- Kategori
- Şiir
İstanbul'un kadınları...
İstanbul'un kadınları her sabah koşarcasına yürür
Hepsi şık ve güzel
Hepsinde pürtelaş ve acelecilik
Kimi servise, kimi ilk durağa erişmeye çalışır
İstanbul'un kadınları ve kızları her sabah koşarcasına yürür
Her biri diğerinden güzel
Kimi esmer, kimi sarışın, kimi kumral
Tombulu, sıskası, uzun boylusu, kısa boylusu
Hepsi dünya tatlısı
Kimi mevki sahibi, kimi meslek; kimi memur, kimi işçi
Hepsi de baştacı
Her sabah nasıl hazırlanırlar, şaşırıp kalır insan
Pırıl prıl, tertemiz, peri gibiler
Evlerine, evlatlarına, ana babalarına rızık kazanırlar
Ne kutsaldır çabaları, emekleri
Ayakta tutarlar binbir emekle
Ocaklarını, üstelik yurtlarını
Ne çok severler evlatlarını
Canlarını verirler bu yüce varlıklara
Her sabah koşarcasına yürür İstanbul'un kadınları, kızları
Doluşurlar insan kalabalığı otobüslere, trenlere, vapurlara
Zordur
Çok zordur
İstanbul'da hayat
Geceler gündüzlere katılır bir lokma ekmek uğruna
Yağmur yağar kışın üzerlerine
Yoktur çoğunun şemsiyesi
Alırlar beş liraya Çin malı şemsiyeler
Kırılır daha üç adım atmadan, rüzgara dayanmaz
Islanır İstanbul'un kadınları
Öfkeyle yürür sele dönüşen yollarda, kaldırımlarda
Farkında değil belki de çoğu, dünyanın gidişinden
Ama hepsi haberdardır geçimin zorluğundan
Kiminin kreştedir çocuğu, kiminin okullarda
Kiminin de büyükannelerde
Çok mübarektir büyükanneleri yurdumun
Vardır bazılarının emekli maaşı, yoksa da kalmıştır rahmetliden
Kendiliğinden bir imecedir İstanbul'da hayat
Kadınların emeğinden alınmalı nasihat
Kimi gündelikçidir, kimi aylıklı, kimi haftalıklı
Azdır çoğunun geliri
Bir açığı kapatır bu sihirli paralar
Etmez ele güne muhtaç
Öderler her ay taksit taksit; giyime, mutfağa, eve, bankaya, arabaya
Koşuşturmaya karışır umutlar, gelecek ve hayaller
İstanbul'un kadınları, kızları her sabah koşarcasına yürür
İşe, güce, hayallere, geleceğe
Evin direği
Otağın baştacı
Yurdun dayanağı
Şirindir evlatları, güzeldir kendileri
Kimi kapalı, kimi Avrupai tarzda
Hepsi alımlı, gururlu, onurlu
İstanbul sizin, yurt sizin, dünya sizin, gelecek sizin
O sevgi dolu yürek sizin, üreten eller sizin
Her sabah koşarcasına yürür İstanbul'un kadınları
Kimi boşanmıştır, kimi terkedilmiş
Hala da vardır çok mutlu olanı
Hayatı omuzlamış bir biçimde
Kaplandır eğriliğe karşı
Hep zamana, hep kazanmaya yarışı
Dünyanın başka milletlerinden
Kadınlar da karıştı bu yürüyüşe
Kimi kurban oldu çürümüşlüğümüze
İstanbul onlara da oldu mekan
Kimi çocuk bakar, kimi hasta
Çalışırlar nasipleri olan işte
Akılları vatanlarında bıraktıklarında
Burası İstanbul
Zordur
Çok zordur
Burada hayat
Her sabah koşarcasına yürür İstanbul'un kadınları, kızları
Binbir sıkıntı, binbir eziyet
Geçip gider gençlik ve ömür
Günün birinde bir torun gülücüğü
Büyük umut olur emektar hayata
Pierre Loti'nin 1913 İstanbul'u
"Can Çekişen Türkiye" şehridir
Mehmet Nusret'in "1915 İstanbul"u acılar kenti
2011'in İstanbul'u
100 yıl sonrasının Metropolü
Yabancıdır, yabancılarındır sanki
Bankalar, şirketler, tabelalar, adlar hep yabancı
Telaşın, endişenin, koşturmanın, umudun, varoluşun, kazancın ve yitimin şehri
Kimine cennet, kimine cehennem
Beton yığını
Yollar, köprüler, viyadükler, binitler yığını
Sürü sürü araba
Kalabalık mı kalabalık insanlar
Küskün insanlar kitlesi
İstanbul'un kadınları, dünya kadınları
Onurdur, erdemdir; kutsaldır savaşları
Her akşam, her akşam daha bir telaşlıdır İstanbul'un kadınları
Bir adımda ah varılsa eve
Yeni bir emektir, didiniştir akşamlar
Ve her sabah yeniden yeniden koşarcasına yürür İstanbul'un kadınları
Umuda
Bize önlerinde sevgiyle eğilmek düşer sadece