Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Temmuz '08

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

İşte ilk “Yavaş Şehir” adayı: İğneada

İşte ilk “Yavaş Şehir” adayı: İğneada
 

Geçen yıl Eylül ayında kardeşim Ergin -ben ölümsüzlük mantarı bulacağım; İğneada Longoz ormanlarına gidiyorum- diye çekti gitti..

Bir kaç gün sonra merak ederek Ergin’i aradığımda, öylesine coşkuyla, akıl almaz özelliklerinden bahsederek, heyacanla, - abi gelin İğneada’ya ben buraya yerleşeceğim- dedi ki gitmemek elde değildi..

Filiz, Şükran üçümüz “yeşil”e atladığımız gibi yola koyulduk ne yazık ki Mustafa hocayı ikna edememiştik, gidene kadar onu andık..

Sadece “Kapaklı” ve İğneada yoluna sapacağımız dört yol ağzında mola verdik..

Kapaklı da; nerdeyse Türkiye’nin en iyi taş fırın ekmeğini yapan fırınının önüydü mola yerimiz; ekmek, pide ve tereyağı muhteşemdi.

Sonrasında da “Traklar”dan bir kadının işlettiği bakkal çayhanede çay için durduk, Aydın Filizi’de “Trak”, bir başladılar sohbete iki trak, “trak trak.. hiç susarlar mı?

Ben “hızlı gonzales” molalara dayanamam uzun süre.. varmak isterim bir an evvel.. sohbetlerine maydonoz olup son vermelrine aracılık ettim!

Kapaklı konusundaki sohbet bir başka dinlendirici idi! Nerdeyse Ankara’dan İğneadaya kadar gülerek geldim desem yalan olmaz, hiç yorulmadım; bir tiyatrocu ile yolculuk yapmanın faydası, üstelik henüz ikinci karşılaşmamızdı.

İğneada’nın meydanın da, Ergin bizi gülerek karşıladı, denizin karşısında, kocaman bahçeli bir kahveye götürdü, kocaman bir masaya yerleştirdi, çaylar kahvaltı, bir süre sonra Orhan abi geldi, aydınlık bilge bir tür, babacan.. İşte böyle tanıştık.. Hemen kalacak yer sorunumuzu çok ekonomik biçimde halletti dört kişiye onbeş kişilik bir dubleks..

Orhan abiyle sonrasında bir tek sohbetimiz oldu sonrasında kalp rahasızlığı nedeniyle hep hastane de idi..

İğneada’da gece gündüz, gökyüzü deniz, orman sahil, balık peynir, sohbet muhabbet, özen nefaset, muhteşemdi. Hepimiz hayatımızın en güzel tatilini en güzel zamanlarını geçirdiğimizi düşündük, hala özleriz. Ve oraya yerleşmeyi tasarlayarak döndük, Ergin bir süre daha kaldı.

İğneada’yı Orhan Abi anlatmış, sayfasında, bizde anlatabiliriz ancak yaşamak gerek, orası bu güzel ülkenin, dünyanın inanılmaz güzellikte ki mekanlarından.

İğneada kendi doğal mükemmelliğinin yanı sıra, sadece Orhan Uyanık gibi doğa’ya duyarlı nitelikli bir kişiliğin orda olması ve tercihleri nedeniyle bile “Yavaş Şehir “ olmaya en yakın şehirdir.

Hayat sizin..

Bu yıl içerisinde ilk kafile oraya yerleşebilir..:)) Biz Eylül’de daha çok kişi orda olmayı tasarlıyoruz.

Orhan Uyanık ile ilgili ne demek istediğimi onun “hakkımda” bilgilerimden de rahatlıkla çıkartabilirsiniz…

“1953 İğneada doğumluyum. A.İ.T.İ. Akademisinden mezun olduğum gün bulduğum ilk otobüse atlayarak yine bu beldeye döndüm. Halen bu beldede yaşıyorum.

İğneada Doğal Ekosistemi Koruma Bölgesel Yaşamı Destekleme Derneğinin kurucu başkanıyım. Ve bu görevi halen sürdürüyorum.

İğneada’nın ülkemizde henüz çok yeni bir kavram olan EKOTURİZM alanında hak ettiği yeri alabilmesi en büyük temennim.”

http://blog.milliyet.com.tr/Blogger.aspx?UyeNo=745292&rn=MQ Orhan Uyanık

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=83539 “Yavaş Şehir”

 
Toplam blog
: 444
: 1284
Kayıt tarihi
: 13.09.07
 
 

MB zengin kültürel bir eksen; düşüncelerimizin buluştuğu, tartıştığımız, birbirimizi etkilediğimi..