaketler ile yaşanmış olduğu aşikar. Kırılımın hemen sonrasını araştırmak istediğimizde elimizde yeterince kaynak ve net bilgi olmamasına karşın iyi bir tahminle; yeniden bir dirilişin yaşandığını; yaralarını sarıp 
dersler almış ve öğrenmiş açık bir bilinçle evrimleşmesinin devam ettiğini söyleyebilirim. Fakat günümüze geldiğimizde doğal bir felaketin, insanın tarih ve evrimleşme sürecinde bir kırılım yaratma olasılığını pek mümkün görünmüyorum.
 
Son cümle olarak Dan Brown'nun Cehennem kitabından bir alıntı yaparak bitirmeyi uygun buldum.
 
"Ormandaki minik bir göl yüzeyinde yaşayan yosun kolonisini düşün, gölün mükemmel dengedeki besin maddelerinin keyfini çıkarır. Kontrol edilmezse öyle hızlı yayılır ki, bir anda gölün tüm yüzeyini sararak güneşi engeller ve bu yüzden göldeki besin maddelerinin yetişmesini önler. Çevredeki mümkün olan her şeyi tüketen yosun hemen ölür ve geride hiç iz bırakmadan yok olur"
 
Avni Erbey
 
Toplam blog
: 87
: 1739
Kayıt tarihi
: 04.08.10
 
 

Gökyüzünüz mavi, aklınız bilimle olsun. ..