Jastin biber öldü!

Nerede bir yağmura yakalansam, gidişin düşer aklıma. İşte tam o an şimşekler çakar şakaklarımda, gün doğumundan gün batımına dek. Çoktan kar tutmuş saçlarım, buza gömülüdür cevahir. Yani Jastin, sen düşünce içime bir zehir yayılır en ücra köşelerime. Ters yöne çırpınan göçebe balıklar gibi, solungaçlarının inadına kulaç atmak, nehire isyan! Gece üç beş nöbetlerinde pusuda, hayatı ve hayatımı beklerken uykuya isyan! Yani nasıl da sözleşmiştik, etin tırnağa söz kesmesi gibi, yani nasıl da sözleşmiştik bulutun yağmura sözleştiği gibi, yani var ya yani nasıl sözleşmiştik kalemin kağıda, umudun toprağa sözleşmesi gibi … İyi de Allahsızın kızı ne kesti bu sözü! De, ayrılık türküleri yankılanır göğüs kafesimde şimdi…

Git bakalım, git. Git de gör bakalım kim sever seni, benim seni sevdiğim gibi. Git de gör, ne imiş sevda, aşk, tutku ? Çürük etler olsun sana yavuklu. Şarap diye kan dolaşsın taze vişne bahçesi kokulu dudaklarında, şiir diye minarelerde yankılansın ölüm ilanın! Çıkmazsın umarım sabaha, gül tenin de arkadaşın olsun çaresiz veba…Öldüğün gün, doğum günüm olacaktır unutma!

İmza ;

Dolduruşa Gelmiş Dolma Biber