Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mayıs '09

 
Kategori
Şarap
 

Kadın ve şarap aynı iklimde güzelleşir

Kadın ve şarap aynı iklimde güzelleşir
 

Şarabı güzel ve meşhur olan coğrafyaların, kadınlarının da güzellikleriyle nam saldıklarına dair bir gözlemim; hadi daha da ileri gideyim, böyle bir tezim var. Güzel kadın ve güzel şarap aynı coğrafyalarda birlikte var olurlar. Aldıkları yağmurdan, rüzgardan mıdır, ıslandıkları nemden, kavruldukları güneşten midir bilinmez, bu kural hiç ama hiç değişmez. Ve o bütünün en ideal tamamlayıcıları, hem kadından hem de şaraptan anlayan adamlardır. Adamlarıdır.


Hadi şimdi bir düşünelim bakalım. Fransız kadınlarının destansı çekiciliklerini, İtalyan kadınlarını, Şili ve Arjantin’in Latin ilahelerini, Avustralya denilen yeni toprakların kadın güzelliklerini, İspanyol’ların dişiliğini, Kaliforniya kadınının haklı şöhretini, Şiraz’ın ürkek ve kaçak Farisi kadınlığının cazibesini ve muhteşem Anadolu kadınlarını… Bu saydığım coğrafyaların belki de tek ortak noktası, harikulade üzüm ve şaraplara sahip olmaları değil mi?


İşte bu örneklerden bir diğeri de Moldova şarapları ile güzellikleri dillere destan olan Moldova kadınları. Bir ay kadar önce, Moldova’nın başkenti Kişinev’de yaşamakta olan çok sevdiğim bir dostum; İzmir’e gelen bir tanıdığı vasıtasıyla bana, çok önemli bir şarap hediye göndermişti.


Moldova şaraplarının ününü çok duymuş, birkaç yayın da okumuştum haklarında. Ama hiç tatma şansım olmamıştı. Bilenler bilir, Moldova’daki şarap mahzen ve depolarının dünyada başka bir eşi yoktur. 40-50 Metre derinlikteki bu dev mahzenlerin uzunluğu ise 40-50 kilometreyi bulmaktadır. Ve içlerinden koskoca tırlar geçer. Moldova’nın mahzen şehirlerinden söz etmek hiç de abartı olmaz.


Hediye olarak, ta Kişinev’den bana ulaşan şarap, ülkenin en meşhur ve kaliteli kırmızılarından biriydi: Black Doctor. Namını duymuştum ama dedim ya tatma imkanına sahip olmadım.


Sek bir kırmızı şarap olan Kara Doktor’un alkol derecesi %16. Yani segmentindeki diğer şaraplara göre 4-5 derece daha yüksek alkollü. Ve hayatımda tattığım en yumuşak içimli ve baskın meyve aromaları taşıyan şaraplardan biri oldu, bu Moldova şarabı. Orman üzümü, böğürtlen ve ahududu lezzetlerini hissetmemenizin imkanı yok. Acaba suni olarak bu meyvelerin esansları mı şaraba katılmıştır diye de düşünmeden edemedim.


Şişe etiketini ve şık ambalaj kutusunun üzerinde yazılanları inceledim ama bu yönde bir bilgi bulamadım. Gerçekten de kendi doğal lezzet gamı bu şekilde ise bu nasıl şaraptır ya Hu, demekten başka çarem kalmıyor.


Kesinlikle kekremsi ve buruk değil. Asiditesi oldukça düşük. Bizim Diyarbakır’ın boğazkeresi ile müthiş bir kupaj oluşturur mu acep diye aklımdan geçmedi değil. Yılların yavuklusu El-Aziz’li öküzgözünden izin çıkarsa tabi. Buradan şarap üreticilerimize sesleniyorum. Gelin deneyin şu kupajı.


Black Doctor isimli harikulade sek kırmızının, kadehin kenarında bıraktığı izler, bir Picasso tablosunu izler gibi seyretmeye doyamayacağınız kadınsı eskizler çiziyor, camın göbeğinde. Ve tabi ki kalitesiyle ilgili fikirler de veriyor içene.


Özellikle viskilerde aranır uzun ve muntazam bacaklar. Kaliteli bir viski, kadehin kenarından dibine doğru çok muntazam ayrılmış bacaklar çizer. İşte bu kuzeyli kırmızının sere serpe gözlerimizin önüne serdiği bacakları da; güzellikleri dillere destan Moldovan kadınlarının uzun ve düzgün bacaklarından farksızdı.


Netice itibarıyla, son tattığım Moldova şarabı da; güzel kadınlar ve güzel şaraplar arasındaki illiyet bağı üzerinden savuna geldiğim tezimi kesinlikle bir kere daha bana doğrular nitelikte.


Ne dersiniz, haksız mıyım?



@Tüm "Şarap" yazılarım için: http://blog.milliyet.com.tr/Arsiv.aspx?UyeNo=472576&KategoriNo=71

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..