Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Eylül '15

 
Kategori
Futbol
 

İntihar Gibi Kadro

İntihar Gibi Kadro
 

Galatasaray, Şampiyonlar Ligi Grup maçlarına kötü bir başlangıç yaptı. Sarı- kırmızılılar, T.T. Arena’da ağırladıkları Atletico Madrid’e 2-0 mağlup oldular.

Ancak maça skordan çok Hamza Hamzaoğlu’nun çıkardığı kadro damga vurdu. Genç teknik adam sahaya öyle bir on birle çıktı ki, görenler gözlerine inanamadılar.

Semih, Denayer ve Hakan Balta olmak üzere üç stoper de sahada. Ancak Hakan Balta ön libero oynuyor! Denayer ise ilk resmi maçına Şampiyonlar Ligi’nde çıkartılıyor. Carole muamma, ama sahada. Bu kadar savunmacıyla sahaya çıkmak şu anlama geliyor: ‘’ Ben korkuyorum. Önceliğim savunma. ‘’Ama topu ileriye taşıyamazsan bunun hiçbir anlamı kalmaz. Nitekim de öyle oldu.

Hakan Balta ön libero. Selçuk ve Emre Çolak orta alanın diğer isimleri. Sneijder yine sola çekilmiş. Podolski sağdan top taşıyacak! Burak Yılmaz da golleri dizecek!

Hakan Balta, Emre Çolak, Sneijder ve Podolski gibi dört futbolcu gerçek mevkilerinde oynamıyorlar. Bu nedenle yerlerini yadırgıyorlar ve Sneijder dışındakiler etkili olamıyor. Bir Melo olmasa da şu aşamada orta alanda Selçuk’un yanına koyabileceğiniz tek isim olan Rodriquez maçı kulübeden izlerken; Selçuk, Emre ve Hakan’la uyum sağlayamıyor. Bu şekilde başarılı olmanız mümkün mü? Galatasaray gibi bir takımın teknik direktörü nasıl böyle bir hata yapar?

Topu orta alandan bu isimlerle çıkartamazsınız. Galatasaray, Olcan ve Yasin gibi iki etkili kanat adamına sahip. Bu isimler olmadan Galatasaray’ın topu rakip sahaya taşıması, pozisyon bulması ve maç kazanması neredeyse imkansız. Ama Hamza Hoca, formda Yasin’in yerine ahı gitmiş vahı kalmış Podolski’yi tercih ediyor. Yani Podolski’yi kesemiyor.

Açık konuşmak gerekirse bu kadro ve bu sistem bir teknik adam için intihardan farksız.

Gerçekten de maç başladıktan sonra gördük ki, Galatasaray sahasından çıkamıyor, sürekli geride top dolaştırmak zorunda kalıyor. Rakip ise önde basıyor ve sarı- kırmızılıların top yapmasına izin vermiyor. Emre Çolak istediklerini yapamıyor ve tepki aldıkça oyundan kopuyor. Carole ve Sneijder arasında uyum sağlanamıyor ve rakibin soldan beki de dahil hızlı bir şekilde gelmesi engellenemiyor. Böyle olunca da 25 dakikada skor 2-0 oluyor. Üstelik Griezmann gibi açık açık tehlike olduğu belli bir isim atıyor golleri. Carole’nin ikinci golden önceki hatası ise uzun süre unutulmayacak cinsten.

Hamzaoğlu, sistemin iflası üzerine 31.dakikada Emre’yi oyundan alıyor ve Umut Bulut’u sahaya sürüyor. Emre yoğun protestoya uğruyor. Böylece hem maç hem de Emre kaybediliyor.

Umut’un sahada olması elbette iyi. Ancak Hamzaoğlu maalesef hala sorunu tespit edememişti. Galatasaray savunmayı ileride kuramadığı sürece gol yemeye mahkumdu. Bu yüzden de topu ileri taşımak zorundaydı. Bunu da ancak kanatlardan yapabileceği için Yasin ve Olcan gibi hızlı adamları sahaya sürmeliydi. Ama O Umut’u tercih etti.

Ancak Umut bile oyunun biraz dengelenmesine etki etti. Kaldı ki Umut, forvete değil sağa geçirildi. Yine de bu etkili isim rakibi rahatsız etmeyi başardı.

Hamza Hoca, ikinci yarıya Sabri’nin yerine Yasin’i alarak başladı. Bu sefer Denayer sağ beke geçerken Hakan Balta orijinal yeri olan stopere döndü. Yasin sağ kanada yerleşti. Sneijder Selçuk’un yanına, Podolski sola ve Umut da Burak’ın yanına geçti ve böylece Cim Bom 4-4-2’ye dönmüş oldu.

Birazcık bu değişikliklerin etkisi, bir de Atletico Madrid’in ‘’ bu skor bana yeter ‘’ diyerek oyunu rölantiye almasının etkisiyle ikinci yarıda daha etkili bir Galatasaray izledik. Ama bu sonucu değiştirmeye yetmedi.

Podolski- Sinan Gümüş değişikliği de Hamza Hoca’nın bu maçtaki son hatası oldu. Olcan varken Sinan’ı alıp gol bulmak istedi. Ama çok forvetle oynamak çok gol atmak anlamına gelmiyor!

Özetle, Hamzaoğlu’ndan beklemediğim bu korkaklık ve bu kadro mağlubiyetin temel nedeni oldu. Hamza Hoca’nın Galatasaray’da son yaşananlardan etkilendiği belli oluyor. Galiba yalnız kaldı. Kafası karışık. Maçtan sonraki basın toplantısında da kendisiyle çelişti. Atletico Madrid gibi takımlarda isimler değişse bile sistemin değişmediğini ve bu takımların o yüzden başarılı olduklarını, biz de ise hemen başarı beklendiğini söyleyerek başarısızlığı üzerinden atmaya çalıştı. Kimse de şunu sormadı: ‘’Hocam böyle diyorsunuz da siz niye bu maçta alışıldık, sizi şampiyon yapan sisteminizi değiştirdiniz ?’’

Maçtan sonra futbolcular bile bu tercihlere olan sitemlerini dile getirdiler. Muslera, rakibe gereğinden fazla saygı duyduklarını söyleyerek Hamza Hoca’nın hatasını mükemmel bir tespitle ortaya koydu.

Bundan sonra Hamza Hoca’nın işi daha zor. Ancak bir musibet bin nasihatten daha iyidir derler. Umarım öyle olur ve Hamza Hoca bu hataları bir daha tekrarlamaz. Çünkü bir sporsever ve bir İzmirli olarak başarılı olmasını çok istiyorum. Galatasaraylı değilim ama gönderilirse en çok üzüleceklerden birisiyim. O nedenle kalmasını ve başarılı olmasını istiyorum. Ama yönetimin de ona destek olması lazım. Fakat şimdiye kadar bu desteği göremedik.

Galatasaray adına bu gecenin tek kazancı Denayer oldu. Genç futbolcu ilk resmi maçına çıkmasına rağmen beğeni topladı. İlk golde rakibine kafayı vurdursa da, stoperde sırıtmadı. İkinci yarı orijinal yeri olmamasına rağmen geçtiği sağ bekte de bence müthiş oynadı. Takımını bu devrede sağdan ileri taşıyan isimdi. Denayer bu maçtaki oyunuyla ilk on bir futbolcusu olabileceğini Hamza Hocaya gösterdi. Galatasaray müthiş bir yetenek getirtmiş. Gerçi Denayer kiralık ama kim getirttiyse helal olsun.

Son sözüm Galatasaray taraftarına. Türkiye’de son zamanlarda yeni bir moda var. Kötü oynayan futbolcu hemen ıslıklanıyor. Bu adamlar makine değil. Bazı maçlar kötü de oynayabilirler. Siz günlük hayatınızda hiç hata yapmıyor musunuz? Emre Çolak oyundan çıkarken yuhaladınız, ıslıkladınız. Ama maç boyu bir şey yapmayan, bir de mutlak gol pozisyonunda acemice yere düşen Podolski ikinci yarıda oyundan çıkarken alkışladınız. Bu nasıl bir çifte standart? Lütfen biraz vicdanlı olun.

tolgaersari@hotmail.com

https://twitter.com/tolgaersari

https://www.facebook.com/tolgaersari

 

Bu blog Canlı Maç Anlatımı sayfamızda da yayınlanmaktadır

 
Toplam blog
: 1042
: 299
Kayıt tarihi
: 02.03.08
 
 

Yazmak benim için bir tutku, bir yaşam kaynağı. Sadece basit bir hobi olarak açıklanamaz yani. Be..