Kanuna uygun ama hukuka uygun değil (mi)?

Tutuklu milletvekillerinin tahliye talepleri mahkeme tarafından reddedildi. Verilen demeçlerde ve yazılan köşe yazılarında, tartışma programlarında; '' Efendim mahkeme kararları yasalara uygun ama hukuka aykırı'' şeklinde görüşler dinliyoruz ve okuyoruz. 

Hukuk; bir toplumda yürürlükte olan düzenleyici kuralların bütünüdür. Bunlar, anayasa, kanunlar, kanun hükmünde kararnameler, tüzükler, yönetmelikler, genel tebliğler ve benzer yazılı talimatnamelerdir. Her ülke kendi hukuk kurallarıyla yönetilir. Türk hukuku denilince de halen yürürlükte bulunan hukuk kurallarının tamamı anlaşılır. Dolayısıyla mahkeme kararının kanuna uygun olup hukuka aykırı bulunması yerinde bir tespit değildir. Ancak mevcut bir kanun veya kanun maddesinin evrensel hukuka aykırı olduğu iddia edilebilir, bu durum ayrı bir tartişma konusudur. 

Bağımsız milletvekili seçilen ve sonra YSK tarafından milletvekili seçilme ehliyetine haiz olmadığının anlaşılması üzerine milletvekilliği düşürülen Hatip Dicle'nin durumu, hukuk disiplinsizliği , ilgili yetkililerin sorumsuzluğu, ihmalkarlığ veya sair nedenlerin yol açtığı tam bir hukuksuzluk örneğidir. Yılların siyasetçisi milletvekili seçilme ehliyetine haiz olmadığını bile bile adaylık başvurusunda bulunmuştur. Her ne hikmetse aday listeleri kesinleşene kadar bu durum hiçbir yetkili tarafından farkedilmiyor yada farkedilemiyor. İşte kural tanımazlık burada devreye giriyor, siyasi yandaşlarının gözdağı verircesine izinsiz gösterileri, zarar verici eylemleri başlıyor, olası eylemler de sırada. 

Gelelim diğer tutuklu milletvekillerinin tahliye edilmemelerine. Tahliye edilselerdi ne olurdu, hiçbirşey olmazdı, mahkemenin takdiri denirdi. Şimdi ise ister istemez haklı haksız eleştirilere muhatap olunacak, içerden ve dışardan baskı mekanizmaları devreye girecek. Sonuç olarak yargı bu olayda iyi bir sınav vermemiştir. Demokrasi yaralanmış, yargı demokrasimizde uzun yıllar tartışılacak bir karara imza atmıştır.