İsrail’den Şam’a füze saldırısı: Büyük Ortadoğu Savaşı başlıyor !

30 Ocak’taki ilk, 3 Mayıs’taki ikinci bombardımandan sonra,  bu kez 5 Mayıs 2013 sabah erken saatlerde İsrail Suriye'ye karşı yeni bir füze saldırısı gerçekleştirmiştir. Hedef alınan Şam’daki bilimsel bir araştırma merkezidir. Saldırı şu ana kadar resmen doğrulanmamıştır, ama görünen köy kılavuz istemez. Ben siyasal uzman değilim, ancak, biraz tarih bilgisi, akıl ve mantık neler olup bittiğini çözmemize yardımcı olacaktır.

Bilindiği gibi biz milli içkimiz  ayran mı, rakı mı, yoksa bira mı diye birbirimizle tepişirken, ya da, ayranın içki değil de içecek-meşrubat olduğunu büyük bir heyecanla tartışırken ABD’li uzmanlar  Türkiye-ABD arasında mekik dokudu. Bu arada beklenmedik bir gelişme oldu:  İsrail Türkiye’den özür diledi (!) ve işte PKK sınır dışına çıkıyor (!)

Tüm bunlar, Türk kamuoyu fasulyeden konularla meşgulken oldu. Görünen o ki   küresel güçler Suriye’nin de Irak gibi parçalanması için düğmeye bastılar. ABD, AB, İsrail ve Türkiye koalisyonu, PKK’lı  teröristleri de yanlarına alarak Suriye’ye karşı saldırıya geçiyorlar! Böylece artık terör örgütünün yeni hedefi Suriye ve İran olacaktır!

Ancak, bu duruma İran’ın seyirci kalmasını beklemek abesle iştigal olur. İran da er veya geç bu kaosun içine dalacaktır.  Savaşın ilk aşamasında Suriye ve İran,   terör örgütü ve paralı askerlerin saldırılarıyla “yumuşatılacak” arkadan İsrail ile Türkiye’nin de dahil olacağı “Koalisyon Güçleri” toplu saldırıya geçecektir.

Senaryo zaten çoktan hazırdır: Suriye kimyasal silah kullanmaktadır, İran atom bombası üretmektedir!  Libya’da Kaddafi,  Irak'ta Saddam nasıl yok edilip ortalık kan kan gölüne döndüyse, aynı oyun Suriye ve İran için de uygulanacaktır. Ve biz aptallardan buna inanmamız, ve bunun haklı ve yasal bir savaş olduğunu kabullenmemiz beklenecektir! Tabi, asıl amacın İran petrollerine el koymak olduğunu da asla gözardı etmeyelim...

Kuşkusuz “Büyük Ortadoğu Projesi”  denilen bu kanlı tezgahtan ülkemiz de nasibi alacak, savaş durumu ilan edilecek, basın ve medyaya daha ağır sansürler gelecek, şu an Güneydoğuda yerleşik Patriyotçu yabancı askerlere ek olarak başka bir sürü yabancı askeri birlik ülke topraklarına konuşlanacak, TBMM kapatılacak, muhalefet tamamen susturulacak, AKP’ye karşı yapılacak her eleştiri vatan hainliği olarak görülecek, toplu tutuklamalar, yeni kamplar, korkunç bir kaos, iç savaş yaşanabilecektir. Ülke topraklarına yerleşecek yabancı güçler zamanı gelince tampon bölge oluşturarak Güneydoğu Anadolu bölgesini Türkiye'den koparmak için kullanılacak ve sonunda ülke dünya sahnesinden silinecektir.

Öyle anlaşılıyor ki artık dünya egemenleri gelecekte ne “Türk”, ne “Türkiye Cumhuriyeti” sözcüklerini duymak, ne de Türk bayrağının bu topraklar üzerinde dalgalandığını görmek istemiyorlar. İşte o nedenle, bu yukarıda çizdiğim karanlık tablonun oluşmasını istemiyorsak, tüm gücümüzle  bu küresel politikalara direnmemiz, onlarla her ortamda ve düzlemde mücadele etmemiz gerekmektedir. AKP hükümetinin olumlu görünen adımlarını dahi kuşkuyla karşılamak ve onları ilke olarak yadsımak akılcı bir tutum olacaktır. Çünkü onlardan kaynaklanan, hatta iyi veya olumlu görünen söylem ve eylemlerin bile arkasında  mutlaka bir çapanoğlu olacağından hiç kuşkunuz olmasın!