Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ağustos '15

 
Kategori
Danışmanlık
 

İşçiden İbraname alınması

www.gurselavukatlik.com

Av. Erdoğan KAYA

İbra, borcu sona erdiren hallerden biridir. İşçinin işten çıkarılması durumunda, işverenler tarafından genellikle kendilerini güvenceye almak için işçinin herhangi bir hak ve alacağının kalmadığına ilişkin olarak ibraname alınmaktadır. İşverenin, hizmet sözleşmesi nedeniyle doğmuş olan borçlara ilişkin olarak yapmış olduğu ödemelerle ilgili olarak ibraname almak suretiyle kendisini güvenceye almak istemesi anlaşılabilir. Ancak bazen işveren gerçekte herhangi bir ödeme yapmamış olmasına ya da yapmış olduğu ödemeler mevcut borçları sona erdirecek miktarda olmamasına rağmen borç olmadığına ilişkin olarak işçiden ibraname almak isteyebilmektedir.

İbraname, çalışma hayatında sıkça düzenlenen bir belge olmasına karşın 4857 sayılı İş Kanunda konuya ilişkin bir düzenleme yoktur. Bunun yerine 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Borçlar Kanununda ibraname konusu ile ilgili düzenleme getirilmiştir.

İbraname ile ilgili olarak Borçlar Kanununda iki ayrı maddede düzenleme getirilmiştir. Borçlar Kanunu`nun “B.İbra” başlıklı 132. maddesinde; “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir.” denilerek ibranameye ilişkin olarak genel nitelikte bir düzenleme getirilmiştir. Buna göre ibraname, herhangi bir şekle bağlı olmaksızın düzenlenebilir. Ancak 6098 sayılı Borçlar Kanunun 420 inci maddesinde işçiden alınacak ibranameye ilişkin olarak ayrı ve özel bir düzenleme daha getirilmiştir. Bu düzenleme ile işverenin, işçiden geçerli bir ibraname alabilmesi bazı özel koşullara bağlanmıştır. Ve bu koşulların mevcut olmaması halinde alınan ibraname geçersiz olacaktır.

Şimdi sırasıyla işverenin, işçisinden geçerli bir ibraname alabilmesi için gerekli şartları ele alalım.

İbraname yazılı olmalı

İşverenin, işçiden ibraname aldığını ileri sürebilmesi için ilgili ibranın yazılı olması gerekir.

1 aylık sürenin geçmiş olması

İbra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması gereklidir. Ancak şu hususu da önemle belirtmek gerekir ki bir aylık bekleme süresi ibra sözleşmelerinin düzenlenme zamanı ile ilgili olup ifayı ilgilendiren bir durum değildir. Başka bir anlatımla işçinin fesih ile muaccel hale gelen kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve izin ücreti gibi haklarının ödeme tarihi bir ay süreyle ertelenmiş değildir.

İbra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi

Kanuna göre ibranamenin geçerli olabilmesi için ibra konusu alacağın türünün ve miktarının da açıkça belirtilmesi gereklidir.

Ödemenin noksansız olması

İbranamenin geçerli olabilmesi için yapılan ödemenin noksansız olması gerekmektedir. Peki ibranameye ödeme tutarının eksik yazılması ve buna dayalı eksik ödeme durumunda ne olacaktır? Bu durumda ibranamede yazan tutar makbuz niteliğinde olacaktır. İşçi fazlaya ilişkin taleplerini işverene karşı ileri sürebilecektir.

Ödemenin banka aracılığı ile yapılması

İbranamenin geçerli olabilmesi için ödemenin banka kanalıyla yapılması gerekmektedir. Aksi takdirde ibraname geçersiz olacaktır. Ancak bu durum, banka dışında yapılan ve ispatlanan ödemeler ile borcun sona erdirilmesine engel olmaz. Sadece ibranamenin geçersizliğine sebep olur. Konuya ilişkin değerlendirme içeren bir Yargıtay kararında; “…işverence yapılacak olan ödemelerin banka yoluyla yapılması zorunluluğunun getirilmesi, ibranamenin geçerliliği noktasında sonuca etkilidir. Ancak banka dışı yollarla yapılan ödemelerde de borç ibra yerine tamamen veya kısmen ifa yoluyla sona ermiş olur.” şeklinde değerlendirme yapılmıştır(Yargıtay 9. H.D.`nin 2013/5328 E. , 2014/38700 K. sayılı ve 18.12.2014 tarihli kararı).

Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu halde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması zorunludur(md. 420).

Yukarıda saymış olduğumuz koşullar destekten yoksun kalanlar ile işçinin diğer yakınlarının isteyebilecekleri dahil, hizmet sözleşmesinden doğan bütün tazminat alacaklarına da uygulanır(md. 420).

Saymış olduğumuz koşullar ibranamenin geçerliliği için zorunlu koşullardır. Söz konusu koşulların var olmadığı durumlarda geçerli bir ibraname yoktur. Ancak şu hususu da belirtmek gerekir ki konuya ilişkin düzenleme içeren 6098 sayılı Borçlar Kanununun 420 inci maddesi 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girdiği için ibranamenin feshi izleyen bir aylık süre içinde düzenlenmesi ve ödemelerin banka kanalıyla yapılmamış oluşu 01.07.2012 tarihinden önce düzenlenen ibra sözleşmeleri için geçersizlik sonucu doğurmaz.

Yine maddede açıkça işçinin işverenden olan alacaklarına ilişkin ibra sözleşmesinin saymış olduğumuz koşullara bağlı olduğu belirtilmiştir. Yoksa işçinin, işverenine karşı olan herhangi bir borcundan dolayı düzenlenecek ibraname saymış olduğumuz koşullara tabi değildir. Bu husus Yargıtay`ın konuya ilişkin değerlendirmesinde; “Sözü edilen yasal düzenleme, sadece işçinin alacaklı olduğu durumlar için işçi yararına kısıtlamalar öngörmektedir. İşverenin cezai şart ve eğitim gideri talep ettiği yine işçinin vermiş olduğu zararın tazminine dair uygulamalarda ve hatta sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde işçinin işverene borçlu olduğu durumlarda, taraflar, herhangi bir sınırlamaya tabi olmaksızın işçinin borçlarını ibra yoluyla sona erdirebilirler. ” şeklinde dile getirilmiştir(Yargıtay 9. H.D.`nin 2013/5328 E. , 2014/38700 K. sayılı ve 18.12.2014 tarihli kararı).

 
Toplam blog
: 190
: 1419
Kayıt tarihi
: 26.06.14
 
 

Avukat ..