Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Aralık '14

 
Kategori
TV Programları
 

Karadayı " Büyük Aşk "

Karadayı " Büyük Aşk "
 

karadayi.87bolum


Bu dizide en çok konuşulan konulardan biri Berguzer Korel ve Kenan İmirzalioğlu'nun kimya uyumudur. O kadar ekrana yakışıyorlar ki izleyicilerde izlerken istemsiz, bunlar kesin aşık ya da bir ilişki yaşıyorlar diyor. Ya da böyle de dudaktan öpüşme olmaz diyorlar. Meseleyi biraz geniş açıdan ele alıp anlatmak ondan sonra da geçtiğimiz haftaki bölümü yorumlamak istiyorum.

Bir oyuncu erkek veya kadın bir çok rol için eğitim alır, araştırma yapar. Bunun sonucunda eğer içinde biraz kabiliyet ve o kişiliğe yatkınlık varsa rolü başarılı olur. Savcı Turgut'u hatırlarsınız. Bu oyuncu harika bir rol sergiledi. Karadayı'da herkes savcı Turgut'a gıcıktı. O kadar iyi oynadı ki rolünü bunu gerçek sanan vatandaşlarımız çok oldu. Peki bu kadar iyi rol yapması sadece eğitim sonucu ya da kendi içindeki kişiliklerden biri midir. Gerçekten de psikopat mıdır ? Yoksa çok mu iyi rol yapıyordur. Bu insan için ne bir psikopat ne de içindeki bir kişiliğin hoplaması diyebiliriz. Her oyuncu başarılı rolünde kendi içinde o karakterden bir parça taşır. Ama, ama diyorum bakın, bir sokak kadınını iyi canlandıran bir oyuncu, gerçekten sokak kadını mıdır? Yoksa sokak kadınlarını iyi anlayan bir oyuncu ve iyi bir gözlemci midir.

Oyunculuk şizofren işidir. Kısaca vadide indirmeyecek anlatırsak, tabi teferruat çok fazladır ama Yönetmen dur der, ağla der, şimdi sev sonra ağla der, önce beni inandır, sonra ekranı der. Der der der...

 

 

karadayi_81_bolum 

 

 

 

 

 

 

 

 

Oyunculuk bu yüzden şizofren ama bir o kadarda zevkli bir iştir. Iyi oyuncu bir rolü yaşar gibi oynamaya çalışır. Öyle ki bazı tavırlar üstüne bile yapışabilir. Ama bu yürekli oyunculuğa çamur atmak değildir. Iyi bir makinist işini iyi yaptığında, bir tuhaflık var ! Niye bu kadar iyi çalıştın demiyorsak, bir oyuncuya iyi oyunculuğu için laf yapmamız da bir o kadar komiktir. Onların işi bizi inandırmak, inandırıcı olmasa zaten izlemezsiniz. Bence bunu da çok iyi yapıyorlar. Hele ki Kenan ve Berguzer ikilisi bir harikasınız. Bu sıcaklık sizi sardığı gibi bizi de sarıyor.

Hele bu hafta Tren istasyonundaki sahne tam bir kalp çarpıntısıydı. Bence artık rolü geçtiler, o kadar doğal hareket ediyorlar ki, rol için değil zaten yapılması gereken gibi, sanki o karakterler hayatta gibi, sıcak ve akıcı sahneler ekrana direkt yansıyor. Karadayı sıkıntılı kendini anlatmaya çalışırken, Feride'nin elleriyle dudaklarına dokunması Karadayı'nın da dediği gibi ahulu bir şekilde kendisine bakması, bazen hakime hanım bazen küçük bir kız edasında olması, sözlerin yetersizliğinde gözlerle, artık ilişkilerinde sadece konuşma değil bakışarak da bir şeyler anlatıldığının kanıtıdır. Bu inandırıcılığı bir kat daha arttırıyor.

Gece Mahir'i beklerken elbiselerini koklaması, Mahir'in yatakta Feride uyurken teninin kokusunu, o özlem kokusunu ta içine en derine kadar çekmesi, sabah kahvaltısında Mahir'in eli yanmasın diye Feride'nin tuttuğu çaydanlığın dumanına üflemesi, hikayedeki aşkı daha inandırıcı yapıyor. Izlemekten keyif alıyorsunuz.
Ve burada senaristlerimizden Sema Ergenekon'a deyinmeden geçemicem, elin ne güzel aşkla yazıyor, ne güzel baktırıyor ve iç çektiriyorsun, aşkı olanca saflığı ve temizliği ile anlatmaya çalışıyorsun, başarıdaki büyük pay sahiplerinden senaristimize; kalbin hep aşkla yazsın ve anlatsın " ellerine sağlık " bakalım birazdan yeni yayınında neler ile karşılaşacağız. Iyi seyirler.

 

Murat Sari

Muratsari8084@hotmail.com

Https:// twitter.com/muratsari8084

01.12.2014

 
Toplam blog
: 52
: 1367
Kayıt tarihi
: 25.11.12
 
 

Düşüncelerimi, hayallerimi, bilgilerimi paylaşmayı seviyorum, dünyaya birbirimizi anlamak çin gel..