Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ocak '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ispanağın zararları

Ispanağın zararları
 

Ispanaktan daha heyecan verici bir seçenek! Hem de zararsız! Tavsiye ederim...


Ispanağın zararlı bir besin maddesi olduğu konusunda iddialıyım!

Yapışma özelliği olan bir yiyecek kendisi. Halıya, duvara ve hatta avizeye yapıştığına göre mideye neler yapar düşünmek bile istemiyorum.

Geçen gün “İçindeki demirden yararlanayım bari” düşüncesi ile iki demet ıspanak aldım pazardan. “Bir demet neyine yetmiyor?” şeklinde detaya girilmesi ihtimaline karşılık ufak bir açıklama farz oldu. Ki bu soru sadece erkeklerin aklına gelecektir diye düşünüyorum. Hanımlar ıspanak cinsi nevalenin piştiğinde bir lokma kaldığını bildiklerinden “Neden iki demet?” diye sormazlar.

Ispanakların yıkanması, doğranması, soğan, kıyma, pirinç ve arzuya göre biraz salça eklenmesi kısımlarını sorunsuz atlattım. Ortalık mis gibi ıspanak yemeği koktu. Kim bilir artık o kokudan mı yoksa açlıktan mı bilmiyorum başım döndü, gözüm karardı, elim titredi ve…

Ocaktan aldığım tencere bir anda elimden kaydı, tezgahın kenarına çarptı, o hızla yukarı doğru havalandı. Ben “amanın…” diye üzerine atlayınca ters dönerek savruldu. Yere çarpmanın etkisiyle yeniden zıplayan tencere, içinde dökülmemeyi başarmış son ıspanak parçalarını da bacaklarıma doğru serptikten sonra mutfağın karşı köşesine doğru yuvarlandı.

Bir süre kıpırdamadan oluşan manzarayı seyrettim. Nasıl bir strateji geliştirmem gerektiğini düşündüm. Bacaklarımdan süzülen ıspanaklar ayaklarımı da geçip terliklerimin içine dolmuşlardı. Banyoya gidemiyordum…

Bir şeyler yapmam ve bu ıspanaktan arınmam gerekiyordu. Mutfak kapısına doğru ilk adımı attığımda terliğimin içinden “culk” ile “vıck” arası bir ses çıktı. Hemen çekmeceden iki adet mutfak havlusu aldım. Ispanaksız alana ulaştığımda havluları yan yana yere serdim ve terliklerin içinden çıkıp havluların ortalarına bastım. Her bir havluyu köşelerinden tutup ayak bileklerime düğümledim. Bir nevi bohçalanmış ayaklarımla banyoya ulaşmayı başardım. Yeterince arındıktan sonra mutfağa geri döndüm.

“Şeytan” filmini hatırlarsınız. Hani içine şeytan kaçmış bir arkadaş vardı. Rahip kutsal suyla şeytan çıkarma ayini yaparken şeytan da boş durmayıp yemyeşil bir sıvı fışkırtıyordu etrafa.

Mutfağın son durumu işte o “Şeytan” filminin setinden beterdi.

Çekmecelerden ıspanaklar süzülüyor, duvarda ise soyut sanat örnekleri oluşuyordu. Elime aldığım bezi ıspanaklara değdirdiğimde ortam temizleneceğine iyice batıyor, yemyeşil bir püre tabakası tüm mutfağa yayılıyordu. İşte o an ıspanağın müthiş yapışkan bir yapıda olduğunu gözyaşları içinde gözlemledim.

Mutfak halısındakiler ise ayrı bir rezillikti! Süpürmeye kalktığımda ezilip iyice bulaştı halıya.

Yerler, duvarlar, çekmeceler, dolaplar… Ispanaklar her yerdeydi.

“Demiri ıspanaktan alman şart mıydı? Onun yerine maydanozlu yumurta yeseydin olmaz mıydı?” diye söylene söylene temizlik yaparken gözüm avizeden sarkan ıspanağa takıldı ve taaa oraya kadar sıçramayı başarmış bulunan bu alçak gıda maddesini o andan itibaren hayatımdan çıkardım.

Bilim insanlarının dediğine göre yumurta ve maydanoz en az ıspanak kadar demir içermekte imiş. Pişirmesi kolay, (dökülmesi halinde) temizlemesi kolay olan maydanozlu yumurtayı şiddetle tavsiye ediyorum.

Not: Hanımlar, kırmızı mercimek çorbasını sakın ola ki arkadaşınızın tavsiyesine uyarak düdüklü tencerede yapmaya kalkmayın. Mercimekler tencerenin düdüğünü tıkıyor ve tencere bomba gibi patlıyor. Tavandan aşağı doğru süzülen çorbayı ise hemen temizlemez ve soğumasını beklerseniz kuruyup kalıyor ve bir daha asla çıkartamıyorsunuz. Badana yaptırmanız şart oluyor. Boyacı mutfakta ıslık çala çala işini yaparken, siz komplo teorileri üretmeye başlayıp, arkadaşınızla boyacının ortaklaşa çalıştıklarından kuşkulanıyorsunuz.

Aslında en sevdiğim yemek olmasaydı, bir sonraki yazıma “Kırmızı mercimeğin zararları” başlığını kondurup, hakkında veryansın edecektim ama insan sevdiğine kıyamıyor işte!!  

 
Toplam blog
: 61
: 2350
Kayıt tarihi
: 24.01.08
 
 

17 yaşımdaydım yazmaya ilk başladığımda. Dünyayı tanımaya çalışırken kendimi de tanıdım zaman içinde..