Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mart '15

 
Kategori
Felsefe
 

İslam ve düşünce

İslam ve düşünce
 

İslam ve Düşünce


Kâinatın bir parçası olan ve dolayısıyla diğer varlık türleriyle ortak yönleri ve çeşitli ilişkileri bulunan insanı, öteki varlıklardan ayrı ve ayrıcalıklı kılan, onun “akıl sahibi” yani bilen, düşünen, âlet kullanan ve yapan, müessese kuran varlık oluşudur. İnsan, varlık alanına çıktığı andan itibaren kendini ve çevresindeki varlıkları tanımayıp, onları anlamaya çalışan; olgu ve olaylara sadece ad vermekle kalmayıp onlara iyi-kötü, yararlı-zararlı, doğru-yanlış, güzel-çirkin şeklinde değer yükleyip sınıflandıran tek varlıktır. O, sahip olduğu akıl gücüyle organik ve inorganik varlıklara hükmetme, irade gücüyle de eşyaya dilediği biçimi vererek kendi yararına kullanma yetenek, yetki ve ayrıcalığını elinde tutmaktadır. Çünkü insandan başka soyutlama yaparak “kavram” üreten, dış dünyaya ilişkin “algılama”, “duygu” ve “düşünce”lerini “dil”, “yazı” ve “sanat” vasıtasıyla ifade etme kudreti olan; böylece hem kendisinin, hem de çevresindekilerin hayat tecrübeleriyle bilgi birikimlerini sonraki nesillere aktarma imkân ve ayrıcalığına sahip bulunan başka varlık yoktur.
 
Dahası insan, diğer canlılar gibi sadece “ân”ı yaşayan bir varlık olmayıp, olgu ve olayları “geçmiş”, “şimdi” ve “gelecek” açısından değerlendirebilme imkânına da sahiptir. Bu yönüyle o, gaye ve hedef belirleyebilen, bunu gerçekleştirmek üzere planlar yapan, araçlar üreten, böylece geçmişi ve geleceği kuşatarak olgu ve olaylara egemen olma güç ve yeteneğine sahip olan yegâne varlıktır.
 
Aristo’nun deyişiyle insan “tabiatı gereği bilmek ister” ve doğal olarak “bilgi” üretir. Genel kabule göre bilgi, bilen varlık yani “özne” ile bilinen/bilinmek istenen varlık yani “nesne” arasındaki “ilişki”dir. Bu ilişkide öznenin mi yoksa nesnenin mi daha fazla ağırlık taşıdığı, bilginin imkânı, kaynağı, alanı ve sınırı yahut değeri gibi sorunlar bir yana, bilginin gündelik/sıradan bilgi, felsefi bilgi, bilimsel bilgi, dinî bilgi gibi farklı bilgi türlerinin olduğu bilinmektedir.
 
Gündelik bilgi insanların, temelde aynı biyo-psikolojik yapıları ile benzer doğal ve toplumsal şartlara sahip bulunmalarının sonucu olarak belli bir yöntem, çaba ve araştırma gerektirmeksizin sıradan deney ve deneyimlerle kendiliğinden elde ettikleri bilgidir. Belirli bir amaca yönelik olarak ve bir yöntem doğrultusunda yürütülen özel bir çaba ve araştırma sonucunda kazanılması bakımından gündelik/sıradan bilgiyi aşan bilgi türlerinin başında felsefî ve bilimsel bilgi gelir. Diğer taraftan bilginin kavram, önerme ve yargılardan oluştuğu dikkate alındığında dinin de bir bilgi türü olarak kabulü kaçınılmaz olmaktadır.
 
Rüzgar Yılmaz
 
Toplam blog
: 31
: 2969
Kayıt tarihi
: 17.05.12
 
 

Eleştiri, Metafizik, Filozoflar, Bilim, Teknik, Satranç, Antikçağ, Dinler ilgi alanlarıdır. ..