Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Mustafa Çifci Aşk Yazarı

http://blog.milliyet.com.tr/mustafacifci

24 Eylül '13

 
Kategori
İlişkiler
 

Kardelen Çiçeği gibiydi sevdiğim Kız

Kardelen Çiçeği gibiydi sevdiğim Kız
 

Kardelen Çiçeği Gibiydi Sevdiğim Kız


Yıllar önceydi, kız arkadaşımla bir gün başbaşa oturup uzun uzun konuşmak istemiş ama bir türlü fırsatını bulup konuşamamıştık. O yıllarda büyük olan ama şimdi fındık kabuğunu doldurmayan sorunlarım vardı. Babam kız arkadaşımı istemiyordu. Arkadaşımın dayıları, abileri de beni istemiyordu. Hatta görüşmemizi yasaklaşmışlardı. Okula dahi kendi özel arabalarıyla getirip götürüyorlardı. Bizler yıllarca hiç görüşmeden ya da kısıtlı dakikalara sığdırılmış dar alanlarda görüşerek yoğun bir sevda yaşamıştık. Hiç unutmuyorum şöyle demişti bana; “Sen bilmezsin, bizim için çoğu zaman bir el tutuş, bir gövdeye yaslanıp dinlenmek ya da dizlerinde uyumak cinsellikten çok daha önemlidir. İçimde büyüyen açlık bu işte benim. Benim elimden tutman, saçlarımı sevmen hiç konuşmasan da olur. Ben giderken pencereden bana bakman…. Bunlar az şey değil sevgilim… Ama, dedi sözlerinin sonunda, biliyorum ki bir gün bırakıp gideceğim seni..”

Bol yıldızlı bir Eylül gecesinde telefonda da şöyle demişti, “şu an yanımda olsan ne yapardık acaab? Ne yaparsan yap sana hiç bir konuda asla hayır diyemezdim çünkü sen her şeyim oldun.”

O yıldızlı gecede onun yanında olsaydım bilmiyorum ne yapardık? Neler konuşurduk? Elele gezer miydik ay ışığında? Bir ağacın altında oturup dizlerime uzanır mıydı? Saçlarını okşar mıydım? Minik minik öper miydim dudağından? Ya da hiç konuşmadan sımsıkı sarılıp saatlerce oturur muyduk? Hiç bilmiyorum. Bildiğim tek şey var öyle bir günü ömür boyu unutamazdım.

Günler hızlı geçiyor. Her yaşın ayrı bir güzelliği var. Her yaşta aşk bir başka güzel. Çocuk aşkların ise tadı bir başka.

Aşkların verdiği bir güç vardı. Mutlu oluyordum o sevgilerde. Aşkın gözü kördür demiş olsalar da, aşksız bir hayattında tadı tuzu yoktu.

Şimdi bile hep aynı değil mi? Hayatımın her günü bir başka aşk aramıyor muyum? Evet arıyorum çünkü aşka doymuyorum.

Hepimizin aradığı bu sevgi büyüsü değil mi?

Bunca yalnızlığın içinden bir günümüzü daha iyi ve mutlu geçirmek için nelerimizi feda etmeyiz ki? Çünkü geçmişte hepimiz fire verdik düşlerimizden. Hayatımız yönlendiren hayallerimizin kaçı gerçek oldu ki? Hangi özlemimizi yaşayabildik ki? Yalan mı?

Şimdi en büyük tesellimiz başta sağlığımız ve geçmişte yaşadığımzı anılarımızı kirletmeden yaşatabilmke oldu. İyi ki yaşadık deli sevdalarımızı, ilkyaz vurgunumuzu, sonbahar ayrılıklarını, penceremize düşen damlalarda benzettiğimiz nisan yağmurlarını iyi ki yaşadık.

Yoksa bomboş olurdu bir ömür.

Çünkü çoğumuzun, büyüdüğünde ne olmak istiyorsun sorunun cevabını unuttuk.

Arada bir geçmiş günlerinizi sorguladığınız oluyor mu?

Nasıl bir çocuktunuz?

Ne olmak istiyordunuz? Ne oldunuz?

Yaşamda ikinci bir şansımız yok tekrar yaşamak için. Yaşayabildiğimiz kadar yaşıyoruz.

Şimdi okul yıllarımdaki o kız arkadaşımı bulmam mümkün mü?

Bulsam da o ilk duyguları yaşamak mümkün mü?

Birşeylerin zamanı çoktan geçip gitti…

Şimdi uzayıp giden boş yollarda anıları düşünüyorum…

Geçmişin verdiği o sihirli gücü hala duyuyorum içimde…

Şimdi yalnız değilim, sevgimle yaşıyorum….

Oysa o kardelenimdi, o çiçeğimdi, sevgimi paylaştığım insandı o.

Hani kardelen ile hercai çok uzun yıllar önce birbirlerine aşık olurlar. Her bahar diğer çiçekler gibi onlarda açıp güneşe merhaba derler. Fakat bir gün bahar başlanğıcında, biz her bahar diğer çiçekler gibi açmayalım. Kışın ortasında herkesin soğuktan kaçtığı karlı günlerde açalım ki, bütün doğa bizim iati olsun derler. Ve ikisid e o bahar açmamaya karar verirler. Biri açmak için kışı gelmesini ve karın yağmasını beklerken diğeri o yaz açar. O gün bugündür karda açan ve sevgilisini bekleyen çiçeğe kardelen, sevgilisini yarı yolda bırakan çiçeğede hercai derler(*1).

Ama o kız arkadaşım kardelen çiçeğimdi benim.

 [(*1) Önemli not: Buradaki kısa alıntı bana internet aracılığıyla ulaştı. Yazarının ve çevirinin kime ait olduğunu bilmediğim için özür dileyerek yazamıyorum.]

 Yazar:  Mustafa Çifci- www.mustafacifci.com

 Not: Bu eser Mustafa Çifci’nin kitabından alınmıştır. Telif hakkı yazarına ait olup, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası kapsamında her hakkı saklıdır. Yazarın yazılı izni alınmadan kopya edilmesi, çoğaltılması, dağıtılması, özet olarak belli bir bölümün başka yerlerde yayınlanması yasaktır.

  

 
Toplam blog
: 297
: 523
Kayıt tarihi
: 16.04.13
 
 

Yazılarında insanı derinden etkileyen yoğun bir duygusallık, hüzün, karamsarlık ve yalnızlık vard..