Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ocak '12

 
Kategori
Siyaset
 

Iraklı küçük kız

Yıl 2008 hayat rüzgarının önüne kapılıp garip rastlantılar sonucu bir gazetenin fotoğraf sanatçısı olarak Irak’tayım. Evet hayalim buydu gazeteci olup dünyayı gezmek; ama Acun gibi bilirsiniz turistlik yerler, hoş kızlar. Ne işim vardı Irak’ta yanlış yere gönderilmişim,büyük bir hata var sanki. Korkuyorum ya bizimde kafamızı keserseler. Kaç sene oldu hala aynı Bağdat hatta savaşın ilk yıllarından bile kötü. Allahım benim gibi bir adamı savaş muhabiri yaptılar off off !

Neyse görüntüleyeceğimiz ailenin evine geldik. Ev demeye şahit gerek tabi. Bunaltıcı güneşin altında toz toprak karışımı bir mekan desek daha doğru bir tespit. Ancak bu viranenin altında hiçte öle korkulacak insanlar çıkmadı aksine misafirini el üstünde tutan, kuru ekmeğini paylaşacak cömertlikte şarklı misafirperver bir aile vardı. Yalnız biraz asimetrik bir aile örneğin bir erkek ,dört kadın, kadın başına üç çocuk toplamda on yedi ayrı birey.

Ben hala halimden mutsuz bir an önce işi bitirip eve dönmenin arzusundaydım. Bikinili kızlar çekeceğime kara çarşaflar çekiyordum ve bahtıma isyan ediyordum.

Ta ki o Iraklı küçük kızı görene kadar. Gerçektende vurguyla okunası bir sıfatı vardı. IRAKLI KÜÇÜK KIZ. Mutlu bir çocuk muydu? Bilinmez! Ama çektiğim o fotoğraf karesine o kadar hüzün doldurmuştu ki makinenin flaşı dahi bu sureti aydınlatmayı başaramamıştı. Oysaki doğru düzgün gün bile görmemişti yüzü. Başına bağladığı başörtüsü ise tek süsü.

O an tüm laubali, ukala hareketlerim saçma düşüncelerim kayboldu gitti, ilahi bir ikazdı bu sanki benim için. Bugüne kadar yaşadığım boşluğu dolduran bir ikaz.

Beş yaşında Iraklı bir kızdı başörtüsüyle sıkı sıkı sarılı boynunu hafif yana bükmüş gözlerinide tavana dikmişti. Kim bilir neler görmüştü o gözler daha anlam veremediği ne kadar olaya şahit olmuştu.

Bir tek annesi korurdu onu diğer annelerinden. Biyolojik olarak terste gelse sizin kulağınıza korkmayın töre yetişir imdadınıza.

Töre…Nedir bunun anlamı? Acaba yokmuki  cevabı? Fotoğraf verir tüm yanıtları. Töre kuraldır, yasadır, kısıtlamadır, zorunlu bir hayattır, dibini görmediğin bit kuyudur. Kulağa hoş gelmez ama Iraklı kızdır, onun yaşadıklarıdır.

Şimdi tavanda gezdirdiği o gözlerinden neler geçiyor acaba, fotoğraf çekilmenin utancı mı yoksa biz gittikten sonra yaşayacağı dram mı? Ağzı kadınlara konuşma hakkının verilmediği bir ülkede doğal olarak sımsıkı kapalı. Yüzü ise en doğal halinde kederli ve asık. Eee nede olsa pek gülmemeli kız kısmı beş yaşında çocuk dahi olsa.

Peki insanları damak tadına kadar değiştirebilen bu ülkeyi yıllarıdır zapteden Amerikan Emperyalizminin bu acı kültür mirasını değiştirmeye gücü yetmiyor mu yoksa bunu değiştirince çıkar elde edemeyecek mi? Demokrasi  getireceğini söylediği yer burası değil mi? Sorular hep cevapsız.

Neyse bizde sağ salim ülkemize döndük. Benim çektiğim fotoğraf sadece beni değil tüm insanları etkilemiş olsa gerek o yıl uluslararası bir çok ödül aldım. Ama bunda en büyük etken, biz ayrıldıktan bir saat sonra, hedefini şaşırmış bir bombanın ilk ve son pozunu veren küçük kızın canını almasıydı elbet. 

 
Toplam blog
: 8
: 274
Kayıt tarihi
: 25.09.09
 
 

Bilgin ÇEKİDEKÇİ. Ben Babaeski'.de doğdum 23 yıldır yaşadığım bu kasaba benliğimin altyapısı aslında..