Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Nisan '11

 
Kategori
Sosyoloji
 

Irkçılık

Irkçılık
 

Bizler yanlış yapıyoruz… Bugün ülkede, dilimize bir ırkçılık takılmış gidiyor. Bunun sonucu hiç de hoş değil. Zaten ırkçılık hoş bir kavram değil. Osmanlı’da ırkçılık akımları başlayınca, çöküş başlamıştı. ABD deki siyah, beyaz ırkçılığı ve Almanya’daki Neonazi ırkçılığının ne kadar kötü olduğunu biliyoruz. Bunun onlardan ne farkı var. Kimsenin benim ırkımı yargılamaya hakkı olmadığı gibi, benim de başkalarının ırkını yargılamaya hakkım yoktur… Benim rengim siyahsa, beyazın bana hiçbir üstünlüğü olamaz… Böyle bir yargılama da söz konusu olamaz. Üstünlük ancak ve ancak düşüncede ve kişiliktedir… 

Kişi, ırkıyla, anasıyla, babasıyla yargılanamaz. Ama bizler bilinçaltında bunu yargılıyoruz. Türk, Laz, Kürt, Çerkez, Abaza, Arnavut vs. gibi, ırkçılığı öne çıkarmakla aslında bir tür yargılama yapıyoruz. 

Buna, Türkiye’nin başkenti Ankara’da daha çok şahit oldum. Bir yakınım, eğitimci olmasına rağmen sohbet esnasında bir siyasetçiden, bir bürokrattan veya önemli birinden bahsederken, o kişinin ırkını mutlaka ifade ediyor. Adını andığı birinin ırkını söylemeden geçmiyor. Demek ki o toplumda bunlar sürekli böyle konuşuluyor. Bu yargılama hep yapılıyor. 

Hatta basın, bilinçli bir biçimde bu ırkçılığı telkin ediyor. Güneydoğu halkından bahsederken “Kürt” diye ifade ediyor. Oysa Güneydoğu’da başka ırklardan insanlar yok mu veya ülkenin başka illerinde Kürtler yok mu? Bu ülkenin geniş bir mozaiği vardır. Artık hısım akraba olarak birbirimize karışmışız. Ama biri var ki; ırk değil, ideoloji olmasına rağmen kendilerini ırk olarak lanse edip kendilerini saf ırk olarak korumaya çalışıyorlar. Dışarıya kız bile vermiyorlar. Ülkenin başına sıkıntı çıkaranlar da bunlardır aslında, ırkçılığı körükleyenler de bunlar… Bunların önemli bir tarihi geçmişleri de vardır. Neyse, burası şimdilik kalsın. 

Anayasa’da ırk ayrımı açıkça suç sayılırken, kimse buna müdahale etmediği gibi, bilinçli bir biçimde de tırmandırılıyor. Anayasada; din, dil ırk ayrımı yapmanın suç olduğu açıkça bitirtilmişken neden buna yetkili kişiler müdahale etmiyor? Savcılar nerede? 

Güneydoğu halkına “Kürt” itelemesi! yapmak büyük bir yanlış ve ayıptır. Kürtler de bu ülkeyi, diğerleri kadar seviyor ve bunu açıkça ortaya koyuyorlar. Kürt olan da insan, ötekiler de insan… 

Güneydoğuda yapılan anketlerde şunu görüyoruz: %75 i ayrılık filan istemiyor. Geçenlerde Avrupa birliğinin yaptırdığı bir ankette ise; % 76’sının anadilde eğitim istemiyor olduğu ortaya çıkmıştı.  

Peki, kimdir bu işi öne çıkartan vatan hainleri? Bu milleti parçalamaya çalışanlar kimler? Uyanık olmak gerekir. Kim ki, bir başkasının ırkını dile getiriyor ise o kişi bunu ya cahilliğinden ya da vatan hainliğinden yapıyordur. 

Vatandaş olarak bizlere düşen şudur: Bizler ırkçı ifadelerden kesinlikle vazgeçmeliyiz. Nerede bir güneydoğulu vatandaş görürsek ona kol-kanat açıp kardeşçe ilgilenmeliyiz. Yörenin şartlarından fakir kalmış, eğitimi eksik kalmış ve cehalet içinde olabilirler. Eğer biz akıllı isek akıllı davranmak zorundayız. “Vay efendim o Kürt’tür, bu Çerkez’dir, şu Türk’tür” gibi anlamsız ve cahilane söylem ve davranışlardan kaçınmalıyız. Onlar bir yanlış yaptığında onları aklıselime davet edip gereken ilgiyi göstermeliyiz. Onlar, yıllardır aşiret ağalarının sömürgesi olmuşlar ve perişan edilmişlerdir. 

Yıllarca bu milleti Türk-Kürt diyerek birbirine düşman etmeye çalıştılar. Tarih boyunca ırkçılığı en çok yapanın ve körükleyenin İsrail olduğu görülmüştür. Kürt kardeşler bu tuzağa gelmediler ama biz diğer kesim bu tuzağa geldik. Kim daha akıllı söyleyin bana? Biz, onları “Kürt “ diye ötelemeye çalıştık. Aklımızı başımıza toplayalım. Bizim okumuşumuz bile cahil kalmış. 

“Kişi ırkıyla değil, düşüncesiyle yargılanabilir.” 

Bir diğer çağrım ise mülki amirleredir. Onlar, bir faaliyet başlatıp, her ilde yaşamakta ve çalışmakta olan güneydoğulu vatandaşlarımızı belli zaman aralıklarında bir araya toplayıp onların, bulunduğu ildeki sorunlarını dinleyip sonra, orta ve doğu Anadolu’daki vatandaşlar ile aradaki bu kopukluğu onarmalıdırlar. Bu meyanda çeşitli girişimler yapılmalıdır. Hedef; bu ötelemeyi, bu bakışı değiştirmektir. Hedef; ırkçı söylemin yanlışlığını beyinlere kazımaktır. Bu çimentoluk mülki amirlere düşer. Basın da göreve çağrılmalıdır. 

 
Toplam blog
: 358
: 1023
Kayıt tarihi
: 03.09.08
 
 

  Ne elimde garantim var ikinci bir soluğu almaya Ne aklım erer dünyayı yıkıp ta yeniden ya..