Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Nisan '07

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Isınan küre neresi?

Isınan küre neresi?
 

Son günlerin gündemde konuşulan yoğun konularından biri de “Küresel ısınma” kaygısı. Bazı bilim adamlarına bakarsanız, yerkürenin ısınması sonunda geleceğimiz çok karanlık. Bu kaygıyı da yoğun olarak insanlara yansıtmak için ellerinden gelen çabayı sarf ediyorlar.

Sabah gazetede sohbet ediyoruz. Dışarıda da ara ara kar yağıyor, bazen yağmura çeviriyor, daha sonra da güneş açıyor, olmadı tekrar hava kapanıyor.

“Yahu…” dedik “Bu ısınan küre neresi acaba…”

Öyle ya, eğer yer küre ısınıyorsa, bu nasıl ısınmadır ki, yağmur, kar birbirine karışıyor!...

Söze giren Ahmet ÇULFACI “Yahu kardeşim, bu April’in beşinin beşi değil mi?”

Doğru…

Bu aprilin beşinin de beşi. Hani ne demiş atalar “Kork aprilin beşinden camızı ayırır eşinden…” Dahası, eski hesaptan devam edersek Apriril beşinin, beşinin de beşi gelecek daha…

Bazen yazları oldukça sıcak, kışları da sıcak ve kurak gitse de “sayılı günler” denilen bu günlerde, mevsim gereğini yapıyor.

Bu gün yağan karla ve karla karışık yağmurlar, geçmişte de bu gün de “kırk ikindi yağmurları” adı ile yağmaz mıydı? Nisan ayında başlayan bu yağmurlar, Mayıs ayının sonuna kadar devam edecek. Toprak, alımını alacak, ekinler boy atacak…

Sabahın bu muhabbeti devam ederken, arıların öldüğü göz önüne alınırsa, yine dünyayı bekleyen kötü günlerin geleceğinden söz edildiğine geldik…

Geçmiş tarihe baktığımızda da varlığından haberdar olduğumuz birçok hayvan türü de yok olmadı mı? Nereye gitti o dinazorlar, mamutlar?...

Öldüler, yok oldular ve dünya yine bu günlere kadar geldi…

Diyeceksiniz ki “E… ne diyorsun şimdi, dünyayı yiyip bitirelim mi?”

Yok, niye yiyip bitirelim. Öyle yapmayalım. Çevreyi korumaya ve geleceğimizle ilgili doğru kararlar almaya ve çocuklarımıza da elbette yaşanır bir dünya bırakmaya gayret edelim.

Ama…

Felaket tellallığı da yapmayalım…

İnsanlarımıza “çevre” bilincini aşılamak için illa ki korkutmaya gerek var mı?

Bana göre yok da, insanlar da “böyle bir korkuya gerek yokmuş” düşüncesi ile dünyayı da mahvetmeye haklarının olmadığını bilmeleri gerekir.

İşte bizlerin yapacağı “insanlık görevi” budur.

Çevre koruma bilincine erişmek, dünyayı korumak, gelecek nesillere temiz ve yaşanır bir dünya bırakmak için elimizden gelen çabayı göstermek…

Bu bilinci yitirirsek ve bunu da “felaket tellallığı” haline getirirsek bu kez “nasıl olsa dünya batıyormuş” düşüncesine kapılıp daha hızlı dünyayı yok etme çabasına da girebiliriz. Ya da, yıkılmaya yüz tutan çam ağaçlarını böyle halatlarla bağlamak zorunda kalırız.

20 NİSAN 2007

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..