Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mart '19

 
Kategori
Kitap
 

Katuna, On Yedisinde ...

Henüz on yedisinde gencecik beş kız... Adana öğretmen okulundan yeni mezun olmuş beş heyecanlı kalp... Şans eseri aynı yere , "Mardin/Katuna köyüne tayin edilirler. Aynı yere atanmış olmanın sevinciyle yola çıkar öğretmenler. Katuna hakkında bir bilgileri yoktur. Bu yüzden de endişeli bir şekilde ilerlerler Katuna yolunda. Henüz yolda iken anlarlar bu düşüncede haklı olduklarını. Daha Katuna'ya varmadan başlar çileleri...
 
Köye giden bir araba bile bulamazlar. Binbir güçlükle varırlar köye. Daha girer girmez anlarlar çok zor bir yere tayin olduklarını. Kendileri için ayrılan bir eve yerleşirler. İlk şoku orada yaşarlar. Evin bir helası bile yoktur. Köyün komutanın yardımıyla hela sorununu çözerler. Ancak köydeki hiç bir evde hela olmadığını öğrenirler. İnsanlar ihtiyaçlarını çok ilkel bir yöntemle giderirler. Köyde elektrik de yoktur . Genç beş öğretmen işlerinin çok zor olduğunu daha ilk günden anlar. Ama bu insanları daha iyi yaşatmayı bir görev kabul ederler. Bazen yılgınlık gösterseler de köydeki aksaklıkları düzeltmeye çalışmak isterler. Köyde tuvalet olmadığı için ihtiyacını gidermeye çalışan bir köylü, uçurum kenarındaki kazığı gevşediği için uçurumdan aşağı düşerek ölür. Öğretmenler bunun üzerine harekete geçer. 
 
Köyde ağalar vardır.  Önce ağaların desteğini almaya çalışırlar. Hepsine ev ziyaretinde bulunurlar. Başta olumlu bir sonuç alamasalar da zamanla köylünün güvenini kazanırlar. Komutanın desteği ile neredeyse tüm köylünün evine hela yaptırırlar. Köylüye merkezden aldıkları sabunu da dağıtırlar. Bu sorun çözülünce yeni sorunlara gelir sıra. Çocuklar uyuz hastalığına yakalanır.  İş yine öğretmenlere düşer. Çocukların saçlarını kestirir ve ailelere sabun, kükürt tozu dağıtırlar. Katuna köyünde yollar taştan değil çamurdandır. Yolun çamurlu hali yüzünden doğum yapmaya çalışan bir kadın vefat eder. Çünkü sağlık ekipleri çamurdan dolayı gecikir. Bunun üzerine öğretmenler çocukların ve zorla da olsa ikna ettikleri köylünün yardımıyla yolu taş ile döşerler. Öğretmenler onları engellemeye çalışan müdüre rağmen iyi işler çıkarmaya devam ederler. Öğretmenler çevreyi yakından tanımak için geziye çıktıkları bir gün çok çirkin bir manzara ile karşılaşırlar. Köydeki evlerde banyo yapacak bir yer de yoktur. İnsanlar açıkta banyo yaparlar. Zaten köylüler ancak on günde bir banyo yapar. Banyo yapan kadınları izleyen genç erkek çocukları gören öğretmenler, adeta şok geçirir. Soluğu hemen köylünün yanında alır. Durumun ciddiyetini anlatırlar. Çözüm için uğraşırlar. Köyde birbirine düşman iki aşiret vardır. Öğretmenler bu aileleri barıştırmak isterler. Çocukların yardımıyla okulu güzelce süsler, köylüye eğlenceli,yemeli içmeli bir gün hazırlarlar. Köylüler o gün hiç eğlenmedikleri kadar eğlenir ve barışırlar.
 
İlk geldiklerinde onları tuhaf karşılayan köy halkının öğretmenlere bakış açısı değişmiştir. Öğretmenler artık köylünün akıl danıştığı, sevip saydığı kişiler olmuştur. Öğretmenler köye ilk geldiği sırada köylüleri barıştırmak için, yaşlı bir şeyh dedikleri adam köye gelir. Tabi sadece barıştırmak ile kalmaz. Aşiretten birinin genç ve güzel kızına göz koyar. Hem de kendinin  dört eşi olmasına rağmen! Köylüler bu adamı kutsal saydıkları için kızı vermeyi kabul ederler. Ama gel görelim ki kız karşı aşiretin genç oğlunu sevmektedir.  Bu iki genç kaçmaya karar verir. Ve ilk geldikleri yer tabi ki öğretmenlerin evidir. Öğretmenler el birliği ile onları köyden çıkarıp gizlice gitmelerini sağlamıştır. Ceplerine para koyarak onları yolcu ederler.
 
Köye ilk geldiklerinde sudan sabundan haberi olmayan, düzgün bir yolu olmayan, helası olmayan, birbirine düşman olan köylüler artık tüm bunlardan kurtulmuştur.  Ve bunları yapan,  genç beş kız öğretmen olmuştur. Tabi ki köylüler de artık onları sahiplenmiş ve sevmiştir. Ve nihayet okullar kapanmaya yakındır. Öğretmenler gideceklerini köylülere söylemiştir. Tüm köy bu haber karşısında hüzne boğulmuştur. Çünkü öğretmenler bu köye medeniyeti getirmiştir. 
 
Yolcu edilme günü geldiğinde köylüler öyle bir uğurlama töreni hazırlamıştır ki görenler hayrete düşer. Yaşlı, genç, erkek, kadın herkes onları uğurlamak için aylar önce yaptıkları taş yolun iki kenarına dizilmiştir. İşte bu tablo görülmeye değer bir tablodur. Öğretmenlerin binip gideceği dolmuş yaklaşınca içindeki herkes şaşkınlıkla izlemiştir olanları. Böyle bir şeyi bu köyde ilk kez gördüklerini söylemiş ve bunu nasıl başardıklarını merak edip sormuşlar. Öğretmenler ise şu tarihi cevabı verirler: "Onları çok sevdik"... İşte bu kadar basit!
 
İşte öğretmenlik budur. Gönül işidir öğretmenlik. Vermekten mutluluk duymaktır. Geldiğin yeri güzelleştirmektir. Yüreklere dokunmaktır. Ve belki de bu yüzden peygamber mesleğidir!
 
 
Toplam blog
: 22
: 131
Kayıt tarihi
: 14.02.13
 
 

DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÖĞRETMENİYİM. KİTAP OKUMAYI, YAZI YAZMAYI MÜZİK DİNLEMEYİ VE FİLM İZLE..