Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Şubat '12

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Kafamızın içinden çıkmak!

Kafamızın içinden çıkmak!
 

insanlar


Kurtuluşumuz kafamızın içinden çikmaktadir. Kafamızın içindeki biz değiliz, biz kafamızın içinde değiliz.Kafamızın içindeki üstüne kapılar kilitlenmiş olandır. Kafamızın içindeki düşünendir ve düşünen düşmüş olandır. Biz düşenin peşine düşerek yükselemeyiz. Kafamızın içinde bir birimiz arasında o kadar uzak bir mesafe var ki; ve yine kafamızın içinden giderek bu mesafeyi asla kısaltamayız. Kafamızın içinde bizden başka her şey var. Binlerce yıllık kültürel, dini, toplumsal, çevresel ırksal, bölgesel alışkanlıklar,şartlanmışlıklar, ögretilmis çaresizlikler, ön yargılar,zorlamalar,türlü delilikler; hepsinin taht kurduğu yer kafamızın içidir.

Ayırımcılığın, geçmişin kendine gelecek bulduğu tek yer kafamızın içidir. O bir kurt gibi kafamızın içine yerleşmiştir çünkü onun kemirerek beslenebileceği ön yargı, kıskançlık, kin,ayırımcılık, korku, suçluluk, aşağılayıcılık, yargılayıcılık, gibi kemirici hastalıklı besinlerin üreyebildigi tek yer kafamızın içindeki kör kuyuların dibidir. O, beslendiği hastalıktan hastalığını büyütür ve hastalığının büyüklüğü ile tekrar tekrar besleneceği hastalıklar yaratır. O, kendini yiyen ve yediği kendinden başka bir yiyeceği kendini yaratan bir yaratıktır. Bu anlamda O, hem kendinin katili hemde kurbanıdır. O, adeta kuyruğunu yiyen bir canavardır.O, kendi kurgusal (bir o kadar gerçek) imparatorluğunu kafamızın içindeki kör kuyunun (kara delik) içine kurmuştur. Kuru kelimelerden askerler, surlar, silahlar, bekçiler, cellatlar, köleler yaratmıştır. Onun kurgusal imparatorluğunun yaşadığı tek yer kuru kelimeler kuyusudur. Bu yüzden o yüzeye (kuyudan) çikmaya asla cesaret edemez.O, kafasını asla bir kafanın (kuyunun) içinden çikaramaz. O sürekli kendi kafasını başka kafaların içine, başka kafaları kendi kafasının koyduğu başka kafaların içine, kendi kafasını koyduğu başka kafaları da, başka kafaların içine girdiği, başka kafaların içine koymaya çalisir. Kafalar ( kör kelimeler) iç içe geçtikçe kuyu derinleşir, kuyu derinleştikçe karanlık koyulaşir, karanlık koyulaştıkça karanlığı derinleştirecek yeni kuyular açılır ki; insanın zihninde ki, kara delik budur ve onun en büyük korkusu kara delikten aşağıya yuvarlanmaktır. O, kendi kuyusundaki güvenliğini sağlayıp kara deliğe düşmemek için sürekli başka kafalar, kafalar ve kendi kuyusu ile kara deliğin arasına bu kafaları kurban olarak koyar. Bu anlamda O, kara deliğe sürekli kurbanlar sunar. (ilkel kabilelerin insan kurban etme adetleri buraya dayanır) Buradan çikis yoktur çünkü bu sadece giriş için yapılan bir dehlizdir.

Tek kurtuluş daha fazla ileriye gitmektir. Karanlığın içinde ilerlemektir çünkü karanlık koyulaştıkça ışık parlaklaşacaktır. Işigi görmek için daha fazla karanlığı göze almak gerekir. Kişi bu karanlık dehlizde bilinçlice ilerledikçe kalbine yaklaşacaktır. Karanlık yolda ilerledikçe kalbinin yoluna girecektir çünkü bunun bir çikisi olmadığına göre o zaman bunun bir girişi de yoktur o zaman o kurgudur. gerçek değildir. Oraya düşmekte gerçek değildir ve kişi ancak gerçek olmayanın içinde gerçeğe uyanabilir. Bu anlamda bu karanlık dehlizden çikmak uyanmaktan başka bir şey değildir ve kişinin uyanabileceği tekyer kalbidir ve kişi kafasının içinden ancak kalbi ile çikabilir. Bir başka şekilde ifade etmek gerekise kişi kalbine uyanırsa kafasının içinde ki karanlık kaybolur ve böylece kurgu son bulur. Düşüşünde, çikisinda ilüzyon olduğu gerçeğini far eder. Kara deliğin gerçekte ışığın yokluk halinin yanılsamalı algılamasından başka bir şey olmadığının bilincine varır. Oysa ışık hep vardır. Sonsuz parlaklıkta ve sonsuza kadar vardır. Işigin yokluğu olarak algılanan durum uyumaktan başka bir şey değildir. Işik uyurken de uyanıkken de vardır. Sorun ne zaman uyanmayı seçeceğimizdir ve her ruh mutlaka uyanacaktır. Tanrının arzusu bütün ruhların uyanmasıdır çünkü tanrı ruhta uyanır ve şimdi ruhları uyandırmanın ve sevgi ile buluşturmanın zamanı...

(m.ali şirin tarih ögrt)

 


 

 
Toplam blog
: 124
: 736
Kayıt tarihi
: 28.06.08
 
 

Kelebek için kanat neyse insan için kelime odur. (m.ali şirin) 1969 senesinde  Tunceli/ pülümürde..