Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Aralık '07

 
Kategori
Mizah
 

Issız adaya nasıl karıştım

Issız adaya nasıl karıştım
 

ıssız aDAYA DÜŞERKEN BENİ TUTAN İLK KURTARICIM


Bu günlerde nedense yeni yıla girmenin arifesinde geçmiş yılları arar oluyoruz demek içimden gelmese de, artık bu yılın geçmişi aratmamasını temenni ederken, karamsarlığı atmayı düşündüm. MB ailesine katıldığımdan beri beni en çok eğlendirirken düşündüren bir arkadaşımın çağrısı oldu. ”Bir kaza neticesinde Issız Ada ya düştük aramızdakileri belirleme amaçlı tespit yapılacaktır. Arzu eden kazazedelerin bizlere katılarak kişilik kayıtlarını yaptırmaları önemle duyurulur" diyen bir çağırıydı .Her şey koruyucu ekran olarak bir arka plan seçme girişimimle başladı. Beğendiğim şeklin adı uçan nesnelerdi .Böylece uçan nesnelerle ilişkimde sivrisineklerden sonra gökyüzünde yalnız gezen yıldızları seyretmek oldu.
Daha sonraları sınavlarda arkadaşlarımın tepeme jet yaparak çivileme çaktıkları içinde ikinci sorunun cevabını yaz mesajıyla gelen kağıtları tekrar yakalanmadan hava yoluyla gönderebilmenin uçuş eğitimlerini gerçekleştirirken , uçan nesnelere karşı içimde nedense bir negatif ilgi oluştu.

Bilimsellik yönünü araştırmaya kalkınca, baktım ki uçmak eylemi Hezarfen Çelebiyle hayli haklı bir temel teşkil etmiş. Ama ben laboratuarımda uçan nesneleri sınıflandırırken neden gerilim yaşadığımı sorgularken ilk aklıma gelen yarasalar oldu.

Aslında yaramasalarda yararları biliniyor. Korku filmlerinde nedense hep hayaletler uçar, perdeler uçar, vampirler uçar, halılar uçar... Yani uçmak olmadan kaçmak olmuyor .Bir korku filimi uçmasız olmaz .kuşlar bile olsa .Ne sevimli hayvanlar uslu uslu parklarda yemliyoruz.Hitchkok gibi onların bir teşkilatlandığını düşünürsek .İ
şte bu annemnezilerden sonra uçmaktansa kaçmayı tercih eder olmuş iken .bir ıssız ada hayal ederek orada doğaya uyarak yaşasam acaba dişi Robenson mu olsam yoksam Jale mi olsam derken Jane i hemen çıkarmıştım aklımdan .Çünkü jane e bir de Tarzan gerekirdi Tarzan da araya girince oyunu bozan olurdu .ben böyle ce ıssız adamda düşün ürkene denizden gelen bir gümbürtü ve korkunç bir sesle ada sahillerine koştum.bir de ne göreyim Bir sürü sevimli insanlar sankim kazazede değil tatile gelmişler ellerinde bavulları ve yanlarında yedek çamaşırları ile hele içlerinde biri var ki enstrümanlarını sal yaparak gelmiş .diğeri kamerasını . Bunların kazazedeliklerine imrendim

O gün saklandığım yerden onları izledim .Ah bu gözler neler gördü .Sade ben değilmişim gökyüzünde yıldızları seyreden .içimi bir hüzün kapladı .benim hayalimdeki yarattığım ıssız ütopik adama bir ıssız ada halkı eklenmişti .o gece yaktıkları ateşin etrafındaki sohbetlerini kaynaşmalarını görünce içimden sessiz bir çığlık atarak tanrıya yalvardım denizin içinden vazgeçtim beni de bu kazazedelerin içine dahil et diye .Yukardan bir maymun kafama ceviz fırlattı .Bak bu nasıl kafana düşüyorsa sana da akıl verildi kullan git aralarına düş .dedi .Bende aralarına katılmak için kazazede olmalıyım yoksa beni pazarcı sanırlar diye bir kaza yapmaya karar verdim .ama nüfus yetmezliği yüzünden nahiye olarak kalayım diyerekten gezer kene bir ağaçta kafasına çuval geçirili iple asılı bir adam gördüm.
İşte iyi bir mancınık diye düşündüm .

Adamın ipini ağaçtan bir dala atarak gerdikten sonra eteğimi başıma geçirip paraşüt yaparak kendimi ipi keserek hüzünlü bir akşamüstü kazazedelerin tepesinden aşırtaraktan sankim uçaktan düşüyormuş gibi artistik hareketlerle tepelerine düştüm.Aslında küçük bir kız ikene babamın el arabasıyla cambazcılık yapıp köylerde dolaşır kene bana trapezo denilen o zan atı öğretmişti.İp cambazlığını ise devlet dairelerinde uygulamalı ek ders olarak koymuşlardı .böylece cambaz iye çıkmazından çıkarak eğitimli bir kişi olmuştum .
İşte yeteneklerin pratiğe uygulanmasından doğan bir bilimsel uygulamayla ben de bu ıssız adadaki kazazedelerin aralarına katılmış oldum .Bir gün bir sabah erken oralarda gezerken .bir de ne göreyim .Bizimkilerin içini hüzün kaplamış .Hepsi bir şeyleri özleyip hepsi bir şeylerin peşinde gidiyor .Ben de onları izledikçe bilimsel çalışmalarıma koyun kopyalama yerine sosyal içerikli blok kopyalama gibi bir düşünce ile yola çıkarak kene sanki bana destek olurcasına yaptığım yorumda bir yerine iki ardı ardına yazıp yazanında gözlerini yorup de get yaaa deyi yollarken yolda birininde bana kanat takıp havale etmesiyle kafam karışıp sessizce kimsesizce anılarımı yazayım barim dedim.

İşte anılarımı yazarken benden geçici yazıcı belgesi ve kaynak göster yoksa yazdıkların bir gerçeklik sağlamaz. Her gün kaza oluyor artık kazazedelik eskidi diyerekten benden delil isteyen kimdi adını unuttum. Çünkü kazazede rolünü oynamak için genelde hafıza kaybetmek gerekir. Tepe üstü çakılınca akıllı akıllı olunurmu ütopyanın adasında. ama yine de delillerimi galerilerim de ıssız adadaki anılarım adı altında sergilerdim. İnanmayan değil Issız ada nın yaratıcısı olan a sunuyorum delillerimi o bundan kimlerin nerede kimle ne yaptığını daha iyi çıkarır diye düşündüm.

Her ne kadar her telden çalsam da bu yazıyı da aslında çalmak yerine esinlenerek yazdım .gidip yorum etsem çenem düşük .bir de gerçekten de get sayfanda yaz dediydi ler.bir de izin almıştım adını kötüye kullanmadım asla .Reklam amaçlı da değil .Ama yazdığım yazının kaynağını belirtmek edeptendir .Bir de Beğendiğim bir blok arkadaşıma ithafen hedaye gönderemezmiyim ?bir de itiraf ediyorum ayrıca itiraflar köşesi açmayım bir de aranıza işte böyle katıldım .bir de üç blog yazma hakkımı bir kerede kullanayım dedim .Yani .sayın editör ve adminci kardeşlerim beni hoş görün işte arada hep uyum olacak değil ya bir ben kaideyi bozmam herhalde hayırlı yıllara .Anılarım anı olmasını beklerken yazmaya devam edeceğim eğer hoş görülürsem
 
Toplam blog
: 165
: 856
Kayıt tarihi
: 17.10.07
 
 

Edebiyet fakültesi  mezunuyum. Öğrenmenin yaşı yoktur diyerek çeşitli kurslardan da el sanatları ..