Karadeniz' in iliği emilirken!... / Alamet-i farika ''RTE''...

Mübarek günleri sıcak sıcak yaşadığımız bu günlerde, akşama doğru ister istemez iyice halüsinasyonlara dalma riskinin arttığı zamanlarda, RTE logosuyla karşılaşmak çölde serap görmek gibi, insanı canlandırıyor ve içine bir huzur ve ferahlık veriyor ki, demokrasiye, manevi bir refaha ve saadete giden!...

Affedersiniz; ''Demokratik Ak Günlere, giden'', demek istemiştim...

Marka olmanın fazlasıyla bilincinde olan bir başbakana sahip olmak bizleri demokrasiye fazlasıyla inanmış bir yurttaşlar olarak her ne kadar onurlandırıp gurulandırıyorsa da (Bu arada Bekçi Murtaza'yı, çok mu çok seviyorum...), bu markayı pekiştirip daha da enternasyonel hale gelmek için, bir şekilde, bir formülle Guinness World Records / 2010'da yer almaya çalışmanın da çok önemli olacağına inanıyorum!...

AKP' ye zamanında, gönül ağacında bir dal vermiş biri olarak, 12 Eylül Anayasa oylamasına doğrudan bir katkı sunmasa da, 2011 seçimlerine önemli bir katkı sunabilir diye de düşünüyorum....

Zaten, ABD başkanlarının reklam bütçelerini hele hele dikkatle incelersek , bu fakir, yeterli eğitim alamamış ve demokrasi aşığı dolu olan ülkede, israfa kaçmadan medyatik gücü arttırarak gelişecek olan; siyasi, iktisadi, içtimai ve de ticari süreçle, ne demek istediğim daha kolayca anlaşılır.... Ve bu şekilde, dinimizce haram olan israfı da nisbeten önleyerek bir sevaba vesile olabiliriz...

Danışmanların bu konuyu titizlikle araştırması gerekir diye de düşünüyorum... Ne bileyim, mesela, bu sıcaklarda, dünyanın ismi tescilli ve rekor düzeyde en çok davalı başbakanı olarak bir müracaat olabilir, olmaz mı?... Reklam reklamdır, bence denemek lazım.... Bak, THY yolları falanca, artisti ya da sanatçıyı logoluyunca nasıl dünya havayolları statütüsünde hemen sınıf atlıyor; bizde imaj ve mesajı güçlendirerek bunu yapabiliriz diye düşünüyorum.... Hazır maddi zemine, rekorlu, tescilli bir üst yapı da kurabiliriz diye düşünüyorum....

Ve hatta 2011 seçimlerinden sonra artık milletin vekili olmak istemeyen değerli başbakanımızın, şimdiden '' RTE Store'' ve de rakibe kaptırmamak için '' RTEİUM'' isimlerini de tescil ettirmesinde fayda mülahaza ediyorum... (Artık isim ve fikir babası olarak bize de bir şeyler yapar herhalde...)

Bu sıcaklarda, '' zenginin malı züğürtün çenesini (mi) yoruyor'', ne!!...

''RTE'' alamet-i farikasını aldıktan sonra, değerli başbakanımızın yolu tekrar memleketi Rize'ye ne zaman düşer, bilinmez... Ama gene de olası, 12 Eylül sonrası demokrasinini kalesi olacak olan Ankara'dan, bir çare bulunmazsa, ''Suyla Giden Kültür'' olarak tarihe kayıt düşülecek Doğu Karadeniz'deki , şu HES santralleri yapımına karşı çıkan hemşehrisi, manevi anası sayılacak, Senoz Vadisi' nde yaşayan, 81 yaşındaki Hilmiye Teyze' yi de bir yoklarsa iyi olur herhalde!...

Bakalım HES müteahhitlerinin adamlarınca tehdit edilen; ''Seni buraya gömeriz, üstüne de toprak atarız!...'' denilen Hilmiye Teyze'nin durumu nedir, ne vaziyettedir?...

Hilmiye Teyze, diğer çevreciler vs.ler gibi yalan söylemeden(!) şüphesiz ki ona da doğruyu söyleyecektir:

''Bizi cöz ettiler , uşağum!...

Not: Bu arada istanbul'da köprü kapatıp verdiği 20.000 kişilik ''Evet'li'', muhteşem iftarla, eğer yaşasaydı Hitler'in Propaganda Bakanı Goebbels'i çatlatacak bir dehaya ve kurnazlığa sahip olan AKP'li kardeş ya da kardeşlerimizi de tebrik ediyorum...

12.ağustos.2010 / Perpa,