İşsizlikte diplomalı dram ve durum tespiti

TÜİK’nın yaptığı son açıklamaya göre, 2009 yılında ülkede 860 bin kişi işsiz kaldı. İşsizliğin bu yazımıza sığdırılamayacak farklı parametrelere bağlı birçok sebebi bir yana, iki temel hususa değinmekte fayda var.

Birincisi; geçen yıl istihdam olanağına sahipken bu yıl işini kaybeden kitle. Bu kesim, sahip olduğu mevcut işini koruyabildiği takdirde sorun yok.

Değişik bir şekilde söyleyecek olursak, zaten istihdam olanağına sahip belli bir işi olan kitlenin, bir sonraki yılda işini kaybetmemesi sağlanabilirse, işsizlik rakamına yapılan baskı bir ölçüde durdurulabilir.

Burada önemli olan, insanların hiç değilse sahip olduğu işlerini kaybetmelerini engelleyerek, ana işsizler kütlesinden bunları uzak tutmaktır.

İşsizlik rakamlarının artırılması ile ilgili değineceğimiz ikinci önemli hususa gelince; bahse konu bu kitle üniversitelerin her yıl sistematik şekilde mezun verdiği genç ve yüksek öğrenim diplomalı ikinci kitledir.

Günümüzde, ne acıdır ki her ne kadar lise düzeyinde eğitim veren üniversitelerde eğitim almış olsalar da, yüksek öğrenim görmüş bu kitlenin üzerinde önemle durulmalıdır.

Çünkü yüksek öğrenim gören bu kitlenin ana işsizler kütlesine katılması sistematik olarak yani her sene düzenli olarak ve engellenemez bir şekilde gerçekleşmektedir. Mezun olmak üzere son sınıfa kadar gelmiş bir üniversite öğrencisine, ‘hayır, sen bu yıl mezun olma, işsizler kervanına katılıp ülkedeki diplomalı işsiz sayısını yükseltme’ diyecek hâlimiz yok.

İşbu sebeple, üniversitelerin mezun verdiği her yıl, işsiz hem de yüksek öğrenim diplomalı işsiz sayısının bir önceki yıla göre artması kendiliğinden yaşanmaktadır. Diplomalı işsizlerin yarattığı dramatik tablo ise, sosyal sonuçları açısından ayrıca tetkik edilmesi gereken acı bir tablodur.

İşsiz kalmamak için yüksek lisansa yönelen ve akademik bir nosyona ya da titre aslında sahip olmak istemeyen yeni mezun gizli işsizlerin de varlığının üzeri örtülmemelidir.

Son tahlilde; iktisadi bir sistemin temel görevi, işsizliği önlemek olduğundan hükümetin ekonomi politikalarını belirlerken yukarıda belirtilen noktalara özellikle dikkat etmesi gerekmektedir.

Sabrın sonu ile