Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Haziran '15

 
Kategori
Deneme
 

Kalk ayağa

Kalk ayağa
 

Doğduğu andan itibaren bişeylere mahkum ediliyor insan. Çevrenizdeki herkes birşeyler anlatıyor, nasıl konuşmanız gerekiyor, nerelere gitmemelisiniz, hangi dine mensup olmalısınız, nasıl giyinmelisiniz, hangi mesleği seçmelisiniz, hangi siyasi partiyi desteklemelisiniz, kısacası nasıl yaşamanız gerektiği hakkında üstüne vazife olan olmayan bir sürü insan içlerinde kalan bastırılmışlıklarını size kusuyor kurtulmak istercesine. Belki de bu kadar mutsuz ve umutsuz insanın bi köşe de yüzünü duvara dönüp ölümü bekleyerek hayatın getirdiklerini yaşaması bundan. Neden doğruyu temiz kelimeler içerisinden seçip rengarenk mıknatıslar şeklinde sunmak varken, karşıdaki insanı bastırmak bu kadar kolay gelir anlamış değilim.

Kesin olarak inandığım bişey varsa o da korkmadan, yılmadan, düşe kalka kendi yoluna gitmeli insan. Doğrusuyla yanlışıyla kendi istediği ve sevdiği şeyleri yapmalı, hayallerinin peşinden koşmalı. Sizi büyük bir istikrarla karanlığa çekmeye çalışanları dinlemeyin derim, her durumda, her yaptığında, sorgusuz sualsiz yanındayım ve seninleyim diyen yüreği güzel insanları biriktirin şu kısacık ömrünüze. Mezarına bile rengarenk güller dikilmeli insanın, gülümseyerek uğurlanmalı insanlar sonsuzluğa. Unutun yaşayışınıza, yaşanmışlıklarınıza, yaşayacaklarınıza kırmızı çizgiler çekmeyi dört gözle bekleyenleri, kenarı atın hayal kırıklıklarınızı.

Kalkın ayağa ve istediğinizi yapın, içinizden geleni yapın, rengarenk yaşayın, siyahın gölgesi döndürmesin sizi yolunuzdan, grinin belirsizliği korkutmasın gözünüzü. Aşık olun delicesine, bağıra bağıra haykırın sevdiğinizi, unutun acı çektirenleri kendiniz merhem olun yaralarınıza, boş verin terfi almayı falan sadece gülümseyerek ve severek çalışın, tavşan kanı çaylar eşlik etsin en sevdiğiniz müziklere, buzlu şaraplar gülümsesin haziran ayının kararsız havasına. Nazım'ın, Özdemir'in, Atilla İlhan'ın, Zarifoğlu'nun ve daha nicesinin mısralarının beyazlığını sıkıştırın hayatınızın boşluklarına. Hayır Pollyanna'cılık falan değil anlattıklarım. Sadece çevrenizdeki siyahların üstüne kendi renklerinizi dökün ve herşeyin nasıl daha iyi gittiğini görün derim. 

Çok da uzun olmayan ve daha ne kadar süreceğini bilmediğim şu kısacık ömrümün bana öğrettiğinden emin olduğum tek şey var. Şu hayatta ya kendi hikayeni yazacaksın ya da başkalarının verdiği rollerle yetineceksin. Yetinmemenizi ve rengarenk yaşamanızı dilerim. Mutlu kalın.

 
Toplam blog
: 24
: 365
Kayıt tarihi
: 02.01.15
 
 

Kim olduğumuz ne olduğumuz önemli değil. Kimi mutlu edebildiğimiz, kimin sorunlarına çözüm bulabi..