Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Nisan '09

 
Kategori
Futbol
 

İspanya maçı, Fatih Hocamız, Arda ve de biz üzerine

İspanya maçı, Fatih Hocamız, Arda ve de biz üzerine
 

Gençlik Hırsı ile Fatih Terim picture from itusozluk.com


Hepimiz inandık. Türkiye:1 İspanya:0 olur diye. Ama olmadı. Niye olmadı acaba? Umudunuz bitti değil mi? Ama ben diyorum ki. BİTMEDİ. Son ana kadar, heyecan. "Türk, zoru başarır". İddia ediyorum Türkiye, Güney Afrika'da. Neden mi? Okuyun...

İlk 7 dk. orta sahayı geçemedik. Adam adama kendi sahamızda baskı yaptılar. Riske girdiler diyeceksiniz. Hayır! Sadece 1 puna ihtiyaçları vardı. Onu bile veremedik. 1 puandan olduğumuz gibi, Boşnaklar Belçika'yı ters - yüz etti. 3 puan gitti. Şimdi sen düşün.

Zaten arayı açmışlar, 15 puanları vardı İspanyolların. Rakipleri kimdi sizce?

Bence, olmayan, biz ürettik, biz türettik.

Rakip gördük, Don Kişot dedik, yeldeğirmelerine karşı....

Yahu İspanya senin rakibin değil, "anlaşmalı dostun". Razı ol 1 puana, olmadı, yiyorsa 3 puan al. İlk 2 takım zaten belli. Turnuva düzenleyiciler zaten "İspanya - Türkiye "diyor.

Ama sen inanmıyorsun buna. Rüya diyorsun. Akıllansan biraz derim. Türkiye'nin olmadığı bir turnuva, maddi olarak kayıptır. Ama sen buna inanmıyorsun. Azıcık akıllı olsan, unutmasan Letonya kazasını. Kan ağladı ev sahibi ülke. " Türkler olsaydı, bu turnuvadan çok para kazanırdık" diye. OLMADI.

Kendimize inanmıyoruz. Hala aynı psikosomatik travma halindeyiz. Hep kazanacağız, zafer bizimdir diye. Nedir bu Orta Asya'dan beri yayılmacılığımız? Şimdi adına " Açılımlar" denir oldu. Hep açılıyoruz nedense, Türkiye'miz kapanırken.

Bir zamanlar, Erhan Önal topu orta sahaya getirir, Selçuk Yula rakip sahaya taşır, rakip ceza sahası içine girer ama orada gol atamayıp topu rakibe bırakırdı. (Çünkü, yanında kendisinden başka kırmızı yoktu pas ya da asist verceği) Biz sevinir, ayağa kalkar, ama gol atamasak da o çoşkuyu yaşardık.

İlim irfan peşindeyiz ya. Akıllıyız ya, soğuk memleketin insanlarını sıcak yerde yeneriz diye. Adana, Antalya'da maçlar yaptık soğuk memleketler ile sıcak şehirlerde. Kuzey İrlanda, İzlanda ve Finlandiya ile . Hep yenildik. Yenildik 1-0 ile, ama ezilmedik dedik. Selçuk Yula'yı inanın özlüyorum. O bir heyecandı, umut idi. Gol atamasa da, cesareti, inanın bir fenomendi. Şimdi adını bilen var mı?

Dönelim mi konumuza, anlamasam da futboldan. Sadece düşünüyorum. Niçin yazdım diye.
İnanmıyor seyircinin bile, ev sahibi atmosferinde olmamasına rağmen, forvetlerinin bitişine.
Nihat 3 gol atabilirdi, Semih 5'e çıkarabirdi. Gökhan'a üzülüyorum, çok çalıştı. İbrahim Üzülmez'e üzülüyorum, ama kızıyorum. Hatası çok ama çalışmaya çalıştı! Tuncay'ın çabasına, velet Emre'nin yanlış yerde oynuyorum diye serzenişine, üzülüyorum hemşerim Nihat'ın bir zamanlar Ünal Kahraman tavrındaki şutlarına. Bıyıklı Ünal Kahraman'ı hatırlarsınız değil mi? Ayağının içiyle dokunsa gol olacakken, hırsı ile topa saatte 210 km. hız yapacak şekilde vurduğunu ve maçı alamadığımız yılları. 1988 yılındaki İzlanda (1-1), Doğu Almanya ( 3- 1) maçları geldi hatırıma.

Bir de Fatih Hocamızın yüzünün kararması ve dudak ısırması geldi aklıma şimdi. Siz de düşündünüz değil mi? İlk yarının sonunda Nihat ve Semih oyundan alınmalı diye. Ama olmadı. Bekledik. Sihirli bir dakika vardır ya. 75. dk. O dakikada yani son 15 dakikada , adettendir oyuncu değiştirmek Türkiye'de. Değişmeyenlerin değiştirildiği o dakika.

Yahu futboldan anlamam, bir zamanlar kalecilik yaptım, devamını getiremedim. Ama göz var, akıl var. İlk yarı bitmeden bağırdım Fatih Hocamıza kendimce:

Nihat, Semih, Emre B. arıza veriyor diye. Duymadınız. Duyamazsınız da. Ben gibi binlercesi sitem etti size. Ama haksız değiller, inanın buna. Toptan anlamadığım halde ben buraya bu konuda yazı yazma ihtiyacı görüyorsam, lütfen siz de arkanıza aldığınız ve sorumluluğunu, temsilini taşıdığınız takımınıza sahip çıkın derim. Etini de kemiğini de size verdik Fatih Hocam.

Rakipten top çalma rekorunu kıran ve kendi kale çizgisi önünden topu ayağına alıp ta rakip orta sahasına kadar tek başına götüren, "eğer o İspanyolu geçseydi" ( Tarihte, kendi kale çizgisinden topu alıp ta, rakip kaleye gol atan ilk oyuncu olacaktı. Olmadı. Yazık oldu.) diyeceğimiz ARDA.

Bir zamanlar performansını beğenmediğim ve niye Milli Takımda dediğim, ama beni yanıltırcasına, inadına oynayan, canı pahasına gönlünü ortaya koyan GÖKHAN. Aşk değil, meşk oldum ona. Fatih Hoca'nın bundan sonra tek geçeceği isim bu.

İşimiz çok zor. Bosna - Hersek'in dağıttığı Belçika'yı, ve de kendisini deplasmanda, bir de üvertürleri her halukarda yenmenin dışında başka şansımız olmadığı gibi, gönlümüz ve dileğimiz, dilber İspanya'nın kalan maçlarının da hep galip gelmesi.

Güney Afrika'dayız. Reklamını bile yaptık. Afrikalı, Arda olmuş, 75. dakikada giren Semih olmuş, çocuk yüzlerde. Gitmesek, yazık olmaz mı?

İspanya, kalan maçlarını kazanır, bize de zoru başarmak kalır. Çünkü hala mermilerimiz bekliyor silahlarımızda, bu sevinci çılgınca yaşamak adına ve de birilerinin canına yakmak adına.
Heyecan, lazım ya bize....

Afrika'nın, Türkiye'sine, Güney Koresi'ne, İsrail'ine gideceğiz.

Ama, 3 puan almamız lazım her maçtan, ARKAYA GEÇMEDEN????

 
Toplam blog
: 106
: 4561
Kayıt tarihi
: 28.03.09
 
 

Ayhan Demiral ..