İsmail Kartal başarabilir mi?

Ezeli rakiplerine fark atıp ilk sezonunda şampiyonluğu kucaklayan Ersun Yanal, "Başarıyı cezalandıracak değiller ya" diyerek gönderilemeyeceğini ima etmişti. Fakat, işin içinde Aziz Yıldırım varsa başarıların da cezalandırılabileceğini Beyaz Pele ile Şampiyonlar Ligi' nde çeyrek finale yükseldikten sonra zaten görmüştü bu gözler.

 

Bu ayrılığın sebebinin ne olduğuna dair şimdiye kadar hiç kimsenin yaptığı açıklama beni tatmin etmedi doğrusunu söylemek gerekirse. Belki bir gün öğreniriz gerçekleri kim bilir.

 

Akabinde İsmail Kartal ile devam edildi yola... İsmail Hoca kulübü tanıması, futbolcuların hem sevgisini hem de futbol bilgisi anlamında saygısını kazanmış olması yönünden iyi bir tercih olarak görüldü çoğunluk tarafından. Aykut Hoca' nın pas oyununun da Ersun Hoca' nın agresif hücum futbolunun da takıma nasıl aşılandığını; her iki sistemin artı ve eksilerini bire bir yaşamış olması, yapacağı doğru analizlerle güzel bir harman ortaya çıkarabileceğini hissettirdi kamuoyuna. Elinde Türkiye' nin en iyi, en oturmuş kadrolarından biri vardı ve artık biriktirdiklerini kullanma zamanı gelmişti.

 

Kişisel olarak benim beklentim şuydu:

Öncelikle geçen sene tartışmasız çok başarılı olmuş Ersun Yanal düzeni korunmalıydı. 

Çalışma temposuna hiç dokunmadan o patlayıcı fizik gücü devam ettirilmeliydi.

Kaptırılan topları anında kaparak rakibi gafil avlama ya da en azından oyun kurma firsatı vermeme alışkanlığı kesinlikle aynen sürmeliydi. 

 

Sadece topa sahip olunan anlarda, hücum alanına yerleşmişken ortaya konulamayan akıl, eksik organizasyon, yeterince iyi planlanmamış paslaşmalar ve alan paylaşımlarıyla ilgili küçük dokunuşlar yapıp, her geçen hafta daha iyi bir takıma dönüşmek içten bile değildi.

 

Fakat maalesef İsmail Hoca bambaşka bir yola girdi. Geçen yılın o piranhalar gibi ısıran, fizik gücüyle ezen, fit, coşkulu takımını tarihin tozlu raflarına gömdü. Aykut Hoca' nın tedbirli, bol paslı, yumuşak huylu futbol anlayışını tercih etti. Hatta paslaşma kalitesi ve hücum aksiyonlari -en azından şimdilik - o dönemin bile gerisinde görünüyor. Forvet hattı neredeyse komple formsuz. Oyuncuların vücut dilinde inanç eksik. Tempo düşük...

 

Yine de tabelaya bakacak olursak bu oyunla ligin 8. haftasında, tüm derbileri hem de deplasmanda oynamış olmasına rağmen liderlik koltuğuna oturmuş bir Fenerbahçe var karşımızda. 

Ve tüm bu olumsuz saha içi tabloya rağmen lider. 

Ve henüz defansın belkemiği Egemen' den, nokta transfer Diego' dan hiç faydalanamamasına rağmen lider. 

Ve henuz İsmail Hoca' nın kafasındaki futbola belki de yaklaşamadan lider.

 

An itibariyle oyuncuların özgüvenlerini biraz daha kazanmış oldukları düşünülürse;

İsmail Hoca' nın gönderilme stresinden biraz daha uzaklaştığı düşünülürse;

Emenike' nin ve Sow'un derbide attıkları gollerle iyice moral buldukları düşünülürse;

Taraftar ve başkanın, derbi galibiyeti ve liderlikten sonra daha uyumlu ve destekçi bir tavır takınacağı düşünülürse tünelin ucunda ışık görünüyor diyebiliriz.

 

Araba kullanmaya yeni başlayan şoförlerin ilk zamanlar aracı sık sık stop ettirmesi gayet normaldir. İsmail Hoca daha önce Sivas' ı çalıştırmış olabilir. Lakin Fenerbahçe teknik direktörü olmak başkadır. Hazmetmesi, sakinleşip kontrolü ele alması zor olur. Hele ki bu kritik süreci lider olarak tamamlama şansına erişmişken İsmail Kartal artık maharetlerini göstermeye, futbol karakterini ortaya koymaya başlamalıdır. Bugüne kadar önüne set çeken tüm endişelerini, çekincelerini bir kenara bırakıp vitesi artırmalıdır. Virajlara daha rahat girmeli, keskin manevralar yapmaktan da çekinmemelidir.

 

Sorumuzun cevabına gelince...Bence hoca kesinlikle başarabilir. Ama bugüne kadar yaptıkları değil esasında bunu söyleten, daha ziyade atması gereken adımların az çok belli olması. Amerika' nın zaten önceden keşfedilmiş olması. Şu an takımda eksikliği hissedilen her ne özellik var ise bir zamanlar bunlar mevcut iken kendisinin de bizzat mutfakta olması. Ve elindeki imkanların , oyuncu kadrosunun zenginligi. Haydi rastgele hocam. Hem taraftarı sevindir hem de rüştünü ispat et...