İsmet İnönü ve Allah'ın dediği olur

Sevgili dostlar, bugün sizlere bir kitap tanıtacağım. Ve eğer bu kitabı bugüne kadar okumadınızsa alıp okumanızı öğütleyeceğim. Çünkü bu kitap yakın geçmişimize ayna tutan ve bir röportaj ustasının elinden çıkmış harika bir kitap.

Biliyorum hemen herkesin ilgisini çeken bir röportajla başlıyor kitap. Kim bu ilgi çeken röportaj sahibi biliyor musunuz? Mustafa Kemal Atatürk'ün eşi Latife Hanım. Bugüne kadar hiç kimseyle görüşmemiş Latife Hanım'ın fiziksel yapısı hakkında bilgi de veriyor kitabın sahibi. Yıl 1960... Latife Hanım'ın büyük röportaj ustasına seslenişi şu: " Sen gazetene beni yazacağına, Taksim Meydanı'na git de, Taksim Anıtı önünde namaz kılınıyor artık bu ülkede... Git de onları yaz gazetene!"Latife Hanım'la yapılan bu röportajın devamı kitapda var. Ancak, 1960'lı yıllarda Latife Hanım'ım ne halde olduğunu da merak ediyorsanız bu merakınızı büyük röportaj ustasının kitabından giderebileceksiniz.

Ya İsmet Paşa'nın İslâmı nasıl yaşadığını merak etmiyor musunuz? Bir kandil gününde İsmet İnönü'nün evinde nasıl bir hazırlık yapılırdı? Evdeki bütün çoluk-çocuk dışarıya çıkarıldıktan sonra eve gelen hocalar nasıl Kuran-ı Kerim okurlardı? Hiç bir zaman eşinin yanında dini bir sembol olan tesettürü ya da başörtüsünü kullanmayan Mevhibe Hanım bir kandil gününde nasıl giyinir ve nasıl karşılardı kandil gününü? İşte tüm bunların yanıtları büyük ustanın kitabında var. Bir de İsmet İnönü'nün dinsel objeleri kullandığını yazan ve resimleyen bir gazeteciye nasıl kızdığını merak etmiyor musunuz? Düşünün, İsmet İnönü'nün mütevazı yatak odasında bulunan aynanın üzerinde "Allah'ın dediği olur" yazısı var. Yani yatarken de kalkarken de ve kitabın yazarının dediği gibi günü bitirirken de, güne başlarken de İsmet İnönü'nün karşılaştığı yazı: "Allah'ın dediği olur". Fakat, birgün İsmet İnönü'nün evine giden gazeteci aynanın üzerindeki bu yazının fotoğrafını çeker ve CHP'nin yayın organı olan Ulus'da yayınlayamaz, korkar İsmet Paşa'dan. Fotoğrafı kitabın yazarı olan gazeteci dostuna korka korka verir. Ve İsmet Paşa'nın aynasının üserindeki bu yazı Milliyet Gazetesi'nde yayınlanır. Yayınlanır ama ertesi günü İsmet İnönü o gazeteciyi yani Hüseyin Ezer'i yanına çağırır. Hüseyin Ezer'le birlikte az sonra size tanıtacağım kitabın yazarı da İsmet İnönü'nün evine giderler. Ve tabi İsmet İnönü'den bir güzel azar işitirler. Sebep ne? Sebep, yatak odasındaki aynanın üzerinde duran "Allah'ın dediği olur" yazısını fotoğraflamak ve bunu Milliyet Gazetesi'nde yayınlamak. İsmet Paşa kızmıştır. Çünkü, ona göre ibadet Allah ile kulu arasında gizli kalması gereken bir şeydir. Bunu siyasete alet etmek ahlaksızlıktır.

Ah İsmet Paşa ah! kalk da şimdiki durumu gör. Hattâ kendi partinin durumunu gör diyesi geliyor insanın. Sevgili dostlar, bu kitabı mutlaka edinin. Eşinize, dostunuza öğütleyin ve çocuklarınıza mutlaka okutun. Okutun ki Türkiye'nin hep bugünkü gibi olmadığını anlasın çocuklar, gençler. Bilsinler ki bu ülkeden İsmet Paşa gibi devlet adamları da geçti, Mevhibe Hanım gibi hanımefendiler de geçti. Kitapda ilginizi çekecek röportajlar var. "Deniz Gezmiş çifte tabancalı polisle", "Bir ayaklanlama gecesinin sabahı", Zeki Müren körler okulunda", "Ay taşı Esenboğa gümrüğünde", "Erhan'ı asker vurdu cumhurbaşkanının oğlu ameliyat etti"... Daha nice röportaj. Bir solukda okuyacağınız tarih dersi veren çok önemli bir kitaptan söz ediyorum. Evet, kitabın adı BİR BAŞKADIR BENİM MESLEĞİM ve yazarı usta gazeteci, bir röportaj profesörü METE AKYOL... Kitap Bilgi Yayınevi'nden Ağustos 2008'de çıktı. 400 sayfa ve 16 YTL. MB'un kendini geliştiren ve okumayı seven dostları bu kitabı mutlaka alıp okuyacaklardır. Okuduktan sonra da tartışmaya devam ederiz. Çünkü, bu kitap okunup bir kenara atılacak türden değil, bazı röportajlar bizleri düşünmeye ve tartışmaya götürecektir.