Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Haziran '19

 
Kategori
İnançlar
 

Kaldıramayacağımız Yük

Allah Bize Kaldıramayacağımız Yük Yüklemez   

Merhaba sevgili gönül dostlarımız,

Allah'ın, Resulünün SAV ve de sevdiklerinin selam ve bereketi üzerinize olsun.

Bu hafta bendenize hem teselli, hemde endişe veren bir ayeti paylaşacağız:

O AYET

Bahsettiğim ayet Bakara suresinin 286. Ayetinde geçen bir cümledir. Bakara suresinin 285 ve 286. Ayeti Amenerrasulü olarak meşhur ayetlerdir ve Miraç’ta bizzat Cenabı Hak Efendimize SAV vasıtasız bildirmiştir.

Bakara suresi 286. Ayette fakiri etkileyen cümlenin arapça okunuşu ve üç farklı meali şudur:

“Lâ yukellifullâhu nefsen illâ vus’ahâ”   (BAKARA SURESİ, 286. AYET)

*** “Allah, hiç kimseye güç yetireceğinden daha fazlasını yüklemez.”

*** “Allah hiçbir kimseyi güç yetiremeyeceği bir şekilde yükümlü tutmaz.”

*** “Allah her şahsı, ancak gücünün yettiği ölçüde mükellef kılar.”

Bu ayet bana teselli veriyor, şöyle ki; Ben yattığım yerde taşa teyemmüm abdestiyle namaz kılıyorum. Benim ancak buna gücüm yetiyor.

Allah bana mahşerde neden alnını secdeye koymadın diye sormayacak, çünkü ayette güç yetiremeyeceğimiz şekilde yükümlü olmayacağımızı bildiriyor.

Mesela elli kilo olan bir halterci düşünün. Bu halterci yüz kilo olan haltercilerin kaldıracakları yükle mesela 200 kilo halter kaldırmakla yarıştırılmaz.

Bu ayeti ibadet noktasında evet güç yetireceklerimizle sorumluyuz ama birde şöyle anlıyorum. Ben bu hastalığa sabırda güç yetirebilirim ki, Allah bu hastalığı bana vermiş.

Bir de şeker hastasıyım, hergece insülin iğnesi oluyorum.. Şeker hastalığımdan dolayı sık sık idrarım geliyor ve babam ördekle yaptırıyor. Babam da ben de bu hastalıklara sabredebilirizki Allah bize vermiş.

Babamla beraber çözümler arayıp sabrediyoruz. Mesela ben 18’den sonra hiç sıvı içmiyorum. Babam yatırırken iç çamaşırıma eski bir havlu ve üzerine poşet koyuyorki kaçırırsam çamaşırım ıslanmasın.

Bu ayeti birde şöyle düşünüyorum. Şahit olduğumuz ihtiyaçlıları Allah karşımıza çıkarmasının nedeni ona yardıma gücümüzün yetmesidir.

2013 yazında Ereğli Ulu Camisi avlusunda yanımdaki akülü sandalyedeki fakir amcanın torunuyla konuşmasını duymuştum. Cüzdanımdan para çıkarıp avucuna sıkıştırdım. Bugünlük ekmek paranız benden olsun, kalanı torununa harçlık ver amca, demiştim.

İçten gelerek Allah senden razı olsun yeğenim, demişti.

PARAYI DÜŞÜRDÜNÜZ

Geçen Face’de benzer bir hikaye görmüştüm:

Sinema tarihinin en ünlükomedyeni Charlie Chaplin (1889-1977) bir röportajında şöyle der;

Küçük bir çocukken babamla bir sirk şovunu izlemeye gittik. Bilet sırasında uzun bir kuyruk vardıve önümüzde anne-baba ve 6 çocuktan oluşan bir aile vardı.

Fakirlik hallerinden belliydi, elbiseleri eski ama temizdi. Çocuklar sirkten bahsederken çok mutlu görünüyordu.

Onların sırasıgelince, babalarıgişeye geçti ve bilet fiyatınısordu. Gişe çalışanıona bilet fiyatınısöyleyince adam kekelemeye başladıve dönüp karısının kulağına birşeyler fısıldadı.

Mahcubiyet yüzünden kolayca okunuyordu.

Birden babam cebinden 20 Dolar çıkardıve yere attı. Sonra da eğilip yerden aldıve adamın omzuna dokunarak şöyle dedi;

Paranız düştü beyefendi..

Adam babama baktı ve gözleri dolarak Teşekkür ederim efendimdedi.

Onlar içeri girdikten sonra babam beni elimden çekti ve kuyruktan çıktı. Çünkü babamın adama verdiği 20 Dolardan başka parası yoktu.

O günden beri babamla gurur duyuyorum ve o 2 dakika benim hayatımda izlediğim en güzel şovdu. O gün izleyemediğim sirk şovundan eminim daha güzeldi.

BU BANA OSMANLI NEZAKETİNİ HATIRLATTI

Bu hikaye bana Osmanlı’daki zerafeti hatırlattı. Rahmetli alim Prof Dr Mahmud Esad Coşan Hocaefendinin bir radyo sohbetinde dinlemiştim:

Birisi camide iki kişinin konuşmalarına şahit oluyor ve adamın maddi olarak zor durumda olduğunu farkediyor. Camiden çıkışta arkasından gidiyor, sokakta adamı durduruyor:

Beyefendi bu altını düşürdünüz buyrun, diyor. Adamın nekatine çok güzel bir karşılık veriyor. Altını kabul ediyor ve teşekkür ederim bu yere düşen sizin kalbiniz, diyor.

İNTERNETTE O AYETİN AÇIKLAMASI

Bu ayette söz konusu edilen ve bizim “yük yüklemez” diye tercüme ettiğimiz kelimenin Arapçası “la yükellifu”dur. Teklif kavramı, üstten gelen bir emir doğrultusunda kişinin yapması gereken bir görevdir. İslam’da “Efâl-i mükellefîn” denilen fiiller olarak adlandırılmaktadır. 

O halde ayette söz konusu olan, “tekâlif-i diniye” denilen dinî görevlerdir. Ayetin açık manası şudur: “Allah hiç kimseye gücünün üstünde bir teklif yapmaz/bir görev yüklemez.”

Nitekim İbn Abbas bu ayeti şöyle tefsir etmiştir: Ayette söz konusu edilen yükümlüler Müslümanlardır. Allah onlara din işlerini kolaylaştırmıştır. 

“Allah sizin hakkınızda kolaylık ister, zorluk istemez.”(Bakara, 2/185),

“Din konusunda, size hiçbir zorluk da yüklemedi.”(Hac, 22/78),

“Onun için gücünüz yettiğince Allah’a karşı gelmekten sakının.”(Tegabun, 64/16)

mealindeki ayetlerden de bu manayı anlamak mümkündür.

ALLAH’IN GÖNDERDİĞİ BAŞIMIZA GELEN MUSİBET BELALARDAN KORKMAYALIM.

BİZ BUNA SABRA GÜÇ YETİREBİLİRİZKİ ALLAH GÖNDERİYOR…

 

Celalin Penceresinden

 

 
Toplam blog
: 455
: 812
Kayıt tarihi
: 04.09.12
 
 

1973 Konya Ereğli doğumluyum. Selçuk üni. MYO Elektronik bölümü mezunuyum. 1993'e Friedreich Atak..