Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Kasım '12

 
Kategori
Kitap
 

Karısını şapka sanan adam

Karısını şapka sanan adam
 

yenilikleronline.com sitesinden


Birgün çiçeğin 'çiçek', böceğin 'böcek', masanın 'masa' olduğunu bilemediğimizi, sadece gördüğümüz nesnelerin parçalarını tanımlayıp, birşeylere ulaşmaya çalıştığımızı düşünelim. Yüzleri bile, 'yüz' olarak değil de,  ağız, burun, göz, kulak şeklinde gördüğümüzü. Ne kadar karmaşık  ve içinden çıkılması zor olurdu hayat. Bu bütünlüğü sağlamamıza, aklımızda parçaları birleştirmemize, muhakeme yeteneğimiz sayesinde ulaşıyoruz. Çevredeki herşeyin yerini, diğer şeylerle ve kendimizle ilişkisini kurarak otomatik olarak birleştiriyoruz. Muhakeme, sezgisel, kişisel, bütünsel, somut bir kavramdır. Bugünlerde okuduğum ilginç bir kitap bu yazıyı yazmama sebep oldu. Dr. Oliver Sacks tarafından yazılmış, 'Karısını şapka sanan adam' adında bir kitap.

Dr. P. olarak bahsediler bir müzik profesörünün başından geçen, hastalığıyla ilginçleşen bir yaşam parçası anlatılmış. Dr. P, üniversitede ders veren, çok yetenekli, zeki bir müzik profesörü. Her gün ders vermek üzere gittiği ve bir çok öğrencisini tanıdığı okulunda, bazı farklılıklar olmaya başladığını gözlemliyor. Öğrenciler eskisi gibi ona tanıdık gelmemeye başlıyorlar, yüzler farklılaşıyor, yabancılaşıyor. Belirgin özellikleri olmayan kişileri giderek tanımamaya başlıyor, ancak yürüyüş, tikler, yüzdeki bir işaret, ses tonu insanları ayırt etmesini sağlıyor. Çoğu zaman günlük hayat içinde zor durumlarda kalıyor ancak, espri yeteneği gelişmiş, konuşkan ve sevecen biri olduğundan insanlar onun şaka yaptığını sanıyor ve kendini kurtarıyor çoğunlukla. Ama yavaş yavaş olayın farkına varıyor ve bir göz doktoruna gitmeye karar veriyor. Göz doktoru yaptığı incelemeler sonucunda, gözleri ile ilgili bir problem olmadığını söylüyor ve bir Nörolog'a yönlendiriyor. Nörolog ile tanışmasıyla, bazı garipliklerin olduğu ortaya çıkıyor. Önceleri Dr. P'deki problemi anlayamıyor doktor, çünkü hastası çok akıcı, zekice konuşuyor, espriler yapıyor, hayata bağlı biri. Görüşme sırasında doktorun yavaş yavaş birşeyler dikkatini çekmeye başlıyor. Dr. P, Nöroloğunun yüzüne doğru değil, sanki ağzına, burnuna, kulaklarına ayrı ayrı bakıyor, sık sık mimikleri değişiyor. Doktor, hastasında, görsel muhakeme ile ilgili bir problem olduğunu anlıyor. Görüşmenin ilerleyen aşamasında ona çeşitli objeler vererek, ne olduğunu sorduğunda şaşkınlığı artıyor. Eline verilen bir gülü tanımlaması isteniyor. Dr. P, sapı olduğunu, ortada bulunan bir çanak ve etrafında, geometrik şekillerden oluşan kat kat ince parçacıklar olduğunu anlatıyor. Doktor, koklamasını istediğinde, Dr. P heyecanlanarak, 'Bu bir gül tomurcuğu.' sonucuna ulaşabiliyor. Sonra, Dr. P'ye bir eldiven veriliyor. Eldiveni inceleyen hasta, birşeyleri kaplamak için kullanılabilecek, küçük kesecikler olarak tanımlıyor eldiveni. Ne olabilir, dendiğinde de, 'Mesela, bozuk para kesecikleri' diye cevap veriyor. Tesadüfen parmakları, eldivenin parmak deliklerinden girince de heyecanla, 'Bu bir eldiven' diyor. Aslında tıpkı, yorum yapmayan, sadece tanımlayan, bir makine, bir bilgisayar gibi. Görüşme bittiğinde, doktor, hastasını bir de yaşadığı ev ortamında izlemek istediğini söylüyor, ayrılmak üzere hazırlanırken, Dr. P, şapkasını aramaya başlıyor. Masaya, sehpanın üstüne bakınıyor, yanında oturan karısını görüyor, kafasına uzanıp, çekerek almaya, başına giymeye kalkıyor. Doktor son derece şaşkın, karısı ise, sakin, belli ki duruma alışkın. Doktora, bu tip olaylarla karşılaştığını, zaman zaman Dr. P'nin kendi ayağını da ayakkabı sanıp, ayakkabısını ayağı sandığını anlatıyor.  Doktorun evinde yapılan incelemede, resme de yetenekli olduğunu görüyor nörolog. Ancak resimde görülen bir farklılık var. Dr. P'nin, önceki resimleri somut, hastalıkla birlikte yeni resimler hızla soyutlaşmış, hatta gelişigüzel boya sıçramaları şeklinde. Eşi ise, olgunlaşan resim yeteneğiyle tarzının değiştiğini, herkes tarafından çok beğeni gördüğünü anlatıyor, farkında değil. Dr. P, herşeyi müzik eşliğinde yapıyor, giyinmek, banyo, herşey. Belki de çok sevdiği müzik ona yaşamayı, günlük çok kolay işleri bile yapabilmeyi hatırlatıyor. Doktorun önerisi de bu doğrultuda zaten. Bu zamana kadar müzik hayatınızın merkeziymiş, bundan sonra hayatınız olsun.

Olanların sebebi, Dr. P'nin muhakeme, görsel hafıza merkezinde bulunan büyük bir ur. Nörolog doktor, hastasını daha sonra görmüyor, ancak yaşadığı tecrübesini paha biçilmez buluyor ve izini kaybettiğine çok pişman. Hastası ur sebebiyle 'Görsel Agnozi' yaşıyor. Düşünsenize, muhakeme, somut bağlantılar, görsel bütünlük olmasa demek ki,  bilgisayara dönüşeceğiz. Birgün hayatımızdaki parçaları birleştiremez duruma gelirsek, tutunacak bir dalımız olmalı, Dr. P şanslıymış, gönül verdiği,  büyük bir yeteneğe de sahip olduğu müzik onu bu anlamda çok desteklemiş. Peki sizinki ne?  

 
Toplam blog
: 46
: 826
Kayıt tarihi
: 07.08.12
 
 

Küçük bir gülümseyiş ya da farkındalıklar yaratacak atıştırmalık öyküler yazmayı planlıyorum, bun..