Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Kasım '13

 
Kategori
Deneme
 

Isınmıştı üşüyen yüzü...

Isınmıştı üşüyen yüzü...
 

Sonra astarı yırtılmış paltosunun cebine elini soktu . . .


Bazen yalnızlığını çok seviyordu.
Hatta en iyi arkadaşından bile daha çok seviyor, nerede ise bütün günlerini  ‘’ yalnızlığı  ’’ ile geçiriyordu.
Mutluydu yalnızlığı ile . . .
Yalnızlığı onu asla ‘’  yalnız ’’ bırakmıyordu.
Yalnızlığı da onu çok seviyordu, onun kadar kendisini yani ‘’ yalnızlığı ‘’ seven kimse olmamıştı.
Bir sabah kolkola deniz kıyısına gitti yalnızlığı ile beraber.
Hafif de üşüyordu. Kıyıda bulduğu  tahta parçaları ile ufak bir ateş yaktı . Sadece ellerini ısıtmak istiyordu.
Bir kadeh rakı koydu  cebinden çıkardığı çay bardağına  , yalnızlığı da vardı yanında ama o içmez diye düşündü .
Sonra astarı yırtılmış paltosunun cebine elini soktu.  Zor da olsa aradı buldu bir paket 
beyaz leblebiyi  ve titreyen elleri ile çıkardı astarı yırtık cebinden.
Derin bir nefes çekti sararmış parmakları arasındaki sigarasından ciğerlerinin dibine kadar. 

Bir süre hapsetti sigaranın dumanını ciğerlerinde,  savuramadı dumanını buz gibi esen rüzgara bekledi sadece.  Bir taraftan da konuşuyordu kendi kendine ama o duman çıkmıyordu bir türlü ciğerlerinden dışarıya. Sonra saatine baktı dokuz buçuk olmuştu bile ...
Tam saati işte sabah rakısının dedi.  Büyük bir yudum aldı titreyen elleri  ile elinde tutmaya çalıştığı çay bardağından.
Yüzün de hafif bir üşüme hissetti,  hemen yanan ateşe birkaç tahta parçası daha koyarak  ateşi  canlanırdı.  Çay bardağın da kalan bir yudum rakısını da içtikten sonra ellerini yanan ateşe doğru uzattı ve ısıtmaya başladı.
Sonra ısınan ellerini sürat ile yüzüne götürdü ve o kirli sakallı yüzünü avuçladı kocaman elleri ile ısınmıştı üşüyen yüzü. 
Bu arada  ‘’ yalnızlığı ’’onu izliyordu yalnızca.
O an duraksadı ve içinin burulduğunu hissetti,  kendi elleri ile kendi yüzünü avuçlayınca anladı gerçekten yalnız olduğunu.
Doğruldu oturduğu yerden kafasın kaldırdı ve etrafa baktı.
İnsanları  izledi bir süre karmaşa içinde oraya buraya koşturuyorlardı.
Onlara  özendi,  onlar gibi olmak istedi.  Sonra  dönerek yalnızlığına baktı uzun , uzun .
Başına gelecekleri  hissetmişti  yalnızlığı. Sıvazladı kirli sakallarını düşündü önce biraz sonra da gerekeni yaptı ve itti denizin dalgalı sularına yalnızlığını .
Kalktı  oturduğu yerden,  rakı içtiği çay bardağını  eline aldı kalan beyaz leblebi paketinin ağzını itina ile kıvırdı ve çay bardağının içine koydu,  orada bulduğu eski bir gazete kağıdı ile çay bardağını sardı.
Aklına  astarı yırtık cebi geldi, bu sefer daha akıllıca davranarak bardağı iç cebine koydu ve
Karıştı  karmaşa halinde oraya buraya koşturun  ‘’ kalabalıklardaki yalnızların ’’ içine.

 
Toplam blog
: 37
: 234
Kayıt tarihi
: 05.09.12
 
 

Munis, halis öyle işte .. Bazen ben bile şaşırıyorum kendime... Ya bu ben değilim diye... Ben bende..