Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Kasım '12

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

İzlenebilir süreklilik

İzlenebilir süreklilik
 

Zamanın devamıyla beraber hayatımız, bir akış içerisinde kendi yollarını aramaya devam eder.

Bu yollar, yeterince uzaktan bakıldığında tek çizgi ya da kader şeklinde belirir. Yakınlaştığınızda ise, birçok karar ağacından oluşan, saçaklı bir haldedir. Siz ne karar verirseniz verin, verdiğiniz karar, yine de sizin kaderinizin bir parçası olacaktır.

Hayat, içinde ne kadar sürprizler barındırırsa barındırsın, yine de senin kaderinin bir parçası olarak ve sana bağlı gelişecektir. Ve sen, zamana bağlı olarak her yeni gün, kaderinden bağımsız olmamak koşuluyla, yaşamaya devam edeceksin. Diğer taraftan bir türkü tutturacaksın; “ne olursa olsun, yaşamaya mecbursun”!

“Gölgeler, seyreder uzaktan seni

Yaşadığımız ne bir yerdir

Yani Masallar ülkesi

Yarını belirleyen bir rüyadır sanki

Omzumuzdan düşmüyor

Geçmişin yükü”

Tarafımca kendime uyarlanmış Pentegram Şarkısı, “Geçmişin Yükü”…

Başka bir şarkı, Red’e ait:

“Biraz gevşetebilsem, göğüs kafesimi

Biraz doldurabilsem, bıraktığın boşluğunda beni

Her neyse işte

Öylesi yaşam, nereye kadar”

Evet, soruyorum, “Nereye kadar?”…

Cevap sona, belki de sonsuza kadar!

Tahmin etmeyeceğiniz ölçüde şanslı yaratıklarız biz! Çünkü kaderimizi tayin edebileceğimiz yetimiz ve dirayetimiz ve ruhumuza üflenmiş, Allah gücümüz var… Şayet probleminiz varsa bununla ilgili ve zenginseniz, kendinize bir yaşam koçu edinin. O da size, benim sizlere, uzun dönemdir söylediğim gibi, aynı şeyleri söyleyecektir.

Hayat, bıraktığın yerden devam ediyor. Yani şunu demek istiyorum, geçmişte bıraktığımız hayatımız, gelecekte de vardır. Her şeye rağmen, tüm gücüne rağmen, insan, kendisine bahşedilen bu hayatından kendisi, bireysel olarak vazgeçemez. Allah, yaşama fırsatını insana verirken, ona tam anlamıyla inanmamış, yaşamı başlatma ve bitirme işinde sorumluluğu insana vermemiştir.

Yaptığım anlatımlar, en az yazının ismi kadar, zor: “Sürdürebilir İzlenebilirlik”…

Kabul etmeliyim ki, bazen ne kadar çok anlaşılmak istiyorum, insanlar tarafından ve bazen de tam tersi, hiç kimse anlamasın beni istiyorum! Bu huyum bile anlık değil, süregelen bir matematik fonksiyon içinde, zamana bağlı olarak gelişiyor.

Hayatın serbestisi içinde mola verdiğimiz dönemler olabilir her birimiz için. Gerçekten bir şövalye, dövüş sanatının tüm inceliklerini bilmesine rağmen, bir gün gelir yenilir ve kaderine boyun eğer. Senin de başına böyle şeyler gelebilir, güçten düşer, hem kendine, hem de insanlığa karşı, maçı kaybedebilirsin. Bu gibi durumlarda, kılıcını kınına sokup, barışı öğrenmek de fayda var. Hayat, ne kadar mücadele gibi gözükse de, hayır, öyle de olmayabilir. Bu tamamıyla senin kararına kalmış.

Hayatınızda hiç Selver Tanilli okudunuz mu? Kendisi Fransa’da olgunlaşmış, dünyaca ünlü bir Türk bilim yazarıdır. Ancak temel özelliği, yazdığı hiçbir kelimeyi anlayamamanızdır. Bunun sebebi, kendi Türkçe değil, Fransızca düşünür.

Hayatımızı sürdürebilir ve izlenebilir kılmak, yani şeffaf olmak ya da buna cesaret etmek? Kaçımız bunu yapabilir?

Ben 1992 yılında Bolu Çimento’da 2 ay staj yaptım. Bolu’da kaldığım bu süre zarfında fark ettim ki Bolu’yu Bolu yapmış bir kişi var, o da İzzettin Baysal, yani ölümsüz kişi! Tıpkı Atatürk gibi, eserleriyle anılacak! Ve o günlerde aklıma koydum, ölmek istemiyorsan, dünyan için, ülken için, iyi bir şeyler yapmalısın ve bu yaptıkların hatıra olarak kalmalı…

Tavsiye ediyorum size, içinizdeki kahramanı yaratın. Kendinizi bu hayatta yeniden konumlandırın. Potansiyelinizi dışarıya vurun ve hayattan zevk almaya bakın. Nasıl mı? Buna da siz karar verin…

Esenlikler diliyorum…

Saygılarımla,

KAVİ’L-Bir düşünce ademi

 
Toplam blog
: 631
: 293
Kayıt tarihi
: 10.04.11
 
 

Eric'i külden yarattım. Tamamıyla benim eserim. Söyleyeceği çok sözü, söylemek istediği az sözü. ..