Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Temmuz '19

 
Kategori
Öykü
 

Kapıya Gelen Yabancı

Fırtınalı, soğuk bir gece…Rüzgarın uğultusu kulakları sağır edercesine, ürkütücüydü. Ağaçlar korkudan ne yapacaklarını şaşırmış, küçük çocuklar gibi yapraklarıyla adeta kendilerini gizlemek ister gibiydi. Her yer karma karışık, gizli bir telaş içindeydi…

Odamın camından kapkaranlık uzun geceye bakarken kuytu karanlıklar, gece lambalarının altında büyüyen siyah gölgeler ürkütücüydü.

Hayatım hep yalnızlık içinde geçmişti geceleri yalnız kalmaya ben çok küçük yaşta alışmıştım ama bu gece i·lk defa korkuyordum, üşüyordum, uykumda yoktu…

Yatağımı henüz hazırlamaya başlamıştım Kİ, kapının şiddetle çalındığını duydum, çalışından sabırsız biri olduğu anlaşılıyordu. Açmamaya kararlıydım  ama gittikçe kapının çalınışı hızlandı, iniltiye benzer sesler duydum. Belki yardıma gerçekten muhtaç olacağını düşünerek korkarak açtım.

Eşikte  diz çökmüş yaşlı bir kadın, yarı baygın gibiydi. Hemen içeriye aldım, soğuktan dolmuş gibiydi. Sobaya bir kaç odun  daha attım, salondaki divanın üzerine yatırıp sımsıkı sardım, gözleri kapalı kendinden geçmiş bir şekilde yatıyordu. Kim bilir ne derdi var diye düşündüm.o  gece gerçekten diğer gecelerden farklı ,korku dolu geçmek bilmeyen karanlık bir geceydi. Kadıncağızın başında beklemekten uyuyamamıştım yavaş yavaş gün ağarıyordu. Güneş henüz dağların arkasından çıkamamıştı, gece ki fırtına, rüzgar, soğuktan eser yoktu.Bu yepyeni bir gün olsun istiyordum.

Her taraf sakin bir sessizdi, perdeleri açtım oda birdenbire aydınlandı, kahvaltıyı hazırlamaya mutfağa gittim yıllardan beri hep tek kişilik sofra hazırlarken bugün iki kişilik hazırlayacamı hatırlayınca kendi kendime güldüm. Salona geçtiğim zaman kadını oturur buldum. Bana şaşkın gözlerle bakıyordu  bir müddet ikimizde bir şey söyleyemedik, ısınıvermiştim ona.

Nasılsınız?

_Beni siz mi kurtardınız?

_Evet efendim, yarı baygındınız

_Sağol evladım sen olmasaydın belki de ölecektim.

_Yok canım bugün iyisiniz ya hadi gelin kahvaltı edelim.

Birlikte masaya oturdular, bir şeyler gizliyor gibi ikisi de sessiz ve konuşmuyorlardı, kadın çok aç olmalıydı, başını kaldırmadan sadece yedi.

Günlerden pazardı, sanki yıllardır aynı evde yaşıyormuş gibi ev işi, temizlik, yemek, derken akşam oluvermişti.

Birazda dertleştik bana kendinden bahsetti. İsmi Nuran’dı, bundan çok seneler önce mutlu bir yuvası ve güzel bir kız çocuğu varmış. Kocası Ekrem bir reklam şirketinde çalıştığından kadınlarla ilişkisi çok olurmuş , Bu kadınlardan birine tutulup evi terk etmiş.

Nuran hanım da yalnız ve parasız kalınca ne yapacağını şaşırmış çocuğunu komşusuna bırakırken akşama alacağını söyleyerek evden gitmiş, gidiş o gidiş.

Orada burada kendine iş aramış tekstilde çalışmış daha sonra tezgahtarlık yapmış.Bir adama aşık olmuş ama adamda her kötü huy varmış, kendini kaybedecek kadar içer sonra da dövermiş yoktan bahanelerle.

Yıllarca çok kötü bir hayat yaşamış, bunları anlatırken hem ağlıyor hem de gözleri hüzün dolu uzaklara dalıp bir müddet konuşmuyordu.

İşte dün gece de kocası eve sinirli ve sarhoş gelip ondan sigara almasını istemiş, bu kötü havada dışarı çıkamayacağını söyleyince de kolundan tuttuğu gibi kapı dışarı edivermiş ve bir daha da eve gelmemesini söylemiş.

Saatlerce yürüyerek, sığınmak için benim evimi seçmişti.

Bunları dinlerken çok duygulanmıştım, Nuran hanım daha sonraları kızını ve komşusunu çok aramış  ama bulamamış.

Ben ise ona uzun uzun hayatımı anlatmadım, sadece ezcacılık fakültesinde okuduğumu ve resmi bir dairede de çalıştığımı söyledim.

Aradan günler, haftalar ve aylar geçti. Nuran hanım benim ısrarlarlarıma dayanamayarak yanımda kaldı, zaten gidecek bir yeri de yoktu, çok da iyi anlaştık. Artık eve gelince yorulmuyordum, ben işte veya okulda iken ev işlerini, yemeği, alışverişi o yapıyordu. İtiraf etmeliyim ki yaptığı yemekler nefisti.

 

İlkbahar gelmişti o yıl okulu bitiyordu, diploma almama iki gün vardı.

Bir akşam Nuran hanımla oturup her zamanki gibi sohbet ediyorduk, birden

_İnci albümünü getirsene bakayım dedi

Beraber resimlere bakarken birden çığlık attı.

_Aaaaa bu bizim komşu Ayla hanım dedi.

_ oh sahi mi komşu olduğunuzu bilmiyordum?

_ işte yıllardır aradığım komşum, kucağındaki de kızım Sedef

_ Nasıl olur, o benim annem kucağındaki de benim

_ Hayır Sedef sensin, benim yıllarca aradığım kızımsın.


Nasıl oldu da anlayamadım baban kendine ait bir reklam şirketi kurmuştu senin doğduğun zamanları rastlıyordu Sedef reklamdı senin ismini de  Sedef koyduk.

_ İnanamıyorum yıllarca ona anne dedim  bana daima ölmeden önce yanımda ol sana önemli bir şey açıklayacağım derdi, fakat ne yazık ki beş yıl önce okulda iken bir trafik kazasında öldüler ve benimle konuşamadı belki de sizden bahsedecekti.

İnci çok mutluydu gerçek annesine kavuşmuş olmak onu çok şaşırtmıştı aylar önceki  fırtınalı geceyi hatırladı korku dolu upuzun geceyi düşündü, ne kadar korkmuştu, oysa şimdi içinden teşekkür ediyordu.

İki gün sonra annemle birlikte diploma törenine gittik. Bizler bu fakültenin ilk mezunlarıydık O nedenle gazeteciler ve  televizyoncular da okuldaydı. Okul birincisi olarak diplomamı elime aldığımda heyecanla anneme doğru elimi salladım, o sırada elindeki mikrofonla  bir adam bana doğru yaklaştı.

Annem o anda Sedef diye bağırdı, ona döndüğümde o da  adama bakıyordu, adam sesin geldiği yöne kafasını çevirince, o da Nuran diye seslendi. Annemin Ekrem demesiyle koşup adama sarılması bir oldu.

Kürsüde donakalmıştım. Herkes merakla bize dönmüş bakıyordu ben ise şaşkındım.Annem hem ağlıyor hem de işte kızım baban diyordu.

Resimler çekildi konuşmaları oldu nihayet bu mutlu tören sona erdi. Eve giderken çok mutluydum bir tarafımda annem diğer tarafında babam vardı babam annemden özür dileyerek affetmesini istedi.

Şimdi mutlu bir aile olarak yıllardır aradığım huzuru bulmuş ve o korku dolu fırtınalı geceyi hiç unutmamıştım…

 


    11.Kasım.1978 de Cumartesi günü
    İstanbul baskısı olan Hakimiyet gazetesinin
    Orta sayfasında hikaye köşesinde çıkan hikayem…


GÜLÇİN TÜZEL DOKUR


http://gulcindokur.com/blog/kapiya-gelen-yabanci-256

 
Toplam blog
: 36
: 203
Kayıt tarihi
: 07.04.08
 
 

İzmit, 1955 doğumluyum. Emekli satış müdürüyüm. Lise yıllarından beri şiir, hikaye, güfte denemel..