Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Nisan '14

 
Kategori
Siyaset
 

Kardeşlik hukuku: Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan kardeşliği sarsılıyor mu?

Kardeşlik hukuku: Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan kardeşliği sarsılıyor mu?
 

karmaşadaki düzen


Adalet ve Kalkınma Partisi eğer başarabilir de meclisten başkanlık sistemini geçirebilirse, Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Köşke Başkan olarak çıkmak suretiyle daha etkili olma planları var. Eğer bu başarılamazsa kimin Cumhurbaşkanı olacağı konusu Sayın Erdoğan’ın kararına bağlı gibi görünüyor.

Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül, Başbakan Erdoğan ile aralarında “kardeşliğin de ötesinde” bir hukukun olduğunu beyan etti.

Cumhurbaşkanlığı seçimleri için erken olabilir ama son günlerde sık sık gündeme gelen “kardeşlik hukuku” kavramının ne olduğunu incelemekte fayda var. Hem mana ve ehemmiyetini idrak, hem de Başbakan ve Cumhurbaşkanı arasındaki yakınlığın mahiyetini etüd açısından. Çünkü kardeşlik hukuku adı verilen bu karşılıklı münasebet çeşidinin zayıflaması ve kuvvetlenmesi, pek tabiidir ki bütün Türkiye’nin kaderini etkileyebilecek ölçüde. Yakın tarihimizde, eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve merhum Başbakan Bülent Ecevit arasında gelişen tartışmanın adeta ‘Anayasa Kitabı fırlatma hukukuna’ dönüşmesinin, Türkiye’nin ekonomik ve siyasi yapısını nasıl derinden sarstığı hala hafızalarda tazeliğini korumaktadır. Kısacası, Başbakan ve Cumhurbaşkanı arasında, yasa ve yönetmeliklerle belirlenmiş hukukun dışındaki “özel hukuk” un tezahür tarzı, ülkenin kaderi üzerinde büyük etkiye sahip. İkisi arasındaki geçimsizlik ülkede kargaşa, ekonomik bunalım ve siyasi istikrarsızlığa yol açarken; ilişkilerin “kardeş kardeş” yürümesi, sanal da olsa, halk arasında her şeyin yolunda olduğu, ekonominin tıkırında gittiği, ortalığın güllük gülistanlık olduğu izlenimine neden olmaktadır.

Peki ama kardeşlik hukuku nedir?

Sayın Cumhurbaşkanımız ve başbakanımızın “kardeşlik hukuku” ifadesini İslami manada değerlendirdiğini düşünmek yanlış olmaz. Bu manasıyla, kardeşlik hukuku iki kardeş arasındaki hukuk olarak değerlendirilmemeli. Kardeş bir tarafa, akrabalık kastı dahi bulunmuyor. Soy veya hısım yakınlığına dayanmıyor. Haşr ve Müslim surelerinde şöyle denir:

“Kendilerinde bir ihtiyaç olsa bile kardeşlerini öz nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin cimri ve bencil tutkularından korunmuşsa, iste onlar, felah bulanlardır. Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Ona zulüm ve kötülük yapmaz, onu tehlikeye atmaz. Bir kimse kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim bir Müslüman’ın bir sıkıntısını giderirse Allah da buna karşılık ondan kıyamet gününün sıkıntılarından birini giderir. Bir Müslüman, kardeşinin bir ayıbını örterse kıyamet günü Allah da onun bir ayıbını örter”.

İslami inanışlara göre, Müslümanlar kardeştir. Renkleri, dilleri, milliyetleri, ırkları ne olursa olsun aynı dini inancı taşıdıkları sürece kardeş kabul edilirler. Hucurat ayeti şunu söyler: “kardeşlerinizin arasını bulup düzeltin ve Allah'tan korkup sakının; umulur ki onun merhametine nail olasınız." Bu açıdan bakıldığında Gül ve Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı konusunda aralarındaki kısmi anlaşmazlığı kavga etmeksizin, ara bulup düzeltme metoduyla çözeceklerdir. Abdullah Gül’ün tekrar Cumhurbaşkanı olma isteği malum. Recep Tayyip Erdoğan’ın ise başkanlık yetkileriyle donanarak Cumhurbaşkanı olma isteği de malum. Hangi taraf taviz verecek, bir ara yol veya farklı bir isim mi bulunacak, şimdiden söylemek zor.

Her ne kadar tüm müminler kardeş sayılsa da ancak “akide” yani sözleşme bağıyla bir araya gelindiğinde kardeşlik bağı doğmaktadır. Bu bağ Kuran tarafından belirlenen kurallara bağlanmaktadır. Müslümanların arasını bozacak her türlü ihtilaf, kibirlenme ve suni krizler bu hukuka göre yasak sayılır. Ak Parti sıralarından yükselen Gül’e muhalefet söylemlerinin kısa sürede kesilmesi ve sorunun çözülmese de tatlıya bağlanmasını da bu gözle görmek gerekiyor.

İslam kardeşliğine göre kardeşlik hukukunun uyulması zorunlu kuralları vardır. Kardeşlere sorumluluk yükler. Kardeşlik bir yaşam biçimidir. Sevinçlerin ve kederlerin paylaşılması, bir birine karşı muhabbet beslemek, kardeşine karşı saygı ve sevgi içinde olmak, merhamet duymak, yardımlaşma ve dayanışma içinde bulunmak gibi sorumluluk ve zorunlulukları vardır. Hz. Ali’nin şu sözleri kardeşlik hukukunu özetlemektedir:

“Senin hakiki kardeşin seninle beraber olan, sana menfaat versin diye, kendi nefsine zarar vermeye razı olan, zamanın felaketleri kapını çaldığı vakit, senin dağınık durumunu derlemek için kendi derli toplu öz durumunu dağıtandır”.

Kardeşler biri birlerinin hata ve yanlışlarını görmezden gelirler. Biri birlerinin ayıplarını araştırmazlar.

İnsanlar arası birebir ilişkilerde huzur ve barışı sağlayan bu faydalı ilkeler, tüm ülke yaşamını ilgilendiren sosyo-ekonomik hadiselerde ve ülkemizin en üst yönetim kademesindeki görev paylaşımında ne derece uygulanabilir? İktidar – muhalefet çekişmesinde her iki taraf da biri birlerinin ayıplarını en ince ayrıntılarına kadar araştırıyor. Dersim hadisesine kadar doğru – yanlış birçok suçlamalar yapılıyor. Acaba iktidar, muhalefeti Müslüman olarak görmüyor mu? Kardeşlik hukuku sadece aynı partiden olanlar arasında mı geçerli?

Kardeşlik hukuku, özellikle sağ görüşlü partilerde partiye bağlılık ve lidere sadakat anlamında başarılı oldu. Parti disiplinini sağlayarak siyasi programın fire verilmeden uygulanmasına hizmet etti. Bizdeki sol muhalefetin en önemli hatalarından biri de, herkesin, parti içi demokrasi adı altında, aklına geleni söylemesidir. Bu da parti programının derli toplu oluşturulamamasına veya hizipleşmeye neden olmakta.

Belki de ulusal düzeyde başarısı tartışılabilir olan, fakat partiyi bir lider çatısı altında disiplinli tutmaya yarayan kardeşlik hukuku’ndan sol muhalefet için de faydalı dersler çıkabilir

 
Toplam blog
: 26
: 254
Kayıt tarihi
: 24.05.12
 
 

Yüksek öğrenim. Tarih, felsefe ve sosyoloji alanlarına ilgim var. Güncel politikayı takip ediyoru..