Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Şubat '13

 
Kategori
Güncel
 

İyi fikirlerin doğru insanı: Peker Halil İbrahim - Ferhan Petek röportajı

İyi fikirlerin doğru insanı: Peker Halil İbrahim - Ferhan Petek röportajı
 

Peker Halil İbrahim ile sosyal projelerden ve aklımıza gelen her şeyden konuştuk.

Muhteşem bir adamla tanıştım bu hafta. Yaptıkları yapacaklarının sadece fragmanı olabilecek “adam gibi bir insan”la... Öyle çok şey yapıyor öyle de güzel yapıyor ki o anlattıkça bana yapacak tek bir şey kalıyor: hayran hayran onu dinlemek. İstese o da alırdı kendini atardı yurdun en dışlarına. Ama böyle bir yetenek göçünü tercih etmek yerine ülkesi için ülkesindeki çocuklar, kadınlar ihtiyaç duyduğuna inandığı canlar için çalışmayı seçti.

Ama kimdi? Nereden gelmişti? Nasıl başlamıştı bu yolculuk? Ben sordum o anlattı…

 

Ferhan PETEK

 

Kimdir Peker Halil İbrahim? Neredeydi daha önce? Neler yaptı ne eğitimi aldı mesela?

Ben Fransa Lyon Üniversitesinde Görsel Sanatlar okudum. Mezun olduktan sonra 6 ay kadar da orada çalıştım. Türkiye’ye geldiğimde hava alanında çiçeklerle falan karşılanacağımı zannediyordum öyle önemli hissediyordum kendimi birincilik falan almışım ya. A-aa indim uçaktan ne bir çiçek ne bir karşılama. Orada önemli olan bir işin Türkiye’de de aynı değeri gördüğünü zannediyordum ama yanıldığımı kısa sürede anladım. Burada bu işi yapan da yoktu zaten. Var ama uygulayıcı sadece hepsi. Neyse baktım olmuyor ben de organizasyon işine girdim. Tezgâhtarlık yapıyordum aslında. Mağazaların satış arttırıcı bir şeylere ihtiyacı vardı. Etkinlikler, organizasyonlar indirim kuponları gibi falan. Küçük konsept partiler düzenledim fashion night’lar, organizasyonlar yaptım bu şekilde girmiş oldum organizasyon işine.

 

Görsel sanatlar Mezunu bir organizatörsünüz yani?

Aslında benim yaptığım işin adı da yok. Bana sorarsanız nesin sen diye bilmiyorum ben de. Fikir üretiyorum ben fikir satıcısıyım. Satıyorum ya da hibe ediyorum birilerine bir yerlere. Benim gibi insanların dünyada tam bir tanımı yok koyulacakları bir kategori de yok diyebilirim. Böyle işler yapan adamlar ya çok zengindir ya çok fakir ben de biraz onlar gibi ne çok zengin ne çok fakirim işte.

 

Ve bu organizatörlük adımları sosyal sorumluluk projelerine kadar gitti.

Sosyal sorumluluk projeleri bir gerekliliktir. Yapmalısınız. Adınızı duyurmak daha çok iş yapmak için buna ihtiyacınız vardır ki daha çok insana daha çok size ihtiyacı olana ulaşasınız. Faydanız olsun.

#

 

İlk Projeniz neydi? En azından Türkiye’de ki?

2009-2010 yılında yaptığımız “Benim İçin Bir dilek Tut” projesi ilk oldu. Lösev için dilek ağacı şeklinde bir kostüm tasarlandı. Oradaki amaç Lösev’e bir ambulans almaktı aslında. Elbise bütün Türkiye’yi gezdi dilekler asıldı ve en sonunda bir defilede satışı yapıldı. Ve biz o projede 1 ambulans için yola çıkmışken tam 21 tane ambulans satın aldık.

 

Bu harika bir şey. Hem niyet hem de amacının da dışına taşması. Sonra ne oldu peki Kırmızı Topuk Meselesi mi geldi arkasından?

Yok, hemen değil. Bir Dilek Tut çok destek alan bir projeydi ben de adımı duyurmuş oldum sonra bir şekilde öyle gerekti ve yurt dışına gittim. Mısır’daydım orada savaş çıkınca yeniden buraya döndüm. İzmir’e. Ama bir baktım unutulmuşum. Zaten İzmir küçük bir yer. Ki şu anda İstanbul bile bana dar geliyor ama İzmir gerçekten küçük bir şehir. Belli bir çevre dışında çok fazla kişiye ulaşamıyorsunuz. İstanbul’a geldim ve ikinci projeye başladım. O dediğin kırmızı topuk meselesi olan proje:“Sıkıysa Topuklu Giy”

 

 

Neden yaptınız böyle bir işi? Neden topuklu neden kırmızı? Adı da çok iddialı projenin?

Kadına şiddet o dönem çok fazlaydı ki her zaman böyle bu maalesef. Asla kabul edilebilir bir durum değil. Biz o projede 60 ünlü erkeğe kırmızı topuklu giydirip bir defile de yürüttük. Yurt dışında da yaptım bu projeden IN HER SHOES pankartlarıyla sokaklarda yürüdü erkekler. Kırmızı kanı temsil ediyor, şiddeti. Adı da iddialı öyle olmalı çünkü amacımız bir farkındalık yaratmak bunun için yola çıktık başarılı da olduğumuza inanıyorum çok destek geldi zaten. Böyle ataerkil bir ülkede böyle radikal bir iş yapmak imkânsıza yakındı.

 

Şimdi ise yine boş durmuyorsunuz. 150 ünlünün el verdiği bir proje içindesiniz? Nasıl gidiyor kimler var kimler yok? Nereye gidecek bu iş neler olacak?

Herkes var. Sayamayacağım kadar herkes. Sadece şarkıcılar oyuncular değil gazeteciler yazarlar da var. Kendi alanında kendi sektöründe en iyi olan isimler bu projeye el verdiler. Umut Çocukları Derneği de var bu işin içinde. Amacımız sokak çocuklarını sokaklardan köprü altlarından alıp yatabilecekleri, yiyip içebilecekleri her türlü eğitimi alabilecekleri bu güne kadar sokakta olmanın verdiği travmaları atlatabilecek psikolojik destek alabilecekleri bir rehabilitasyon merkezi açmak. Ama bu çocukları toplayıp oraya tıkacağız şunu yapma bunu yapma diye kısıtlayacağımız anlamına gelmiyor. Meslek edindirme eğitimleri verilecek orada. Ne olmak istiyorsun denilecek çocuklara. Belki bir sokak çocuğundan bir İdil Biret çıkacak. Ya da çok ünlü bir ressam bir bilim insanı hiç belli olmaz.

Neler olacak dersen, bir sürü ismin içinde bulunduğu projede tuval üzerine alınan el izleri önce ilk sergisi 22 Şubat 2013'te İstanbul Ataşehir Novada AVM’de yapılacak. Ve sonra bütün Türkiye’yi gezecek. En son olarak da bir canlı yayında televizyon programında koleksiyon olarak satılacak.

 

Evet cevabını almaktan korkarak soruyorum ama Hayır diyen oldu mu? Ya da karşılık bekleyen?

Ben de utanarak evet diyorum o halde onlar adına. Ama sorma bile asla isim vermem. Zaten onları onore etmek amacıyla gittik biz onlara kaç para vereceksiniz? Sorusuyla bile karşılaştık. Küçük insanlıklar işte bunlar küçük insanlar. Diyoruz sosyal sorumluluk sokak çocukları için, geç bunları diyor. Kötü tabi. Kanı bozukluk bu. Dünyayı bunlardan temizleyemiyoruz işte.

 

Peki, zorlukları neydi bu işin? Bir sosyal sorumluluk projesi için yeterince zamana sahip miydiniz imkâna ya da? Kolay işler değil bunlar.

Tabi olmaz mı? 3-4 aylık bir süreç bu. Bir el izini almak için saatlerce gittiğimiz kişiye proje amacı anlatmamız gerekiyor bazen uzun sohbetlere dönüşüyor saatler sürüyor. Eh benim de çalışıp bir şekilde hayatımı idame ettirmem kiramı ödemem gerekiyor. Sokak çocuklarına yardım ederken ben sokakta kalacaktım neredeyse.

 

Bu tür projelerde gerçi zaten yapmaları gerekiyor ama Devlet destek olmuyor mu?

Biz sahip çıkıyoruz ülkemize de çocuklarına da içindeki canlara da gücümüz yettiği kadar bir şekilde farkındalık yaratmak için uğraşıyoruz. Yani devlet desteği de güzel olurdu tabi böyle işlerde.

 

Neden daha çok ortada değilsiniz? TV’lerde kanallarda daha çok görmek isterim ben şahsen sizi. Vakit mi kalmıyor acaba?

TV’de yeterince şey var. Çok var. Hatta anlayamadığım şeyler de var.

 

Ne gibi?

Kadına şiddet mesela. Sadece tekmeyle tokatla olmuyor değil de zaten. TV programlarında da var kimse fark etmiyor mu ya da işlerine mi gelmiyor anlamıyorum.

 

Kendimi tekrar etmek gibi olmasın ama Ne gibi?

İlk aklıma gelen BUGUN NE GİYSEM? Ne giysem de azar işitsem. Aşağılanıyor kadın orada.

 

Ama bize tam tersi olarak yansıtılıyor.

Durum da bu zaten: Yansıtılıyor. Ama öyle değil. 3 sezondur en çok reyting alan programlardan biri  kadınları aşağılıyor. Kadınlar da bu kadına şiddetin bir türü olan programı bayıla bayıla seyrediyor. Sadece bu da değil o evlilik programlarına ne demeli? Oraya gelen her kadın ne diyor? Evin var mı? Araban var mı? Emekli maaşın düzenli maaşın var mı? Neden? Kadınlar seviyor hükmedilmeyi. Tercih ediyor. Bunu duyan her kadın hemen itiraz eder kimse yoğurdum ekşi demez çünkü. Yatakta bile altta olmayı tercih ediyor kadın. Dövülmekten hoşlanıyor sözle, erkeğin egemenliğiyle. Kendini güvende hissetmek için ezilmeyi kabul etmiş gibi yapıyor. Sadece bir ülke için konuşmuyorum bütün dünyada var bu dengesizlik.

Kadın doğduğu andan itibaren ezik hale getirilmeye çalışılıyor.

 

 

 

Kadının zekâsı da inkar edilemez ama?

Kesinlikle. Dünyadaki en zeki canlı kadındır. Ama toplum istediği çoğunluk böyle yönlendirdiği için ezik duruma düşürülmeye çalışıyor. Doğudaki kadınlar, küçük gelinler ve daha bir sürü kadın mağduriyetlerinin de tek açıklaması eğitimsizlik olabilir ancak.

İmkânsızlık diye bir şey ben kabul edemem. Hikâye çoğu. Ne kadınlar var ilkokul mezunu ama seni beni cebinden çıkartır. Okumuş çünkü araşırmış öğrenmiş.

 

Çok doğru şeyleri kabul edilemeyecek gerçekleri pat diye söyleyiveriyorsunuz. Bu muhtemelen polemiklere çekiyordur sizi herhalde?

Hem de nasıl. Herkesle yapıyoruz polemik. Dediğin gibi duramıyorum söylüyorum sonra tabi karşılık geliyor. Twitter acayip bir mecra zaten bu konuda. Aynı zamanda arkadaşım olan insanlarla bir şekilde bir polemik ortamı oluşuveriyor bir anda. Ama birkaç gün sonra buluşuyoruz kahvemizi içiyoruz sohbet ediyoruz falan.

 

Ünlülerin sanatçıların egosunu mu rahatsız ediyor bazen sözleriniz acaba? Hani derler ya her ünlü biraz hastadır diye?

Ne demişler: Şöhret ateşten gömlek.

 

Merak ettim zekânız fazla geliyor mu bazen?

Tam aksine bazen çok aptal olduğumu düşünüyorum fazla geliyordur belki.

 

Zekâyı nasıl kullanacağınızı biliyorsanız sorun olmaz.

Ama zekâ kullanabilecek bir şey değildir ki. Zekâyı kullanabilmek için o zekâyı kullanabilecek meziyetlerin olması lazım.

 

Türkiye’de buna en iyi örnek Hülya Avşar olsa gerek?

Zekinin önde gideni o. Bu camiadaki en zeki kadınlardan biridir. Nasıl kullanacağını da iyi biliyor. Çok severim.

 

Bu projeden sonra neler olacak?  TV’de görebilir miyiz sizi? Var mı akılda planlar programlar?

Var aslında. Yani aklımdan geçen bir plan var. Bir TV programı. Konuklarımı evimde ağırladığım kameramansız stüdyo yönetmeni olmadan bir program. Sadece 3-4 kamera ile çekilerek sonradan montaj yapılıp yayınlanacak türde bir program. Her hafta başka bir konuk. Böyle buna benzer bir şeyler dönüyor kafamda ama bakalım.

 

Tanıdığımdan en mutlu olduğum insanlardan biri. Keşke daha çok konuşsak keşke her fırsatta bir araya gelsek dediğim. Hasta olmasına rağmen beni kırmadı ve evinde misafir etti. Bu sohbeti de evinde yaptık. Tekrar geçmiş olsun ona, o hep iyi olsun gözümüzün önünde olsun.

 

http://www.womentr.com/roportaj/aktuel/iyi-fikirlerin-dogru-insani-peker-halil-ibrahim.html#pos=4283

 
Toplam blog
: 56
: 358
Kayıt tarihi
: 18.06.12
 
 

Köşem Sultan Ferhan PETEK kimdir ki ? Yaşı olmayan kadın. Kendi yaşar, kendi yazar, kend..