Karadeniz İncisi Hamsi

Karadenizli olup hamsiden bahsetmemek olmaz sanırım. Böreği, ızgarası, tavası ile sofralarımızın baş tacıdır hamsimiz. Kısacık meşakatli bir ömür geçirdikten sonra balıkçıların ağına takılarak, ömrü son bulan talihsiz fakat bizler için önemi çok büyük olan bir varlık. Hamsi Karadeniz'in gelini, halkımızın bereketi fakir ve fikir gıdasıdır. Çoğunuz balık pazarlarında ya da seyyar satıcı tepsilerinde, bir diğeriniz gırgır tekneleri avlarını boşaltırken ve belki de önemli bir kısmınız annelerinizin mutfağında hamsiyi görmüşsünüzdür. Belki bu canlıya dikkat etmiş belki sadece bakıp geçmiş ya da afiyetle bir güzel yemişsinizdir. Hamsi ile karşılaşmamız hangi şekil ve düzeyde olursa olsun bu balığı merak edenler şüphesiz pek çoktur. 

Kendisi küçük faydaları büyük, ‘denizlerin kralı, sofraların tacı’ hamsi, zengin bir protein deposu olmaktan başka bol miktarda iyot içermesi dolayısıyla zeka gelişimi açısından da faydalı bir besin olarak gösteriliyor. Ekmeğinden pilavına, buğulamasından ızgarasına, unundan yağına kadar çok geniş bir kullanım pörtföyü bulunan ve fıkralara konu olan hamsi, yöremizin ve kültürümüzün sembolü. Uzmanlar bu küçük mucizenin faydalarını saymakla bitiremiyor. Denizlerin çıtırı sofraların sultanı hamsi, A ve D vitaminleri bakımından oldukça zengin bir besin maddesi. Hamside bol miktarda Sodyum Kalsiyum Fosfor bulunuyor. Aynı zamanda bebek ve çocukların hamsi yemesi onların gelişim çağlarında ve ileride daha sağlıklı bir bireyler olmasına katkı sağlıyor. İyot açısından son derece zengin olan hamsinin zeka gelişimine çok büyük faydası var. Aynı zamanda kalp ve damar hastalıklarından koruyan hamsi, kalp krizi riskini azaltıyor ve cildi güzelleştiriyor. Hamsi kendisi küçük kültürü büyük bir balık. Çoğumuzun sandığı gibi yalnızca yöremize özgü değil; pek çok denize yayılmış. Ne var ki, hiçbir yerde yöremizde olduğu gibi halkın yaşamıyla bütünleşmiş değil. Hamsi benim ve hemşerilerim için vazgeçilmez bir tat...